Ortalık uyuşturucu kullanan, silah taşıyan, şiddet uygulayan babalardan, ‘nasıl olsa devlet bakar’ diyerek çocukları doğurup doğurup sokağa atan, sosyal medyadan başını kaldırmayan annelerden geçilmiyor. Haliyle bu ebeveynleri örnek alan çocuklarda da suç oranı giderek tırmanıyor:
15 yaşındaki çocukların işlediği suçlara bakın: Amcasını öldürdü. Şaka yapan arkadaşını öldürdü. Üzerinden uyuşturucu çıktı. Hırsızlık yaparken yakalandı. Arkadaşını bıçakladı. Çetenin elebaşı bir çocuk elinde pompalıyla 3 saat sağa sola ateş açıp 8 kişiyi yaraladı….
Bu vahim tabloyu istatistikler de doğruluyor. Geçen yılın verilerine göre 2010’da 83 bin olan suça sürüklenen çocuk sayısı 2022’de 200 bini aşmış görünüyor. Çocuklara isnat edilen öncelikli suçlar ise endişe verici: yaralama, hırsızlık ve uyuşturucu. En çok da yaralama…
Biliyoruz ki; sadece çevre, arkadaşlık ilişkileri değil, ebeveynlik de çocukların yetişmesinde temel bir rol oynar. Buna rağmen çocukların suça sürüklenmesinde ebeveynlerin rolü sıklıkla göz ardı ediliyor. Peki, bu ailelerin çocukların bu suçları işlemesinde hiç mi payı yok?
ABD’nin Michigan eyaleti, Oxford kentinde bir çocuğun okula silahla girerek gerçekleştirdiği eylem, sadece suçu değil, aynı zamanda ebeveynlerin sorumluluğunu da tartışma konusu haline getirdi. Dört öğrencinin hayatını kaybettiği okul saldırısının ardından, ilk kez olayın baş aktörleri olarak kabul edilen ebeveynler hüküm giydi. James ve Jennifer Crumbley, çocuklarının gerçekleştirdiği okul saldırısından dolayı kasıtsız adam öldürme suçundan hapis cezasına çarptırılan ilk ebeveynler olarak tarihe geçtiler.
Ebeveynlere verilen cezanın gerekçesinde James ve Jennifer Crumbley’nin çocuklarına erişimi olan silahların yanı sıra mühimmata da sınırsız erişim sağladığı belirtiliyor. Bu durum, ebeveynlerin çocuklarına sağladığı ortamın ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Sorumsuzca bırakılan erişimler, trajik sonuçlar doğurabilir.
Baba James Crumbley’nin 15 anne Jennifer’ın 10 yıl hapis cezasına çarptırılması suça sürüklenen çocuklarla ilgili olarak toplumsal bakış açısında önemli bir değişim yaratır mı şimdiden bilmek mümkün değil. Ama ebeveynleri cezalandırma yöntemi sadece adaletin yerini bulması için değil, aynı zamanda toplumun suçun önlenmesi konusundaki duyarlılığını artırması açısından da önemli.
Nitekim benzer bir trajedi Türkiye’de de yaşandı. 17 yaşında bir çocuk araba kullanarak bir kişinin ölümüne beş kişinin yaralanmasına sebebiyet verdi. Anne Eylem Kök oğlunu olay yerinden alarak yurt dışına kaçırdı. Anne hakkında her ne kadar ‘suçluyu kayırma’ suçundan, yakalama kararı çıkartılsa da “kasıtsız adam öldürme” suçundan da yargılanıp yargılanmayacağı da tartışılmalı. Elbette bu olayları sadece aile yapılarıyla değerlendirmek mümkün değil. Suç işleyen çocuklar aynı zamanda eğitim, çevre ve toplumun da birer ürünüdür. Bu nedenle, suçun köklerine inerek önleyici tedbirler almayı da gerektirir. Crumbley çiftinin aldığı ceza, acı bir ders olabilir. Ancak, bu ders, gelecekte benzer trajedilerin önlenmesi için atılması gereken adımları da gösteriyor. Bu trajik olaydan çıkarılacak en önemli derslerden biri de budur. Biz bu dersi alır mıyız bilmiyorum ama çoğu ölümle sonuçlanan aile içi şiddetin ve çarpık ilişkilerin normalleştirildiği ülkemizin ‘geleceği’ sayılan çocuklardan hala umutlu olduğunuzu söyleyebilir misiniz?