Kimin yanına gittiyse teker teker öldü! Oscar’ın sırrı pek çok hastalığı iyileştirebilir

Hayvanlar ve insanlar arasında büyük bir bağlılık olduğu yüzyıllardır biliniyor. Avcılık amaçlı eğitilen hayvanlar, birçok insanın en yakın yol arkadaşı olmayı başarıyor. Oscar da ABD’nin Rhode Island eyaletindeki Providence şehrinde bulunan bir bakım evinde yaşıyor. Onu tüm dünya tarafından tanınan şöhretli bir kediye dönüştüren şey ise sahip olduğu özel güçler. Alzheimer hastalarının kaldığı bakım evindenin bir parçası olan Oscar’ın ilginç davranışları kısa zaman içinde önce hemşirelerin dikkatini çekti. Bakımevi yetkilileri, Oscar’ın yanına gittiği hastaların teker teker hayatlarını kaybettiğini fark ettiklerinde kedinin özel bir güce sahip olduklarını düşündü. Oscar’ın yanına gittiği hastaların teker teker ölmesi onlara göre pek de tesadüfi olamazdı.

ASLINDA ÖLÜMÜ HİSSEDİYORDU

Adeta ölümü hisseden Oscar’ın gizemli davranışlarını önce kendi aralarında konuşan hemşireler daha sonra olayların sayısının 50’yi bulması üzerine Dr. David Dosa’nın kapısını çaldı. Hemşirelerin anlattıkları karşısında şaşkına uğrayan Dr. Dosa, Oscar’ın davranışlarıyla ilgili bir araştırma yapmaya karar verdi. Dr. Dosa’nın araştırmasının sonuçları çarpıcıydı. Doktora göre Oscar sahiden de ölümün kokusunu alabiliyor, hayatlarını kaybedecek hastaların başına gelecekleri hissedebiliyor, son yolculukları öncesinde ‘rahat bir ölüm’ için psikolojik destek olmak amacıyla hastaların yanında vakit geçiriyordu.

TARİH BOYUNCA CAN DOSTU OLDULAR

Dr. Dosa’nın Oscar’la ilgili bu keşfi aslında bir ilk değildi. Hayvanlar tarih boyunca insanlara dost ve can yoldaşı olmuşlardı. Hayvan yardımlı terapi, dünyaca ünlü Avusturyalı psikanalist Sigmund Freud tarafından 19’uncu yüzyılda ruh ve sinir hastaları için kullanılmasıyla ilk örneklerini vermişti. 1976 tarihinde ise ilk olarak fiziksel hastalıklarda kullanılmaya başlanmıştı. Bu terapi yöntemi günümüzde özellikle son yıllarda özellikle ABD ve İngiltere’de fiziksel ve ruhsal hastalıkların tedavisinde yardımcı olarak kullanılıyor.

‘TÜRKİYE’DE ATLARLA YAPILIYOR’

Yurt dışında kedi ve köpeklerle daha yaygın olan tedavilerin Türkiye’de atlarla yapıldığını belirten Rumeli Üniversitesi Rektörü Veteriner İç Hastalıkları ve Psikoloji Uzmanı Prof. Dr. Tamer Dodurka böyle tedavilerin Türkiye’de de profesyonel olarak uygulanabilmesi için hastanelerin yeterli altyapıyı sağlaması gerektiğine dikkat çekti. Prof. Dr. Dodurka, hayvanların psikolojik, psikiyatrik ve nörolojik sorunların yanında gelişim problemleri, hipertansiyon, kalp hastalıkları, kronik iskelet, kas ve sinir sistemi hastalıkları gibi fiziksel rahatsızlıkların tedavisinde de kullanıldığını söyledi. Hayvanların iyileştirici gücünün asıl tedaviye destek olması amacıyla kullanıldığını belirten Prof. Dr. Tamer Dodurka Türkiye’deki hayvanlı terapilerde yaşadığı anıları ise şöyle paylaştı:

“12 yaşlarında zihinsel engelli çocuklarla ilgili bir araştırmanın ön çalışması için çocukları belli zaman aralıklarında hayvanlarla bir araya getirip onların bakımlarıyla ilgili görevler verdik. Bir kız çocuğu köpeklerden korku duysa da daha sonra ona sarılıp onu öpmeye başladı ve bizden tüylerini taramak için fırça istedi. Köpeği taradıktan sonra tekrar sarıldı ve onu öperek, ‘Ben seni çok seveceğim, hep saçlarını tarayacağım ve seni hiç terk etmeyeceğim’ dedi. Öğrendik ki annesi de bu çocuğu merkeze terk edip gitmiş. Çocuk aslında köpek aracılığıyla içindeki ezikliği dışarı vurup kendine terapi uyguluyordu.”

Bir başka ilginç anısını daha paylaşan Prof. Dr. Dodurka, sözlerine şöyle devam etti: “Yine bir hastamız ağır zihinsel engeli olan bir erkek çocuktu. İnsanlardan bile korkuyordu. Bahçede köpeği gezdirme görevi verdik. Çok korkuyordu ama köpeğin oyunculuğu sayesinde bu korkuyu atmayı başardı. Hep yönlendirilen, muhtemelen bağırma ve çağırmayla yola getirilen bu çocuk ömründe ilk defa bir canlıyı bizzat yönlendirmenin ve söz geçirmenin gururuyla, büyük bir özgüvenle köpeği gezdiriyordu ve köpeği gezdirirken yaşadığı gurur yüzünden okunuyordu. Köpekler bu çocuklara o kadar iyi gelmişti ki ilk gün korkuyla bize gelen iki çocuk da bize tekrar geleceği günleri dört gözle bekliyorlardı.”

İNSANLARA İYİ GELİYOR, PEKİ YA HAYVANLARA?

Peki hayvanların psikolojileri bu terapilerde nasıl şekilleniyor? Hayvanın insana mutluluk vermesi için kendisinin de mutlu olması ve bu ilişkiden haz alması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Dodurka, “Ortamın hayvan açısından stressiz olması, ona keyif ve zevk vermesi şart” dedi. Oscar adlı kedi ile ses getiren bu terapilerde köpeklerin de birçok hastaya hem ruhsal hem fiziksel destek verdiği keşfedilmişti. Prof. Dr. Dodurka, “Destek alınan köpekler zaten iyi şeklide sosyalleşmiş ve insana yakınlar. Yapılan bilimsel bir araştırmada bu terapilerde kullanılan köpeklerin streslerini incelemek için tükürük salgısındaki kortizon düzeyleri ölçülmüş ve terapi sonrasında insanda olduğu gibi köpeklerde de kortizon düzeyinin düştüğü yani stresli olmadıkları görülmüş” bilgisini paylaştı. 

‘HASTALIKLARIN TEŞHİSİNDE FAYDALI OLABİLİRLER’

Hem insanda hem de hayvanda olumlu sonuçlar sağlayan bu uygulamalar, terapi ve destek tedaviler dışında hastalığı teşhis etme aşamasında da kullanılabilir. Her hastalıkta sağlıklı hücre yapısında anormallikler meydana geliyor ve bu da hücreleri oluşturan dokunun kokusunda farklılıklara yol açıyor. Prof. Dr. Dodurka, ancak çok hassas aletlerle tanınabilecek kokular hayvana tanıttırılıp tepki vermesi öğretilirse hastalıkların teşhisinde fayda sağlanabileceğinin altını çizerek, “Uygun eğitimler sonucunda hayvan akciğer kanserinde nefes, mesane kanserlerinde ve diyabette idrar, bağırsak kanserlerinde dışkı, deri kanserlerinde deri, rahim kanserlerinde vajina akıntısının ihtiva ettiği kokuları algılayarak tepki vermeyi öğrenir” yorumunda bulundu.

“Özellikle köpekleri hatta arıları bile buna dahil edebiliriz. Uygun şekilde eğitildikleri takdirde kanser, diyabet, epilepsi ve kalp krizi, bağırsak parazitleri, Kovid-19 gibi enfeksiyon hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığı tek başlarına teşhis edebilirler.” Prof. Dr. Tamer Dodurka 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir