MELİSA VARDAL- Müzisyen, ressam Mercan Dede yeni sergisinde kayıp şehir Atlantis’e yeni bir son yazarken sanatseverleri dünyayı korumak için adım atmaya çağırıyor. Hem görsel hem işitsel sanatlarda adını duyuran Mercan Dede’nin “Atlantis Rising” isimli sergisi yarın Zai Bodrum’da açılıyor. Sanatçı, üç yıldır üzerinde çalıştığı “Atlantis Rising” projesi ile aynı adlı sergide, altı yeni eserin yanı sıra geçmiş sergilerinden eserlerini de bu mitolojik dünyaya dahil ediyor. Bu yaratımı “eskiye ait hikâyelere, bugünün dünyasında yeniden bir göz atmak” olarak değerlendiren sanatçı Bodrum’un zeytin bahçeleri içinde yer alan sergisinde Atlantis mitolojisi üzerinden Akdeniz kültürüne göndermeler yapıyor.
*Nedir “Atlantis Rising”, ne bekliyor ziyaretçileri?
“Atlas’ın adası” anlamına gelen Atlantis, Eflatun’un “Timaeus’’ ve “Critias’’ adlı diyaloglarında karşımıza çıkan efsanevi bir ada. Atlantis’le ilgili bilimsel anlamda bildiğimiz her şey bundan ibaret. İki ayrı grubun savaşında manevi alanda ilerlemiş olan birinci gruptakilerin, kötüler tarafından kazanılan bir savaşın yıkımı ile Atlantis’in batacağını öngörüp kendilerine bağlı olanlarla birlikte kıtadan göç etmeyi tercih ettiği anlatılır. Ben subjektif bir felsefi ve içsel bir bakışla Atlantis hikâyesindeki bu manevi anlamda yükselmiş varlıkların, göç ettikleri alemlerden geri dönüşlerini işliyorum. Benim Atlantis’im fiziki sular altındaki mitolojik bir kayıp şehirden ziyade, bugün yükselen yeni bir bilinci anlatıyor. Aslında uzun bir süredir çalıştığım ve başlı başına bir sergi olarak 2024’te tamamlamayı planladığım bu serginin ilk öncü eserlerini bu seçkilerden oluşan sergide paylaşacağım.
*“Atlantis Rising”te geçmiş yıllardaki solo sergilerinizdeki eserlerden seçmeler de yer alıyor. Bu eserleri neye göre seçtiniz?
Ben kadim kültürlerden, edebiyattan, mitolojiden, masallardan, efsanelerden, hikâyelerden beslenen bir insanım. Örneğin “Seyahatname” albümümün ilham kaynaklarından biri Evliya Çelebi’nin “Seyahatnam”esi olmuştu. Bir önceki solo sergilerimdeki “Büyülü Çarklar”, “Kadim Zaman Makinesi” ve grup sergisi olan “Leonardo’ya Saygı” sergilerinin “Atlantis Rising/ Atlantis Yükseliyor” projesi ile buluştuğu, birleştiği nokta da burası. Eskiye ait hikâyelere, bugünün dünyasında yeniden bir göz atmak, kendimce bu dünyaları tekrar yorumlamak…
*Özellikle çevresel konulara atıfta bulunuyor olmanız ve bu eserlerin Bodrum’da ziyaretçilerle bir araya gelecek olması sizde nasıl bir his uyandırıyor?
Aslında Zai’deki sergi tamamen önceki sergilerimin seçmelerinden oluşan bir karma sergi olacaktı; ancak Zai’nin zeytin ağaçları, yemyeşil bahçesi, Bodrum’un ve Akdeniz’in mavisi, oradaki dostların desteğinin bana verdiği ilhamla bu altı yeni eseri tamamlayıp sergilemeye yöneltti. Uzunca süredir çevresel konularla ilgilenen ve “duyarlılığın artması için ne yapabilirim?” sorusunu kendine soran, yetersiz kalsa da bu alanda farkındalık yaratmak için kendi çapında çaba gösteren bir insanım. Zai ve Bodrum, bu serginin öncü eserlerini sergilemek için doğru bir yer. Ormanların kömür madenleri için kesildiği, iklim krizinin artık tüm dünyayı etkileyen çevresel felaketler zincirinin sonucu olarak sarstığı bir dünyada bizden sonraki nesiller için daha fazlasını yapmayı insani ve ahlaki bir sorumluluk olarak görüyorum.
*Ziyaretçilerinizi bu mistik dünyada neler bekliyor, nedir Mercan Dede’nin mistik dünyası?
Bizler belki de Atlantis’den göç eden duyarlı, manevi derinliği olan, aydınlık ve güzellik peşinde koşan varlıklar gibi dünyanın geçtiği bu zor dönemde yükselen yeni bir bilincin, duyarlılığın, iç huzurunun, evrensel kardeşliğin, doğaya ve tüm varlıklara saygının peşinde yürümeye çalışan insanlarız. Bizim mistik dünyamız, sadece kendimizi değil, tüm insanlığı, canlıları korumaya yönelik bir sevgi ve merhamet bilincini bağrında barındırıyor. Sergiye gelen bu bilinçteki dostlarımız aslında kendilerine hiç de yabancı olmayan bir dünya ve orada yaşayan “gönül ülkesi varlıkları” ile karşılaşacaklar. Bizim mistik dünyamız, kalplerimizden dışarıya yansıyan ve gönüldaşlarımızla buluştuğumuz içsel bir bahçe.