Çan’a bağlı Bahadırlı köyü sınırları içerisindeki İnkaya Mağarası, 2016 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Paleoantropoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Özer başkanlığında yapılan ‘Muğla ve Çanakkale İlleri Yüzey Araştırması’ sırasında bulundu.
Anadolu-Balkanlar arasındaki Paleolitik dönem insanlarının göçlerine ışık tutacak olan mağarada, 2017- 2020 yılları arasında Troya Müze Müdürlüğü Başkanlığı önderliğinde, uluslararası bir ekiple dönemsel kazı çalışmaları yapıldı. 2021 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı Kararlı Kazı statüsüne çevrilen İnkaya Mağarası’nda, geçen yıl Türk Tarih Kurumu destekli kazı çalışmaları gerçekleştirildi. 15 kişilik bir ekiple yürütülen kazı çalışmalarında, 2024 yılında yaklaşık 5 bin buluntuya ulaşıldı.
MAĞARANIN 3 FARKLI BÖLÜMÜNDE KAZI ÇALIŞMASI
Kazı çalışmalarının Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıklar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izin ve destekleriyle, Truva Bakır Maden ve T-Design Mühendislik’in sponsorluğunda devam ettiğini söyleyen Prof. Dr. İsmail Özer, “İnkaya Mağarası kazısının bu sene 8’inci sezonunu yapıyoruz. Şu anda, bu yılki kazının sonlarına doğru geliyoruz. Kazılara 2017 yılında başlamıştık. İlk 4 yıl Troya Müzesi Müdürlüğü Başkanlığı’nda gerçekleştirdik. Son 4 yılda da Cumhurbaşkanlığı Kararlı Kazı statüsünde yapıyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na ve sponsorlarımıza verdikleri destekleri nedeniyle teşekkür etmek istiyorum. Kazı çalışmalarımızı bu sene mağaranın 3 farklı bölümündeki açmalarla gerçekleştirdik ve halen devam ediyoruz” dedi.
‘AMACIMIZ, MAĞARANIN HANGİ AMAÇLARLA KULLANILDIĞINI BELİRLEMEK’
Prof. Dr. Özer, “Burası, mağaranın batı bölümü, atölye dediğimiz alan. Mağaranın güneyinde ve doğu yamaçlarında da 2 farklı alanda açmaları açmıştık. Bundaki amacımız aslında mağaranın farklı bölümlerinin alan kullanımı açısından, Paleolitik Çağ insanları açısından hangi amaçlarla kullanıldığını belirlemek. Mağaranın zaten kendisi çakmaktaşı kayalıklarından meydana geliyor. Bu alandaki kayalıklardan kopardıkları daha büyük parçaları burada yongalayarak, işlik atölyesinde daha detaylı olarak alete dönüştürüyorlar. Buluntularımız arasında çekiç olarak kullandıkları vurgaçlar var. En son atık olarak bıraktıkları çekirdekler var. Debris kalıntıları, atıklar var. Bu da yongalamanın burada yapıldığını gösteriyor. Bu seneki çalışmalarımızda yaklaşık 15 kişilik bir ekip görev aldı. Çalışma sonuna doğru da birkaç hocamız daha çalışmaya katılmak üzere heyet üyesi olarak gelecek” diye konuştu.
‘TOPLAMDA 25 BİN BULUNTUYA ULAŞMAYA BAŞLADIK’
Önceki yıllarda yontma taş aletlerden oluşan buluntu sayısının 20 bin olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özer, “Bu sene de 2024 yılı için konuşursak; buluntu sayısı, 5 bine doğru yaklaşıyor. Toplamda 25 bin buluntuya ulaşmaya başladık. Bunlar, kazı sezonu bitiminde Troya Müzesi Müdürlüğü’nün depolarına teslim edilecek. Aynı zamanda arazi çalışmalarına paralel olarak kazının belirli bir aşamasında da evde laboratuvar aşamasına geçtik. Bazı arkadaşlarımız da şu anda yontma taşlar üzerinde detaylı analizler yapıyorlar. Yontma taş tanımı içerisinde kullandığımız vurgaç, çekirdek, kenar kazıyıcı, ön kazıyıcı gibi yonga, dilgi gibi çeşitli tipteki aletleri ya da yontma taş parçalarını tek tek analiz ederek, bunların o dönem insanları tarafından hangi amaçla ve işlevlerde kullanıldığını tespit etmeye çalışıyoruz. İleriki yıllarda yapacağımız projelerde de bunlar üzerindeki kullanım izi analizleri, bize zaten daha kesin ve detay bilgiler verecek” dedi.