Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – I. Dünya Savaşı’nda yenilgiye uğrayan İttifak Devletleri zorlu günler geçiriyor ve ciddi güvenlik problemleri yaşıyordu. Savaştan yenilgiyle ayrılan Osmanlı İmparatorluğu’nun birçok bölgesi fiili olarak işgal altındaydı. Bu şehirlerin başında gelen İstanbul’da da durum pek parlak değildi. Şehrin birçok yerinde hakimiyet kurma çabasında olan İtilâf Devletleri, 13 Kasım 1918’de donanmalarını İstanbul’a getirmiş, şehre asker çıkararak başkenti işgal etmişti. Bir yandan İtilaf Devletleri’yle diğer yandan da azınlık grupların isyanlarıyla mücadele eden Osmanlı İmparatorluğu’nun polis teşkilatının başı, Hristanos adında bir suç çetesi lideriyle dertteydi. Ortalığı birbirine katan Hrisantos gerçek bir belaydı. İşte İstanbul’un ilk seri katili olarak kabul edilen Hrisantos’un birçok esere konu olarak bugün bile hâlâ dilden dile dolaşan hikâyesi.
BEYOĞLU’NUN KORKULU RÜYASI OLDU
Tam ismi Hristo Anastadiyadis Veledi Ahilya olan Hrisantos, ilerleyen yaşlarında kasıp kavuracağı gözde semt Beyoğlu’nda 1898 yılında dünyaya geldi. Babası tarafından terk edilen ve her açıdan travmatik bir çocukluk geçiren Hrisantos’un bir erkek, bir de kız kardeşi vardı. Annesi, yaşadıkları semt olan Beyoğlu’nda genelev işleterek geçimlerini sağlıyordu. ‘Laternacı Koço’ olarak anılan ağabeyi, suç dünyasına bulaşmış ve Hrisantos için iyi bir örnek olmayı becerememişti.
Çok küçük yaşta bir terzinin yanında çırak olarak çalışmaya başlayan Hrisantos, ağabeyiyle Beyoğlu’nun hatta İstanbul’un baş belası olma yolunda ilk adımlarını çok erken yaşta attı. İki kardeş, başlarda tramvay yolcularını ya da geneleve gelen müşterileri gasp etmekle suç dünyasına hızlı bir giriş yaptı. İlerleyen yaşlarında kötü şöhretli bir hırsıza dönüşen Hrisantos kısa bir süre içinde Beyoğlu’nun korkulu rüyası haline geldi.
TÜM HAYDUTLARI ÇETESİNDE TOPLANDI
İnsanların değerli değersiz tüm eşyalarını gasp etmeyi kendine görev edinen Hrisantos, tek başına hırsızlık yapmanın yeterli olmadığını düşündü ve işleri büyütmeye karar vererek kendi çetesini kurdu. ‘Hrisantos Çetesi’ adını verdiği toplulukta dönemin en meşhur haydutları ve hırsızları onun için çalışmaya başladı. Çetenin üyelerinden Zafiri, Fantoma Mehmet, Harito, Makarnacı Niko ve Demirci Andon kısa bir sürede Kurtuluş, Dolapdere, Sinanköy, Bülbülderesi ve Beyoğlu sakinlerine korku dolu anlar yaşatmaya başladı.
İstanbul’un başına hırsızlıklarıyla bela olan Hrisantos Çetesi, ilk cinayetini süt satın almak için gittikleri Recep Usta adındaki bir muhallebicide işledi. Süt alma bahanesiyle muhallebiciye giren çete üyeleri, kasayı soymak için dükkanın sahibi Recep Usta’yı gözünün yaşına bakmadan cani bir şekilde katletti. Ancak çetenin tüm üyeleri olayın ardından çok kısa bir süre içinde yakalandı ve hapse atıldı. 15 yıl kürek cezasına çarptırılan Hrisantos ve yaverleri hapis yatmayı kabul etmedi ve çok kısa bir süre içinde hapishaneden tünel kazarak firar etti.
Çetenin yakalanmasıyla derin bir nefes çeken halk kısa bir süre sonra şu haberlere yeniden sarsıldı: “Katilden ve kasa hırsızlığından mevkuf olup Umumi Hapishane’de yatmakta olan Hrisantos, Zafiri, Makarnacı Niko ve Fantoma Mehmet, yatmakta oldukları koğuşlarının altından lağım açmak suretiyle firara muvaffak olmuşlardır. Zabıta kendilerini şiddetle takip etmektedir.”
POLİS MEMURUNU BİLE ÖLDÜRDÜLER
Dışarıda özgürce dolaşan eli kanlı katiller tam da o günlerde İtilaf Devletleri tarafından işgali altına giren İstanbul’un başına dert olmaya oldukça hevesliydi ve İngilizlerle iş birliği yaptı. İngiliz İstihbarat Servisi’nde casusluk yapmaya başlayan Hrisantos, İngilizlerden para ve silah yardımı almaya başladı. Hrisantos ve çetesi, şehirdeki Rumlar tarafından kahraman ilan edilince olaylar giderek karanlık bir hal aldı.
Hrisantos, hem Rumların hem de İngilizlerin desteğini arkasına alarak çetesiyle birlikte sayısız cinayet işlemeye başladı. Özellikle İstanbul’daki güvenlik mensuplarını hedef alan Hrisantos çetesi şehirde ilk kez bir polis memurunu öldürdü. ‘Tarihe adını kanla yazdıran’ Hrisantos ve arkadaşlarının polis merkezi personeli Mehmet Efendi’yi katletmesinin ardından durum bambaşka bir hale büründü. Hrisantos’u yakalamak için ilk girişim, Fahri Efendi isimli komiser tarafından başlatıldı. Fahri Efendi, yanına aldığı üç polis memuru ile Hrisantos’un peşine düştü. Onu yakalamaya adeta ant içen Fahri Efendi ve arkadaşları da ne yazık ki Hrisantos ve çetesinin kurbanı oldu.
BABASINA ANLATINCA İŞİN SEYRİ DEĞİŞTİ
Her defasında kurtulmanın yolunu bir şekilde bulan Hrisantos, kendisini yakalamaya çalışan birçok polis memurunu gözlerinin yaşına bakmadan öldürdü. Emniyet güçlerini oldukça kızdıran Hrisantos Çetesi, işledikleri birçok suçtan sonra yürütülen çalışmalar sonucunda yakayı ele verdi. Zafiri, Fantoma Mehmet, Harito, Makarnacı Niko, Demirci Andon gibi azılı suçlular birer birer yakalandı. Hristanos ise kayıptı.
Çete üyeleri yolun sonuna geldiğini anlayarak Hrisantos’un taktiklerini ve yöntemlerini emniyet güçlerine tek tek anlattı. Yakalanmayacağından emin olan Hrisantos ise tüm soğukkanlılığıyla elini kolunu sallayarak Yunanistan’a gitti, hatta orada bir meyhane işletmeye bile başladı. Ancak emniyet güçleri onu yakalamak için kararlıydı ve iyi bir planları vardı. İzini kaybettiğini düşünen Hrisantos yanılıyordu. Çok geçmeden ikinci kez yakalandı. Ancak kısa zaman içinde emniyet güçlerini ikinci kez alt etmeyi başardı. Bir kez daha kaçmayı başaran Hrisantos, sevgilisi Eftimya ile Selanik’e yerleşti. Ancak Eftimya onu kısa bir zaman içinde terk edip İstanbul’a kaçtı. Üçüncü kez yakalanmayacağından emin olan Hrisantos da sevgilisinin peşinden tekrar İstanbul’a dönmeye karar verdi. Eftimya, artık Hrisantos’la birlikte olmak istemediğini babası ‘Meyhaneci Brava’ya anlatması Hristanos’un kaderini değiştirecekti.
OSMANLI’NIN İLK SERİ KATİLİ
Kızının sevgilisi Hristanos’u uzaktan tanıyan ve onun karanlık işler çevirdiğini iyi bilen ‘Meyhaneci Brava’, kararını verdi ve polisle iş birliği yaptı. Kısa zaman içinde ‘Balıkçı Agaton’ adlı bir adamın evinde kaldığı tespit edilen Hristanos, emniyet güçleri tarafından pusuya düşürüldü. Bir gece ansızın balıkçının evine giden polisler onu kıskıvrak yakaladı. Hristanos artık bu kez gerçekten yolun sonuna gelmişti.
Çıkan arbedede Muharrem Alkor ve Cafer Tayyar isimli polis memurları tarafından yakalanan ve öldürülen Hrisantos tarihe ‘Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk seri katili’ olarak geçti. Tarihi kaynaklar onun aralarında 13 polis memuru da olmak üzere tam 21 kişiyi katlettiğini, sayısız insanın malını çaldığı ve onlara zarar verdiğini yazdı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun ve özellikle de İstanbul’un en zorlu günlerine kara bir bulut gibi çöken Hrisantos ve çetesi yıllarca halka korku salmış, onlarca insanın hayatını hiç düşünmeden kararttı. Hrisantos ve beraberindeki çete üyelerinin işlediği suçlar ise o yıllarda ‘Hristos’u Ben Öldürdüm’, ‘İstanbul Kan Ağlarken’ ve ‘Namus Bekçisi’ gibi birçok esere konu oldu.