– Hiç olmaması gerekeni becerdik, Kaan’ı da siyaset malzemesi yaptık. Uçağın kamuoyu karşısına çıktığı gün “Vleda sapı” diye dalga geçilen noktayla başlayayım: Tüm dünyadaki savaş uçaklarında kokpite önemli bir isim oturacağında alınan bir önlem bizim dalga geçtiğimiz. Hidrolik çubuk olarak bilinen “Canopy rod”’un, F-16 versiyonunun resmini sayfaya koyuyorum. Konuyu siyasileştirenler havacılık konusunda çok fazla bilgiye sahip değiller ama Kaan’ın kanopisini konuşacaksak Kaan’ın kanopisi rüzgar doğrultusuna göre konumlanmış, F-16 gibi uçaklarda kanopi rüzgara göre ters istikamettedir. Biraz araştıran bu tasarımın uçağa sağladığı faydalar konusunda bilgi sahibi olabilir.
– Önce “Yerli Uçak” söz konusu olduğunda hep gündeme gelen Kayseri Uçak Fabrikası meselesine değinmem lazım. Kayseri’deki uçak fabrikası Türkiye için elbette çok önemliydi ve mutlaka çalışmalar devam etmeliydi, burada bir sorun yok. Sorun, Kayseri’de yüzde 100 yerli uçak ürettiğimiz iddiasında. Kayseri’de 10 yılda, 5 ayrı tipte 134 uçak imal edildi. Bu uçakların tamamı yurtdışı firmalar tarafından tasarlanmıştı ve Kayseri’deki üretim, yabancı firmalarla yapılan lisans anlaşmalarına dayanıyordu. Kayseri’de elde ettiğimiz tecrübeyi bitiren, ABD’nin Marshall Yardımı çerçevesinde 2. Dünya Savaşı sırasında fazlaca ürettiği savaş uçaklarını çok düşük bedellerle Türkiye’ye vermesi oldu. Kayseri devam etseydi, Kaan’a tahminen çok daha uzun yıllar öncesinde ulaşırdık.
– Bir başka iddialı cümle, “Bu uçağın sadece kanopisi yerli” cümlesi. Kaan’ın beyni olarak nitelendirilen bilgisayar sistemi TÜBİTAK BİLGEM tarafından geliştirildi. Bilmiş cümleler kuranlara aviyonik bilgisayar sistemi ne diye sorun, AESA radar nedir, elektronik harp sistemleri nasıl işler diye sorun. Tüm bunları boş verin, F-16’da Block 50’den Block 70’e yükseltilen uçaklarda ne değişiyor biliyor musun diye sorun. Dünyadaki tüm F-16’lar aynı sayıda yük taşıyıp, ateşler, bu arkadaşların bilmedikleri şey, yükseltme dediğimiz şeyin, uçağın radarı, aviyonik sistemi ve kokpite eklenen ekranı kapsadığı. Bilmedikleri bir not daha ekleyeyim, Kaan’da kullanılan yerli boya var ya, 33 adet uluslararası testten geçti, global akreditasyon aldı. Radarda düşük görünürlük sadece boyayla olmuyor,
Kaan’a ait radomun frekans seçici özellikte elektromanyetik tasarımı ve optimizasyonu için RASEM-RADOM yazılımı geliştiriliyor.
F-35’in 3 farklı modeli ve yer işletim sistemleri 25 milyon satır koddan oluşuyor, Havelsan, Kaan’ın daha ilk block’u için 20 milyon satır kod öngörüyor. Yerlilik ne demek, belki de baştan düşünmeleri lazım.
– “E, bu uçak, F-16 motoruyla uçtu.” Doğru, zaten daha ilk adımda açıklanmış bir durum bu. Yerli motor için yol haritası da belli.
Burada yine bilgi eksikliği dikkat çekiyor. Çin’in geliştirdiği 5. nesil J-20 modeli uçaklar, Rusya üretimi Saturn AL-31 jet motoruyla uçtu uzunca bir süre. Çinliler daha sonra kendi ürettikleri motora geçme aşamasına geldiler. Yani dünyada denenmemiş bir yol değil gittiğimiz yol. Sorun, Yunanistan’dan bile övgüler alan Kaan’ın, Türkiye’deki bir grup muhalif tarafından yanlış bilgilerle eleştirilmesi. Sırf muhalefet etmek adına gerek yok komik durumlara düşmeye.
– Atatürk Ansiklopedisi’nin Kayseri Uçak Fabrikası’na dair bölümünde havacılığa gönül vermiş bir isim olan, siyasetçi ve Galatasaray Spor Kulübü’nün kurucu ve başkanlarından biri olan Abidin Daver’in 1941 yılında yazdığı satırlara yer verilir. Daver, o satırlarda Kayseri uçak fabrikasında yaşanan başarısızlığın dönemin yöneticilerinin yerli imalata duyduğu güvensizlikten kaynaklandığına dikkat çeker. Ne acı değil mi, kendi imalatına güvenemeyen bir bürokrasi nedeniyle belki de bir 50 yılı kaçırdık, ABD’nin siyasi şantajlarına açık hale geldik.
– Tam bağımsız Türkiye sadece slogan atarak ulaşılacak bir hedef değil. Kaan, bu yolda atılmış önemli bir ilk adım. Arkasında durmak, daha iyisi olsun diye çalışmak, bu ülkede yaşayan herkesin sorumluluğu olmalı…