Konyaspor – Fenerbahçe maçını spor yazarları değerlendirdi: Tam bir umutsuz vaka

Süper Lig’de 4. hafta heyecanı sona erdi. Geçtiğimiz hafta sahasında Adana Demirspor’u 4-2 gibi bir skorla yenen Fenerbahçe, hafta içinde de Avustria Wien’i 4-1’lik skorla geçmişti.

Spor Toto Süper Lig’in 4. haftasında deplasmanda Konyaspor’a konuk olan Fenerbahçe, 22. dakikada Valencia’nın direkt kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kaldı. İkinci yarıda Konyaspor’da da 1 oyuncu 2. sarı karttan oyundan atıldı ve iki takımda 10 kişi mücadaleye devam etti. 0-0 beraberlikle süren karşılaşmada eşitliği 66. dakikada Muhammet Demir bozdu ve sahadan 1-0’la ayrılan takım Konyaspor oldu. Kritik karşılaşmayı spor yazarları değerlendirdi.

SIFIR POZİSYON – ŞANŞAL BÜYÜKA / MİLLİYET
Fenerbahçe “sıfır“ futbol oynadı, “sıfır“ pozisyon yarattı, doğal olarak “sıfır“ puanda kaldı… Yani halk dilinde derler ya “sıfıra sıfır, elde var sıfır“… İşte tam da öyle…
Fenerbahçe’nin çok kötü maçlarını izledim, çok farklı kaybettiği maçlara tanıklık ettim… Ancak yemin ederek söylüyorum, pozisyona girmeden bir maçı bitirdiğini ilk defa gördüm…
Perşembe‘nin gelişi çarşamba’dan bellidir misali, Fenerbahçe maça berbat bir başlangıç yaptı… Önde basardı, basamadı… Hızlı oynardı, oynayamadı… Rakip savunmanın arkasına top atardı, atamadı…
En önemlisi Jorge Jesus ile birlikte takımı sarıp sarmalayan, istek, coşku, hırs, takımdaşlık duygusu, hiçbiri yoktu… Fenerbahçe yürüyerek başladı, yürüyerek bitirdi… Yenik durumda bile hırslanamadılar, hızlanamadılar…
Fenerbahçe ile kim oynuyorsa ezberledi zaten… Kafayı kaldırıyorlar, savunmanın arkasına uzun top atıyorlar… Konyaspor da aynısını yaptı… Fenerbahçe daha Konya ceza alanına adımını atamamışken, Konyaspor bu uzun toplarla Fenerbahçe ceza alanı çevresinde tam altı defa ofsayta yakalandı…
Jesus‘un fantaziye bayıldığını söylemeliyiz… Elinde Alioski var, Ferdi var, zorlandın Novak var… Getiriyorsun Lincoln Henrique‘yi solbek gibi oynatıyorsun… Adamın yaratıcılığı var, tekniği var, son vuruş ustalığı var, hepsi çöpe gidiyor…

Fenerbahçe onbire onbir oynanan dakikalarda da kötüydü, bir eksik kaldığında da, iki takım on kişi kaldığında da… Böylesine az rastlanır, tam bir umutsuz vakaydı Fenerbahçe…
Valencia‘nın atıldığı pozisyonu hakem hocalarına sordum… Farklı görüşler var ama kırmızı diyenler çoğunlukta… Yapmasaydı, eline – koluna, ayağına – bacağına sahip olsaydı…
Ancak Valencia‘yı tahrik edip attıran Adil‘in günahı da az değil… Kendini öyle bir attı ki, iyi futbolculuğunun yanında iyi bir dizi oyuncusu olabilir… Allah’ın elinde sopası yok… Ekstradan 30 dakika daha oyunda kaldı, ikinci sarıdan kırmızı ile kendini saha dışında buldu… Her zaman olmuyor ama eden bulur dünyası bu…

Konyaspor, karşısında Fenerbahçe var diye ekstra bir iş yapmadı… Bilinen, ezberlenen futbolunu oynadı… Birden fazla atar mıydı, atardı… Ama Konya’da o kadar yavaş oynadı ki…
Konyaspor takımında sonradan oyuna giren yeni transfer İkpeazu, ağır ama etkili futbolcu… Kenarlara iyi sarktı, bir şutu da üst direkte patladı… Guilherme, benim için yıllardır bu ligin en iyi sol beki… İzleyip de kötü oynadığı bir maça henüz tanık olmadım…
Muhammed Demir‘in kafasından gelen maçın tek golünde, Bytyqi‘nin ortasında Peres öyle bir boşa çıkıp, öyle bir havaları dövdü ki, “baba evladına böyle bir ikram“ yapmaz…
Biraz da dönüp kendimizi eleştirelim… Fenerbahçe Adana’ya 4 attı ya gazetelerde günlerdir “Jorge Jesus mucizesi“ diye yağlamalar – ballamalar , tefrikalar…
Biraz durun, ağır olun, bu kadar gaz vermeyi bırakın… Gördük mucizeyi; Fenerbahçe bir pozisyona bile giremeden maç kaybetti…

ŞAPKADAN GEMİ ÇIKARMAK – ERCAN GÜVEN / MİLLİYET
Baştan sona beklenmedik davranışlar içeren, sebep-sonuç ilişkileri, futbolun avantajları tersine işleyen, sıra dışı bir maçtı Konyaspor- Fenerbahçe karşılaşması. Fenerbahçe’de ne dinamizm ne de hız vardı ama… Konyaspor da şapkadan tavşan değil gemi çıkardı.
Üç bölümde bakmak lazım bu Fenerbahçe yenilgisine…
Maça şimşek gibi başlayan ve Fenerbahçe’yi adeta kilitleyen Konya’nın her iki çizgiyi de kullanarak, kanat değiştirip Fenerbahçe savunmasının konsantrasyonunu bozarak, rakip çıkmaya çalışırsa tatlı sert faullerle durdurarak oyunun hakimiyetini aldığı ilk yirmi dakikada Fenerbahçe’nin ezberi kayboldu. Hatalı pas ve top kayıpları gırla gitti. Jesus geldiğinden beri belki de ilk defa hızlı ve dikine oynamayı bir kenara bıraktı, sadece uzun toplarla Valencia’yı buluşturmaya çalıştı Fenerbahçe.
22. dakikada Valencia’nın kırmızı kartla oyun dışı kalması maçtaki bir başka tuhaflıktı. Topsuz alanda Konya stoperi Adil, Valencia ile didişirken Adil Valencia’yı itti. Dengesi bozulan Valencia sendelediğinde ayağı Adil’e değdi. Yere düşen Adil olunca Valencia kırmızıyı gördü. Adil miydi?.. Hayır.
Fenerbahçe’nin on kişi kaldığı ikinci bölümde, hiç de umulmadık şekilde Konyaspor hız kesti. Sanki eksilen takım kendileriymiş gibi sahasında top çevirip zaman geçiren bir Konyaspor vardı sahada. Eksik rakibe karşı oynamak planlarını mı bozdu, Fenerbahçe’nin üzerlerine gelmesini mi beklediler, orası meçhul. Fenerbahçe on kişi kalır kalmaz futbolcuları etrafına toplayıp yeni planlarını aktaran Jesus’tan ürktüler belki!

Bu arada Jesus’un olaya anında el koyarak Serdar Dursun ile Lemos’u değiştirip savunmayı dörtlemesi, önüne de bir dörtlü daha yerleştirip ilerde sadece Serdar’ı bırakması vardı ki, Konyaspor ilk yarıda tam 7 kez ofsayta düşmüşse bu dörtlü çizgi defans sayesindeydi. Fenerbahçe oyunu daralttı ve rakibin ceza sahasında oynanmasına izin vermedi on kişiyken.
Maçın ikinci yarısına topu ileride tutacak İrfan Can ve kanattan hızlı gidecek Osayi’i alıp üç kişi çalımlamadan topu bırakmayan Emre Mor ile Lincoln’ü kulübeye çekti Jesus.
Çok geçmeden Konyasporlu Adil ikinci sarıdan kırmızı kart görünce Fenerbahçe’nin yarım saatlik eksik oynama süreci sona erdi; maçın üçüncü ve en tuhaf bölümü başladı.
Ne beklenir Fenerbahçe’den… Temposuna dönmesi değil mi? Tam tersi… Rakip eksikken duran Konyaspor kendisi de eksilince yine maçın başındaki haline döndü. Kontrolü ele aldı. Rakibi kalesinden uzak tuttu. Fenerbahçe ise bir süre hızlı ve dikine oyununa dönmeye çalıştı ama bu sırada ilk yarıda gol yemesine engel olan çizgi defansın arkasına sızan Muhammet maçın tek golünü Fenerbahçe ağlarına gönderdi. Böylece Jesus’un maç içinde yarattığı çözüm, bir bakıma sebebin ta kendisi oldu.
Kaptanın iyisi fırtına da belli olur derler… Jesus, ilk yirmi dakikada durumu kavrayıp kazanmaya çalışmak yerine en azından bir puanla döndürebilmeliydi Fenerbahçe’yi. Kazanma hırsı kaybettirdi Fenerbahçe’ye.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir