İlknur Şahin / [email protected] Yüksek potasyum içeriği sayesinde kalbi koruyan kayısı, tansiyonu dengelemekle birlikte kan basıncının normal düzeylerde seyretmesini sağlıyor. İçerdiği kalsiyum, fosfor gibi mineraller kemik sağlığı açısından çok önemli bir yer tutuyor. Ağız ve diş sağlığı için yararlı olan altın değerindeki bu meyve, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, yaşlanmayı bile geciktiriyor. Bunlar kayısının sağlık açısından olan faydalarından sadece birkaçı… Şeker oranı ile tüketimi oldukça rahat olan kayısının bir de piyasası var ki; üretildiği ülkenin ekonomisini adeta kalkındırıyor. Kayısı denince de akla ilk olarak elbette Malatya geliyor. Dünya kuru kayısı ihracatının yüzde 85’inin sağlandığı Doğu Anadolu’nun bu güzide kentinde kayısı adeta şah damarı… Dile kolay 50 bin ailenin geçim kaynağı, dışarıdan gelen 40 bin ailenin de istihdam sığınağı… Malatya’nın kayısı ile bu kadar ön plana çıkmasının nedeni de lezzeti. Bu şehirde yetişen kayısı, kalite bakımından diğer kentlere hatta ülkelere fark atıyor. Sebebi ise tamamen iklimsel. Havası, doğası, suyu, toprağı yani kayısıya iyi gelen hemen her şey Malatya’da bulunuyor. Yıllık ortalama 100 bin ton kayısının üretildiği şehirde, ihracat rakamları da 400 milyon dolarlara kadar çıkıyor. Kazançtan üretici değil, döviz girdiğinin sağlandığı Türkiye de fazlasıyla yararlanıyor. Sonbahar, kış ve ilkbahar ayları boyunca çalışan üretici, karşılığını da ancak yaz sonunda alabiliyor. Öyle ki dalından sofraya tam bir el emeği olan kayısının birçok aşaması bulunuyor… Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, tüm o aşamaları Ensonhaber.com okuyucuları şöyle anlatıyor: “Kayısı sadece Malatya için değil, hem bölge hem de ülke açısından çok önemli bir ürün. Sadece istihdam açısından bile bakıldığında dışarıdan gelen 40 bin ailenin geçim kaynağı haline gelmiştir. Hasat dönemi ve sonrasında o aileleri misafir ediyoruz. Adıyaman, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, Mardin, Diyarbakır ve Siirt’ten işgücü transferi yapıyoruz. Yılda ortalama olarak 400 bin ton yaş kayısı daldan indiriyoruz bu bazen 500 bin bazen de 600 bine çıkabiliyor. Kuruya döndüğünde ise bu ton 100 bin ton olarak tamamlanıyor. Malatya’daki 50 bin ailenin geçim kaynağı olan kayısı, 850 bin nüfusu da dolaylı yoldan etkiliyor. Üretici elde ettiği bu ekonomik karşılıkla şehre de katkıda bulunuyor. Dolayısıyla kayısı hem ekonomik hem de sosyal anlamda çok kıymetli bir ürün…”
“Kayısı 1 yıl üreticinin emek harcadığı bir ürün. İlkbahar, sonbahar ve kış bakımlarımız var. Çapalıyor, buduyor, gübreliyor. Haziran ayında meyve bağlama ve sonrasında 630 rakımda hasat başlıyor. Hasat dönemi temmuzda başlayıp, ağustos ortalarında bitiyor. Üretici daldan indiriyor, kükürtleme, organik ve natürel işlemlerini yapıyor. Çekirdeğini çıkarıyor, yeniden kurutuyor. Ardından da depolama dönemi başlıyor. Kuru kayısıda lisanslı depoculuğu 2020 yılında hayata geçirdik. Üretici için iklimlendirilmiş soğuk hava depoları hazırladık. Çok önemli bir çalışma bu. Üreticinin finansman problemini çözmek için de bankalardan faizsiz kullanma, stopajdan ve KDV’den muaf olabilme, sınıflandırıcı laboratuvardan faydalanıp destek alabilme ve nakliye desteği alabilme yolunu da lisanslı depoculukla aştık. Kurutulduktan sonra da ihracatçıya ürünü satma dönemi başlıyor. Ağustos ayının sonundan itibaren de satış dönemi ile ürün el değiştirmiş oluyor. Depodan ihracatçıya gönderimin ardından artık iş onlara kalıyor. Depolarda işleme, kükürt ve nem oranlarını Avrupa’nın Amerika’nın arzu ettiği noktaya getirerek ambalaj ve paketleme işlemine geçiliyor. Böylelikle de ihracat serüveni başlıyor. Sonraki adım ithalat… İthalatçı da bu ürünü yeniden ambalajlama metotları ile son tüketiciye sunuyor.”
“Kayısı, Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaret belgesi ile tescillenmiş sayılı ürünlerden bir tanesi. Malatya kayısısı, Aydın inciri, Gaziantep baklavası ve daha sonra da zeytinyağımız tescillendi. Kayısı bunlardan biraz farklı bir ürün… Stratejik ve prestij açısından bakıldığında Malatya önemli bir üretim merkezi. Dünyada kuru kayısı için tek üretici Malatya diyebiliriz. Coğrafi işaret belgesi ile Avrupa bunu tescillemiş oluyor. Yani, ‘Dünyada en kaliteli ve besin değeri açısından en verimli kuru kayısı Malatya’da yetişir’ diyor. Aslında ekonomik olarak bunun karşılığını almış değiliz. Coğrafi işaretli belgeler rafta iki fiyatına satılır. Bu konuda başarılı bir noktadayız diyemeyiz. Çekirdeğinin de belgesini aldık. Aslında bu belgeleri duvarda asmak yerine, ürünleri katma değerli bir hale dönüştürerek, kutuda ve ambalajda tüketiciye sunmak ve daha kıymetli bir noktaya getirmek gerekiyor. Bu konuda konunun paydaşlarından biraz daha gayret istiyoruz.”
“Kayısı ülke ve şehir ekonomisine önemli bir döviz girdisi sağlıyor. Hem çekirdek hem iç piyasa hem de ihracatı topladığımız zaman yaklaşık 400 milyon dolar civarında gibi bir rakama tekabül ediyor.” “Dünyanın 115 ülkesine ihracat yapıyoruz. Ancak bazı ülkelere gönderdiğimiz miktarlar çok düşük olabiliyor. Amerika bizim en önemli alıcılarımızın başında geliyor. ABD’ye yıllık ortalama 15 bin ton kuru kayısı ihracatı yapıyoruz. Avrupa ülkeleri de bizim için önemli. Almanya ve Fransa’ya yıllık 7 bin ton kayısı gönderiyoruz. Son zamanlarda Brezilya ve Rusya revaçta. Bu yıl sadece Çin’e bin 500 ton ihracat yapmışız. Natürel ürün açısından Çin kayısı için iyi bir pazar.”
“Kayısı endüstriyel bir ürün değil. Daha çok ham madde olarak üretildiği şekilde tüketiliyor. Marmelat, reçel olarak tüketildiği alanlar da var, tatlı olarak çekirdeğin kullanıldığı alanlar da… Kayısı çekirdeğinin içini kuruyemiş sektöründe pazarlarken, kabuğu da kozmetik ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Hatta kabuk miktarı düşük olsa da tank palet fabrikalarında da yüzey parlatıcısı olarak kullanılıyor. Yani kayısının her bir parçası Malatya için ekonomik bir gelir.” “Dünyada yaklaşık 5 milyon ton yaş kayısı üretimi söz konusu. İspanya, Kaliforniya, Özbekistan, Türkiye’de Mersin, Iğdır gibi yerlerde üretiliyor.”
“Malatya kayısısı bu saydığımız yerlerin çok üstünde… Çünkü Malatya’daki kadar kaliteli kurutmaları mümkün değil. Tamamen iklimsel bir özellik. Bu ürünün iklimsel bir doku bütünlüğü var. Kalori ve vitamin değeri ile birlikte antioksidan özelliği var. Birçok ilde üretilen yaş kayısı sadece sofralık ve sıkmalık. Hem sofralık hem sıkmalık hem de kurutmalık kayısı sadece Malatya’da. Hiçbiri Malatya’nın kayısısına eş değer olamaz. Bizim kayısımızın şeker oranı bile farklı.”
“İklimden kaynaklanan sıkıntılar kayısıyı direkt etkiliyor. İlkbahar geç yağmurları ile karşılaşıyoruz. Çiçek döneminde uzun süreli olan yağışlar, kayısıya zarar veriyor. Yaz dönemindeki kuraklık da randımanı düşürüyor. Küresel ısınmadan kaynaklanan bu değişiklikler, kayısıyı yüzde yüze yakın etkiliyor. Rekolte kaybı yaşıyoruz. Topyekûn bu iklim değişiklikleri ile savaşılması gerekiyor. Her rakım ve her bölgede ağaç dikilmesini tavsiye ediyoruz.”
“Bir ürünü pazarlamanın en önemli yolu tanıtmaktır. Tanıtmadığınız hiçbir ürünü tüketiciye kabullendiremezsiniz. Dünyanın kıymetli gıda fuarları var. Fransa, Almanya ve Çin de yapılıyor. Pandemi bu fuarlara katılımımızı yavaşlattı. Bu fuarlarda ciddi tanıtım yapılabiliyor. Ülke sınırları içerisindeki fuarlara da katılım gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de iyi bir noktadayız ve yıllık 20 bin ton kayısı tüketiyoruz. Türkiye kuru kayısı tüketiminde birinci sırada geliyor. Tanıtım ve fuarlara önem veriyoruz. Yine de istenilen seviyede olmamakla birlikte elimizden geleni yapıyoruz.”
“Kayısı 1 yıl üreticinin emek harcadığı bir ürün. İlkbahar, sonbahar ve kış bakımlarımız var. Çapalıyor, buduyor, gübreliyor. Haziran ayında meyve bağlama ve sonrasında 630 rakımda hasat başlıyor. Hasat dönemi temmuzda başlayıp, ağustos ortalarında bitiyor. Üretici daldan indiriyor, kükürtleme, organik ve natürel işlemlerini yapıyor. Çekirdeğini çıkarıyor, yeniden kurutuyor. Ardından da depolama dönemi başlıyor. Kuru kayısıda lisanslı depoculuğu 2020 yılında hayata geçirdik. Üretici için iklimlendirilmiş soğuk hava depoları hazırladık. Çok önemli bir çalışma bu. Üreticinin finansman problemini çözmek için de bankalardan faizsiz kullanma, stopajdan ve KDV’den muaf olabilme, sınıflandırıcı laboratuvardan faydalanıp destek alabilme ve nakliye desteği alabilme yolunu da lisanslı depoculukla aştık. Kurutulduktan sonra da ihracatçıya ürünü satma dönemi başlıyor. Ağustos ayının sonundan itibaren de satış dönemi ile ürün el değiştirmiş oluyor. Depodan ihracatçıya gönderimin ardından artık iş onlara kalıyor. Depolarda işleme, kükürt ve nem oranlarını Avrupa’nın Amerika’nın arzu ettiği noktaya getirerek ambalaj ve paketleme işlemine geçiliyor. Böylelikle de ihracat serüveni başlıyor. Sonraki adım ithalat… İthalatçı da bu ürünü yeniden ambalajlama metotları ile son tüketiciye sunuyor.”
“Kayısı, Avrupa Birliği tarafından coğrafi işaret belgesi ile tescillenmiş sayılı ürünlerden bir tanesi. Malatya kayısısı, Aydın inciri, Gaziantep baklavası ve daha sonra da zeytinyağımız tescillendi. Kayısı bunlardan biraz farklı bir ürün… Stratejik ve prestij açısından bakıldığında Malatya önemli bir üretim merkezi. Dünyada kuru kayısı için tek üretici Malatya diyebiliriz. Coğrafi işaret belgesi ile Avrupa bunu tescillemiş oluyor. Yani, ‘Dünyada en kaliteli ve besin değeri açısından en verimli kuru kayısı Malatya’da yetişir’ diyor. Aslında ekonomik olarak bunun karşılığını almış değiliz. Coğrafi işaretli belgeler rafta iki fiyatına satılır. Bu konuda başarılı bir noktadayız diyemeyiz. Çekirdeğinin de belgesini aldık. Aslında bu belgeleri duvarda asmak yerine, ürünleri katma değerli bir hale dönüştürerek, kutuda ve ambalajda tüketiciye sunmak ve daha kıymetli bir noktaya getirmek gerekiyor. Bu konuda konunun paydaşlarından biraz daha gayret istiyoruz.”
“Kayısı ülke ve şehir ekonomisine önemli bir döviz girdisi sağlıyor. Hem çekirdek hem iç piyasa hem de ihracatı topladığımız zaman yaklaşık 400 milyon dolar civarında gibi bir rakama tekabül ediyor.” “Dünyanın 115 ülkesine ihracat yapıyoruz. Ancak bazı ülkelere gönderdiğimiz miktarlar çok düşük olabiliyor. Amerika bizim en önemli alıcılarımızın başında geliyor. ABD’ye yıllık ortalama 15 bin ton kuru kayısı ihracatı yapıyoruz. Avrupa ülkeleri de bizim için önemli. Almanya ve Fransa’ya yıllık 7 bin ton kayısı gönderiyoruz. Son zamanlarda Brezilya ve Rusya revaçta. Bu yıl sadece Çin’e bin 500 ton ihracat yapmışız. Natürel ürün açısından Çin kayısı için iyi bir pazar.”
“Kayısı endüstriyel bir ürün değil. Daha çok ham madde olarak üretildiği şekilde tüketiliyor. Marmelat, reçel olarak tüketildiği alanlar da var, tatlı olarak çekirdeğin kullanıldığı alanlar da… Kayısı çekirdeğinin içini kuruyemiş sektöründe pazarlarken, kabuğu da kozmetik ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Hatta kabuk miktarı düşük olsa da tank palet fabrikalarında da yüzey parlatıcısı olarak kullanılıyor. Yani kayısının her bir parçası Malatya için ekonomik bir gelir.” “Dünyada yaklaşık 5 milyon ton yaş kayısı üretimi söz konusu. İspanya, Kaliforniya, Özbekistan, Türkiye’de Mersin, Iğdır gibi yerlerde üretiliyor.”
“Malatya kayısısı bu saydığımız yerlerin çok üstünde… Çünkü Malatya’daki kadar kaliteli kurutmaları mümkün değil. Tamamen iklimsel bir özellik. Bu ürünün iklimsel bir doku bütünlüğü var. Kalori ve vitamin değeri ile birlikte antioksidan özelliği var. Birçok ilde üretilen yaş kayısı sadece sofralık ve sıkmalık. Hem sofralık hem sıkmalık hem de kurutmalık kayısı sadece Malatya’da. Hiçbiri Malatya’nın kayısısına eş değer olamaz. Bizim kayısımızın şeker oranı bile farklı.”
“İklimden kaynaklanan sıkıntılar kayısıyı direkt etkiliyor. İlkbahar geç yağmurları ile karşılaşıyoruz. Çiçek döneminde uzun süreli olan yağışlar, kayısıya zarar veriyor. Yaz dönemindeki kuraklık da randımanı düşürüyor. Küresel ısınmadan kaynaklanan bu değişiklikler, kayısıyı yüzde yüze yakın etkiliyor. Rekolte kaybı yaşıyoruz. Topyekûn bu iklim değişiklikleri ile savaşılması gerekiyor. Her rakım ve her bölgede ağaç dikilmesini tavsiye ediyoruz.”
“Bir ürünü pazarlamanın en önemli yolu tanıtmaktır. Tanıtmadığınız hiçbir ürünü tüketiciye kabullendiremezsiniz. Dünyanın kıymetli gıda fuarları var. Fransa, Almanya ve Çin de yapılıyor. Pandemi bu fuarlara katılımımızı yavaşlattı. Bu fuarlarda ciddi tanıtım yapılabiliyor. Ülke sınırları içerisindeki fuarlara da katılım gerçekleştiriyoruz. Türkiye’de iyi bir noktadayız ve yıllık 20 bin ton kayısı tüketiyoruz. Türkiye kuru kayısı tüketiminde birinci sırada geliyor. Tanıtım ve fuarlara önem veriyoruz. Yine de istenilen seviyede olmamakla birlikte elimizden geleni yapıyoruz.”