Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – Bazen nedene ve nasıl ortaya çıktığını bilmediğimiz garip durumlarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Özellikle bu, sağlığımızla ilgili olduğunda çok can sıkıcı oluyor. ABD’nin Ohio eyaletinde yaşayan ve ismi paylaşılmayan 64 yaşındaki adam da bu kervana katılanlardan. Anlattığına göre talihsiz adam doktora gitmeden üç hafta önce diş eti enfeksiyonu nedeniyle antibiyotik kullandı. Bundan sonra dili nadir görülen bir yan etki nedeniyle yeşile dönmeye ve kıllanmaya başladı. Artık dili tamamen değişmiş, sanki bir korku filminden fırlamış gibi görünüyordu. Dilinin renk değiştirmeye başladığını fark ettikten birkaç hafta sonra acilen hastaneye gitti. Bu esnada uzun yıllardır sigara kullandığını, bu dönemde de alışkanlığını sürdürdüğünü doktora bildirdi. ‘Kıllı dil’ olarak adlandırılan durumun sigara içmekten mi, antibiyotik kullanımından mı yoksa ikisinin bir kombinasyonundan mı kaynaklandığı araştırıldı.
Kıllı dil hastalığı, dilin papilla olarak bilinen tat tomurcuklarını içeren kısımlarında ölü deri birikmesinden kaynaklanır. Papilla daha sonra normalden daha uzun hale gelip dilin kıllı gibi görünmesine neden olur. Ünlü bir tıp dergisi olan Amerikan Oral Tıp Akademisi’ne (AAOM) göre bu durum Amerikalıların yaklaşık yüzde 13’ünü etkiliyor. Dergide vakayla ilgili şu ifadeler kullanıldı:
“Kıllı dil hastalığı kullanılan gargaralar hatta şeker tüketimi gibi diğer faktörlere bağlı olarak kahverengi, beyaz, yeşil veya pembe görünebilir.”
‘ANTİBİYOTİK VE SİGARA YAPMIŞ OLABİLİR’
Kıllı dil vakalarında genellikle herhangi bir semptom görülmüyor ancak bazı durumlarda dilde yanma hissi gelişebiliyor. Bu, dilin yüzeyinde biriken bakteri ve mayadan kaynaklanıyor. Uzmanlara göre kıllı dil, yetersiz ağız hijyeninin bir sonucu ve genellikle 40 yaş üstü yetişkinleri, en çok da erkeklerde görülüyor. Sigara içmenin duruma katkıda bulunan bir faktör olduğu söylense de, doktorlar makaleye konu olan bu talihsiz adamın alışkanlığı ne kadar süredir devam ettirdiğini belirtmedi. Ayrıca adamın bir dişindeki enfeksiyonunu tedavi etmek için yakın zamanda kullandığı antibiyotik nedeniyle kıllı dilin gelişmiş olabileceği de kaydedildi.
‘ZARARSIZ VE GENELLİKLE GEÇİCİ’
Hastanın kullandığı antibiyotiklere benzer antibiyotiklerin ağızda yeni bakterilerin oluşmasına ve dilin kıllanmasına neden olabileceği de eklendi. Makalenin yazarlarına göre risk faktörleri arasında sigara içme, dehidrasyon (vücudun suzu kalması), kötü ağız hijyeni ve antibiyotikler yer alıyor. Üstelik geçmişte kıllı dil sorunu yaşayanların gelecekte tekrar aynı şeyi yaşaması olası. Uzmanlar, kıllı dilin nispeten zararsız ve genellikle geçici olduğunu da değindi.
Doktorlar, adama dilinin yüzeyini günde dört kez bir diş fırçasıyla nazikçe ovmasını tavsiye etti. Ayrıca sigarayı nasıl bırakacağı konusunda da bilgilendirildi. AAOM, dilin kıllı olmasını önlemek için iyi ağız hijyeni uygulanmasını tavsiye ediyor. Bunnu da dilin üst kısmını bir diş fırçasıyla fırçalayarak veya bir dil temizleme aparatı kullanarak yapmak mümkün. Tüm denilenleri harfiyen uygulayan adamın dili, sigara içmeye devam etmesine rağmen 6 ay sonra normale döndü.
68 YIL SÜREN HIÇKIRIK NÖBETİ 1 GÜNDE DURDU
Ender görülen bir vakaya denk gelen tek isim de Ohio’lu adam değildi! Charles Osborne’un 68 yıl sürecek olan hıçkırık nöbeti 350 kiloluk hayvanı asmak için kaldırıp yere düştüğünde başladı. Dakikalar içinde sona eren çoğu hıçkırığın aksine Osborne’unki devam etti. Yine de bunun geçici bir durum olduğunu düşünen adam üzerinden haftalar geçtikçe endişelenmeye başladı. Doktor, doktor gezip hıçkırık sorununa çözüm arayan Osborne’a kimse yardım edemiyordu. Doktorlar da bu gizemli durum karşısında şaşkına dönmüştü.
Tıbbi ilaçlar ise hıçkırığa çare olamadı. Bunun üzerine bir arkadaşı onu ürkütmek için Osborne’un arkasından pompalı tüfekle ateş bile etti ancak sonuç yine değişmedi. Osborne’un hıçkırıkları bir doktor ona yüksek dozda karbonmonoksit verdiğinde durdu. Tedavi işe yaramış olabilirdi ama Osborne zehirli gazla hayatta kalamazdı. Bu yüzden elinden geldiğince hıçkırıklarla yaşamayı öğrendi. Çözüm bulabilmek için Alaska’ya kadar seyahat etti, ancak yaptığı masraflar ve hayal kırıklığı yaratan sonuçlar nedeniyle tedavi arayışını sona erdirdi. Hikayesi gazetelerde ve televizyonda yayınlandıktan sonra Osborne bu durumuyla ilgili binlerce mektup aldı. Osborne’a parmaklarına masaj yapmasını veya çenesine baskı uygulamasını söyleyenler oldu. Ancak Osborne bu önerilerin hepsine, ‘Bunu yaptım ve işe yaramadı’ şeklinde cevap verdi.
1980’lerde Dr. Terence Anthoney, Osborne’un düşüşünün beyin hasarına yol açarak iğne büyüklüğünde bir kan damarını patlattığını ve bunun da hıçkırıklara neden olduğunu açıkladı. Dr. Anthoney aynı zamanda beyin sapında hıçkırık tepkisini engelleyen küçük bir alanı yok ettiğini söylese de bugün uzmanlar bunun farklı bir açıklaması olduğunu düşünüyor. Beyin cerrahı Ali Seifi, Osborne’un düşüşünün muhtemelen diyaframına zarar veren bir kaburga yaralanmasına neden olduğuna inanıyor. Dr. Seifi, ayrıca Osborne’un felç geçirmiş olabileceğini de düşünüyor. Bazı felçler kalıcı hıçkırıklara neden olabiliyor ve bu, Dr. Anthoney’nin onlarca yıl önce Osborne için yaptığı açıklamadan çok da uzak değil.
Charles Osborne, hıçkırığa iyi geldiği düşünülen mendille su içmek de dahil olmak üzere yüzlerce ev tipi çözüm denedi. Yıllarca hıçkıran Osborne, bu duruma alışmaya ve kendince taktikler geliştirmeye başladı. Charles Osborne bu talihsiz durumuna rağmen iki kez evlendi, sekiz çocuğu oldu ve hatta bir dönem müzayedecilik yaptı. Hıçkırıklarla da olsa hayatını dolu dolu yaşamaya kararlıydı. Radyo ve televizyon programlarına katılarak herkes tarafından tanınam Osborne, 29 ila 96 yaşları arasında tahmini olarak 430 milyon kez hıçkırdı. 1990 yılının haziran ayında ise hiç beklenmedik bir şey oldu ve 68 yıllık hıçkırıklar aniden durdu. Ancak bundan sadece 1 yıl sonra Osborne yaşama veda etti. Hayatının son aylarını hıçkırmadan yaşamış olmak ise onun en büyük mutluluğu oldu.