Iraklı iş insanı Ali Kadim, 2021 yılının sonuna doğru, İstanbul’da düzenlenen bir kozmetik fuarına katılmak üzere Türkiye’ye geldi. Fuardaki işlerini tamamlamasının ardından Kadim, dolandırıcı olduklarından habersiz kendilerini kozmetik ürünleri üreten firma yetkilisi olarak tanıtan biri kadın iki kişiyle tanıştı. Dolandırıcılar Kadim’i uygun fiyata kozmetik ürünler sattıkları konusunda ikna ederek bir kozmetik fabrikasına götürdü. Burada Kadim’e kozmetik ürünleri gösteren dolandırıcılar sözlü anlaşma yaptı. İranlı iş insanı Kadim, ülkesine döndükten sonra dolandırıcılar tarafından defalarca telefonla arandı; ardından da ürünleri almak üzere 2022 yılında tekrar Türkiye’ye geldi.
Dolandırıcılar Kadim’e telefon üzerinden fotoğraflar göndererek, kozmetik ürünlerin yüklü olduğu tırların Irak’a doğru yolu çıktığı yönünde bilgi verdi. Dolandırıcılara güvenen Ali Kadim, toplamda yaklaşık 300 bin dolar para gönderdi. Ülkesine dönen iş insanı, ürünler kendisine bir hafta boyunca ulaşmayınca dolandırıcılara telefonla ulaşmaya çalıştı. Dolandırıcılara ulaşamayan Kadim 2022 yılının Mayıs ayında Türkiye’ye geldi ve polis merkezine giderek dolandırıcılar hakkında şikayette bulundu. Şikayet üzerine savcılıkça başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı verildi. Kadim, takipsizlik kararının ardından avukatı Deniz Özdal aracılığıyla Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulundu. Deniz Özdal, müvekkilinin kendilerine ulaşmasının ardından yaptıkları çalışmada dolandırıcıların Ali Kadim’e ürün faturası diye gönderdikleri faturaların sahte olduğunu söyledi. Avukat Özdal, dolandırıcıların müvekkilinin Türkçe bilmemesinden faydalandıklarını belirterek, Ali Kadim’i dolandıran şüphelilerin Suriye uyruklu biri kadın 5 kişilik bir grup olduğunu söyledi. Avukat Deniz Özdal, müvekkilinin savcılığa yeterli delilleri sunmadığı için takipsizlik kararı verildiğini ve sürecin takipçisi olacaklarını ifade etti.
“TOPLAMDA 300 BİN DOLAR DOLANDIRILIYOR”
Avukat Deniz Özdal, “Müvekkilim Ali Kadim Irak’lı bir iş insanı. Yılın belli periyotlarında Türkiye’ye gelip yüzbinlerce dolar miktarında ürün alıp ülkesine dönüp bunlar a ilişkin bir ticaret yapıyor. 2021 yılında yine kozmetik sektöründe yüklü bir alım yapmak için Türkiye’ye geliyor. Burada fuarda dolandırıcılar tarafından göz hapsine tutuluyor. Müvekkilim fuarda gerekli görüşmeleri yaptıktan sonra ayrılıyor. Bu sırada tam aracına binerken bu şüpheliler tarafından türlü hileler ve desiselerle manipüle edilerek onların aracına bindiriliyor. Aslında hiç var olmayan ve hiç ilgileri olmayan bir fabrikaya götürülüyor. Sonradan yaptığımız araştırmalardan öğrendiğimiz üzere müvekkilin götürüldüğü fabrikanın bu şüphelilerle hiçbir ilişiği yok. Muhtemelen oraya gizlice girmiş kişiler dahi olabilirler. Buradan müvekkille birtakım sözlü anlaşmalar yapılıyor. Yüklü miktarda yaklaşık 300-400 bin dolar miktarında bir ürün satışı vaadediliyor. Müvekkilim düşünmek için ülkesine dönüyor. Döndükten sonra yine bu şüpheliler tarafından rahat bırakılmıyor ve sürekli aranarak tekrar çağrılıyor. Müvekkilimiz tekrar Türkiye’ye geliyor. Bu süreçte de defaatle bu şüpheliler tarafından, aslında hiç var olmayan üretim bantları, tırlara yapılan yüklemeler, gece vakti ürünlerin artık yola çıktığı, sevkiyat, tır numaraları, bilgileri gibi sürekli olarak kandırılıyor ve dolandırılıyor. Tabi müvekkilden peyderpey paralar alınmaya devam ediliyor. Toplamda 300 bin dolar miktarında dolandırılıyor” dedi.
“MÜVEKKİLİMİZ DOLANDIRILDIĞINI BU ŞAHISLARA TAMAMEN ULAŞAMADIĞINDA ANLIYOR”
Avukat Özdal, dolandırıcıların sahte belgelerle müvekkilini kandırdığını söyleyerek, “Bizim yine sonradan öğrendiğimiz üzere müvekkile kesilen faturalar tamamen sahte. Bahsedilen şirketler de Türkiye’de hiçbir ticaret sicil kontrollerimizde kurulmamış. Fakat müvekkilimiz dolandırıldığını fark ettiğinde çoktan bu paraları ödemiş oluyor ve şüphelilere hiçbir şekilde ulaşamıyor. Kendi imkanlarıyla gidip karakolda bir şikayette bulunuyor. Tabi ki Türkçe bilmediği için bu çok profesyonel bir şikayet olamıyor. Akabinde gerekli soruşturma başlatılıyor. Fakat bütün şüpheliler burada o dil sorunundan dolayı açıklanamıyor. Bir kere takipsizlik kararı veriliyor. Akabinde bu takipsizlik kararına tarafımızca itirazda bulunuluyor. Şu an bu aşamadayız. Müvekkilimiz çok uzun süre fark etmiyor. Çünkü ona bu şüpheliler sahte bir fabrikada yani sahte bir üretim bandını, sahte bir üretim alanını gösteriyor gönderdikleri videolar ve resimlerle. İnanıyor tabii ki, çünkü bilmediği bir ülke bilmediği bir prosedür. Gece vakti tırlara mallar yükleniyor mesela konteynırlarda. Burada kendilerini de bu fotoğraflara, videolara dahil ederek, ‘Ürünleri yükledik, sana doğru yola çıktı’ gibi iddialarla kandırılıyor. Müvekkilimiz dolandırıldığını bu şahıslara tamamen ulaşamadığında anlıyor. Çünkü çok uzun bir süre geçiyor. Bu tırlar aslında Irak’a ulaşması gerekirken 3-5 gün sonra geçince müvekkili arayıp bu kez işte ‘Türkiye’de bir ambargo uygulanmaya başladı, yollar kapandı, TIR gasbedildi’ gibi bahaneler söyleniyor. Müvekkil şüpheleniyor ve bunlara geri ulaşmaya çalıştığında kapı duvar, kimse olmuyor” diye konuştu.