Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, Yunanistan hükümetinin Batı Trakya’da bulunan 4 Türk okulunu kapatma kararına değinerek, “Ne haberlerde gördük ne de buna ilişkin bir tepki duyduk. Hükumetten ve başındaki zattan umudumu kestim. Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan ve içinde halen devlet aklı ve ahlakına sahip olanlar varsa, onlara sesleniyorum. Batı Trakya Türklerinin okulları kapatılıyor. Bakınız, kapandıktan sonra açmak zordur. Bu işe acilen müdahale ederek mensubu olduğunuz milletin ve tarihi hem meydanlarda, hem masalarda zaferlerle dolu devletimizin size verdiği vazifenin gereğini yerine getirin. Bu, milletimize karşı sorumluluğunuzdur” dedi.
Dervişoğlu, Lozan Antlaşması’nın 101’inci yıl dönümüne dikkat çekerek, “Lozan Antlaşması, kesintisiz 11 yıl boyunca yorgun düşmüş bu büyük milletin gün yüzü gördüğü ve uzun 10 yıllardan sonra hem cephede, hem de masada destan yazdığı büyük zaferini taçlandırdığı anlaşmadır. Tarihi, çarpıtılmış dizi senaryolarından ibaret sananlar, kendileri çalıp kendileri oynamayı devlet yönetmek zannedenler açıp önce Lozan’ı okusunlar. Tanınmanın ne manaya geldiğine baksınlar. Sonra Kuzey Kıbrıs’ın ve uzaktan atıp tuttukları Filistin’in onlarca yıldır süre gelen tanınma mücadelelerini hatırlasınlar” diye konuştu.
‘BU MİLLET SİZİN KÖLENİZ DEĞİL’
Dervişoğlu, emeklilere yapılan 2 bin 500 liralık zammın yetersiz olduğuna dikkat çekerek, “2 bin 500 liralık bir zammın mali disipline zarar vereceğini söylüyorlar. ‘En düşük emekli maaşı asgari ücret kadar olsun’ diyen bizlere ise, ‘Muhalefetin sırtında maalesef küfe yok, biz ölçüyoruz, biçiyoruz’ diyen bunlar, aklını ve vicdanını 1000 odalı sarayın bilinmez köşelerinde unutmuşlar. Emekliye verilen zammın yıllık maliyeti 66 milyar TL. Kur korumalı mevduat garabetinin ülkemize maliyeti ise 2,7 trilyon lira. Yani tam 41 katı. ‘1 kuruş harcanmayacak’ denilen yol, köprü, inşaat ihalelerine ödenen para tam 600 milyar lira, neredeyse 10 katı. Vatandaşa, çiftçiye, küçük ve orta üreticiye ihtiyaçları için destek olmak üzere kurulmuş ancak yandaşlarını besleme fonuna dönüşmüş kamu bankalarına, son 4 yılda hazineden aktarılan para tam 1 trilyon lira ve bu para vatandaşın, çiftçinin, küçük üreticinin cebinde değil. Emekliye verilen zammın tam 15 katı. 2018’de 74 milyar lira olan faiz giderleri, 2023 yılında tam 1,3 trilyon lira. Emekliye verilen zammın tam 20 katı. Ölçüp biçtikleri bu işte. Yumurta küfesi iktidarın sırtındaysa, iktidar da vatandaşın sırtında. İnin beyler vatandaşın sırtından. Bu millet sizin köleniz değil, marabanız değil, uşağınız değil” diye konuştu.
‘ÖLÜMLE BAŞLAYAN HİÇBİR CÜMLEDEN HAYIR GELMEZ’
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda kabul edilen sokak hayvanlarına ilişkin kanun teklifi ile günlerdir uğraşıldığını belirten Dervişoğlu, “Ben buradan, bu kürsüden vakti zamanında Türkiye’nin çok kötü zamanlarını yaşamış o zamanlarda da çok kan ve şiddet görmüş biri olarak, yani bir parti genel başkanı olarak değil sade vatandaş Müsavat Dervişoğlu sıfatımla sesleniyorum; ölüm ve yok etmeyle başlayan hiçbir cümleden hayır gelmez. Bunu fazlasıyla yaşamış ve tecrübeyle sabit bilen, kiminize göre abiniz, kimine göre kardeşiniz, kiminize göre ise evladınız olarak söylüyorum. Sokak hayvanları meselesini ortak akıl ve en önemlisi ortak emek ve çabayla çözmek, hepimiz için çok önemli bir imtihandır. Saray iktidarı sonrası için de, birlikte ayağa kaldıracağımız yeni baştan hep birlikte inşa edeceğimiz o güzel Türkiye’miz için bir ön sınavdır. Türkiye’de sahipsiz başıboş köpek sürüleri bir sorundur. Bir sağlık sorunu, bir güvenlik sorunudur. Ancak ‘ölüm’ lafıyla değil, ‘hayır’ lafıyla başlayacağız. Sonra da bu sorunun en makul çözümünü bulacağız. Bu işi de sadece yasayla çözmek ya da yasayla çözümsüz bırakmak kolaycılığına da düşmeyeceğiz. Emin olun, bu iktidar ne yasa çıkarsa lafta kalacaktır. Yasayla oyalanmak boşunadır. Önce geleceğimiz olan çocuklarımızı, sonra da bu ülkede yaşayan tüm canlıları korumakla mükellefiz” dedi.
‘GURUR DUYDUĞUM SIFATI AYAĞA DÜŞÜRDÜNÜZ’
Dervişoğlu, MHP Genel Merkezi tarafından hazırlanan 154 kişilik listeye ilişkin değerlendirmede bulunarak, “Kamuoyunu meşgul eden, benim de içinde bulunduğum 154’ler tartışması var. Aslına bakarsanız bu tartışmaya hiç girmek istemiyorum; ama tamamen sessiz kalmayı da uygun görmüyorum. İki cihanda yan yana gelemeyecek bazı insanları aynı torbaya doldurarak adeta eşitlemiş, ‘Bölücü’, ‘Liberal, ‘Marksist’, ‘FETÖ’cü’ yapıların elemanı diye yaftalamışlar. Bu insafsızlıktır, izansızlıktır, saygısızlıktır, ahde vefasızlıktır. Çok bir şey söylemek istemiyorum, ayrıntıya girip hiç kimseyi mahcup etmek niyetinde de değilim. İçinde yetiştiğim camiayı üzmek, kırmak istemem; ancak sabrın da bir sınırı var. Sözlerimin muhatapları maziyi paylaştığım insanlar değil, eline dava arkadaşlarının kanı bulaşmış alçaklardır. Hayatım boyunca bölücü, liberal, Marksist ve FETÖ’cü diye hiç anılmadım. Bütün ömrümce anıldığım ve gurur duyduğum tek bir sıfat var, onu da öyle bir ayağa düşürdünüz ki sizin yüzünüzden ve utancımdan kullanamıyorum. Beni sakın ha sakın ve hangi sebeple olursa olsun, başkalarının havuzuna bir daha dahil etmeyin. Hatıralarıma saygısızlık yaptırmayın, ayrıca kimseyle de karıştırmayın. Tahmin edemeyeceğiniz kadar ağır konuşurum. İsteyen kendine yeni yön çizebilir. Hatta ikbal, istikbal ve iktidar için kendisini satabilir de. Ben varlığını Türk varlığına adamış bir memleket evladıyım. Doğduğum gibi öleceğim ve bununla da övüneceğim” değerlendirmesinde bulundu.