Bilgay Duman – Ortadoğu’da istikrar arayışındaki ülkelerin başında gelen Irak, 18 Aralık 2023’te kritik bir eşiği daha aştı. 2013’ten bu yana ülke genelinde, 2005’ten beri de ülkenin en çekişmeli vilayetlerinden Kerkük’te yapılamayan yerel (vilayet meclisleri) seçimler, 18 Aralık’ta Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) kontrolündeki Erbil, Süleymaniye ve Duhok hariç tüm vilayetlerde eş zamanlı gerçekleştirildi. IKBY’de ise ne zaman yapılacağı henüz belli değil.
Seçimler, daha önce de Irak’ın diğer vilayetlerinden farklı zamanlarda gerçekleştiriliyordu. Ancak IKBY, şu anda yerel seçimlerden önce parlamento seçimlerini bekliyor. En son 30 Eylül 2018’de gerçekleşen ve 4 yılda bir düzenlenmesi gereken seçimler zamanında yapılamadığından, 2022’de dolan parlamentonun görev süresi 1 yıl daha uzatılmıştı. Uzatıldıktan sonra 18 Kasım 2023’de yapılması öngörülen seçimler, KYB ve KDP arasındaki kota sandalyeleri, seçim bölgeleri gibi anlaşmazlıklar nedeniyle bir kez daha ertelenmek durumunda kaldı. Ancak mevcut durumda 25 Şubat’ta tarihinde yapılması kararlaştırılan IKBY parlamento seçimlerinin zamanında yapılıp yapılamayacağına ilişkin belirsizlikler de sürüyor. Bununla birlikte Kürt partiler Ninova (Musul), Kerkük, Selahattin gibi Kürtlerin de yaşadığı vilayetlerde seçimlere katıldı.
Es-Sadr faktörü
Son 10 yıldır yapılmamış olsa da, Irak’taki seçimlere katılımdaki istikrarlı düşüş, bu seçimde de sürdü. 2021’deki Irak parlamento seçimlerinde ülke genelinde yüzde 44 civarında olan katılım, 18 Aralık’taki seçimlerde yüzde 41 oldu. Bu noktada 2021 seçimlerinin galibi olan ancak sonrasında siyasetten çekilen Mukteda es-Sadr’ın 18 Aralık seçimlerini boykot çağrısının etkili olduğu görülüyor. Zira başta Bağdat olmak üzere Misan, Necef, Zikar (Nasıriye) gibi Mukteda es-Sadr’ın etkili olduğu vilayetlerde seçime katılım yüzde 25-30 düzeylerinde kaldı.
Öte yandan seçimlerin IKBY’nin kontrolündeki vilayetlerde yapılmamış olması, genel katılım oranlarının düşmesini etkilemiş görünüyor. Zira IKBY kontrolündeki Erbil, Süleymaniye ve Duhok’ta seçimlere katılım genelde diğer bölgelere göre her zaman daha yüksek. Bunda Kürt partilerin Irak’taki diğer siyasi yapılara göre tabanı daha iyi konsolide etmesi, yapılarının örgütlü olması ve seçim kültürünün nispeten Irak’ın diğer kesimlerine göre daha gelişmiş olmasının etkili olduğu söylenebilir. Nitekim yüzde 66 ile en yüksek katılımın gerçekleştiği Kerkük’ten sonra Sünni Arapların yoğun olarak yaşadığı Musul, Anbar, Selahaddin gibi vilayetlerde yüzde 50-60 arasında katılım olması dikkat çekiciydi. Bu katılımı, 2014-2017 yılları arasında terör örgütü DAEŞ’in kontrolü ve etkisi altında kalan bu coğrafyadaki halkın, bölgelerine sahip çıkma ve yeniden yapılandırma konusundaki istekliliğinin etkisi olarak yorumlamak mümkün. Zira DAEŞ’in, bu bölgelerin fiziki durumunun yanında, bireysel ve toplumsal psikoloji üzerindeki yarattığı tahribat, sosyal dokuda yol açtığı bozulma kısa vadede telafi edilebilecek gibi değil. Bu noktada Sunni Arapların yeniden kendini bulma arayışında olduğu söylenebilir.
Şii Arapların ayrışması
Öte yandan nüfus üstünlüğü avantajı ve 2003 sonrası oluşturulan siyasal yapının getirileriyle Irak siyasetinin yürütücü gücü haline gelen Şii Araplar arasındaki ayrışma ise sürüyor gibi… Mukteda es-Sadr’ın boykot çağrısı bir yana, 2021 seçimlerinde olduğu gibi daha önceki dönemlerde bir arada hareket eden Şii grupların bile 2023 seçimlerine farklı listelerle girmesi bunun göstergesi. Özellikle Şiilerin yoğun olarak yaşadığı Irak’ın güneyindeki 9 vilayetin yanı sıra, karma yapılı vilayetlerde Şii grupların nasıl hareket edeceği, genel siyaseti de etkileyebilir. Bu durum hem yerel hem de genel siyasette yeni ittifakların ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Özellikle hem Türkiye hem de Türkmenler açısından Kerkük ve Musul’da ortaya çıkacak denge önemli olacak. Kerkük’te 18 yıldır yapılamayan yerel seçimlere katılımın, ülke genelinden daha fazla olması, Kerkük halkının vilayete olan ilgisi ve geleceğe dair beklentisinin bir göstergesi. Yeni dönem itibariyle Kerkük’teki yönetim dengesi değişecek gibi görünüyor. 2005’te ABD işgali altında yapılan seçimlerde 41 sandalyeli Kerkük Vilayet Meclisi’nde Kürtlerin 26, Türkmenlerin 9, Arapların ise 6 temsilcisi vardı. Yeni dönemde vilayet meclisindeki sandalye sayısı 15+1 (Hıristiyan Kotası) olarak güncellendi. 16 sandalyeye sahip Kerkük Vilayet Meclisi’nde çoğunluğu (9 sandalye) elde eden taraf valiyi seçecek. Ancak seçim sonuçları itibariyle hiçbir kesim tek başına bu sayıya ulaşmış değil. Kerkük’ün en güçlü partisi konumundaki Talabanilerin partisi KYB 5 sandalye kazandı. Burada Türkmenler seçim sisteminin dezavantajını yaşadı. Zira 46 bin civarında oy alan KDP ile 72 bin civarında oy alan 9 Türkmen partisinin bir araya gelerek oluşturduğu Birleşik Irak Türkmenleri Listesi 2’şer sandalyeyle aynı sandalye oranına ulaştı. Sünni Araplar ise üç farklı listeden 6 sandalye çıkardı. Bu noktada Türkmenler nüfus potansiyellerine uygun bir düzeyde sandalye alamasa da önemli bir denge unsuru haline geldi.
Bu noktada ikinci bir yazıyla Kerkük’te ve genel olarak Türkmen siyasetinde nasıl bir durumun ortaya çıkacağını ikinci bir yazı ile daha detaylı ele alacağız.