Mısır’da toplanan COP27 İklim Zirvesi’nde uzatmalarda tarihi bir adım atıldı. Özellikle finansman noktasında kilitlenen görüşmelerde sorun uzatmalarda çözüldü ve bir anlaşma ortaya çıkarılabildi. Zirveden beklenti büyüktü ama başta finansman olmak üzere bazı kritik konularda görüşmeler tıkanmıştı. Tartışmalar finansman konusuna kilitlenince görüşmeler uzadı. Cuma günü sona ermesi beklenen zirve hafta sonuna sarktı. Günlerdir tartışan delegeler gece boyu çalıştılar ve pazar günü sabaha karşı nihayet bir uzlaşmaya varabildiler.
Ortaya çıkan anlaşma küresel ısınmanın sanayi öncesi döneme göre 1.5 derece artışla sınırlanmasını hedefliyor. Dolayısıyla bu noktada geri adım atılmaması sevindirici. Küresel ısınmanın 1.5 derece ile sınırlandırılması bilim adamlarına göre kritik eşik. Glasgow’da 1.5 dereceye vurgu yapılmıştı. Şu ana kadar küresel ısınmanın ulaştığı seviye 1.1 derece dolayında.
30 yıllık tartışma
Diğer önemli bir uzlaşma ise uzun tartışmalardan sonra bir kayıp ve zarar fonunun kurulmasının kabul edilmesi oldu. Böylece küresel ısınmadan zarar gören yoksul ülkelerin talepleri karşılandı; 30 yıllık fon tartışması sona erdi.
Bu konu 134 gelişmekte olan ülke için önemliydi. Özellikle yoksul ülkeler iklim değişikliğinin olumsuz etkileri ile mücadelelerinde zenginlerin ellerine ceplerine atacağı beklentisi vardı. İklim değişikliğinden en çok zarar gören ülkeler grubunun başını Pakistan çekiyordu. Bu grup zenginlerin parayı ödemek zorunda olduklarını, çünkü küresel ısınmaya yol açan sera gazlarını atmosfere onların yaydıklarını söylüyorlardı.
Ayrıntılar belli olacak
Zengin ülkeler fon fikrine sıcak bakmıyorlardı. Çünkü sorumluluğu kabul etmek yıllar boyu sürecek tazminat taleplerine kapıyı açmak olarak görülüyordu. Bunun yerine diğer bazı finansal düzenlemeler ile bu yardımın yapılmasına daha sıcak bakıyorlardı. AB çıkmaza giren süreci açabilmek için daha geniş tabanlı bir finansman yapısı önerdi ve Çin’i de parayı koyacaklar arasına kattı. Çin ise gelişmekte olan ülkeler kategorisinde olmasının avantajıyla küresel ısınmada tarihsel bir sorumluluğu olmadığını söyledi.
Neyse ki tüm bu tartışmalardan sonra bir uzlaşmaya ulaşıldı. Şimdi iş uzlaşmanın hayata geçirilmesine kaldı. Fonun detayları ve kimlerin bu fona hangi oranda katkıda bulunacağı gibi önemli detaylar önümüzdeki dönemde belli olacak.
Fosil yakıtta ilerleme yok
Fosil yakıtlara son verilmesi tartışmasında bir ilerleme sağlanamadı. AB ve Hindistan gibi ülkeler tüm fosil yakıtların kullanımı-nın sonlandırılmasını savunuyorlar ama gaz, kömür ve petrol zengini ülkeler buna karşı çıkıyor. Özellikle gelirleri sadece petrol ve gaza bağlı olan Afrika ülkelerinin net karşı çıkışları var.
Kömürde Çin ve Hindistan gibi nüfusu kalabalık ancak kişi başına geliri daha düşük olanlar ayak sürümüşlerdi. Bu nedenle geçen yıl sonuç bildirisine kömür kullanımının aşamalı sonlandırılması yerine aşamalı azaltılması ifadesi kullanılmıştı. Bunda bu yıl da değişiklik olmadı. Mısır’da anlaşmayı varılmasını olumlu ancak yetersiz bulan BM Genel Sekreteri Guterres’in dediği gibi “İklim cehennemine doğru giden yolda ayaklarımız hala gaza basılı.” Oysa frene basılması ve geriye dönülmesi gerekiyor.
Kritik konuda çok önemli bir taahhüt
Medya her zirvede bir sembol yüz arar ve bulur. Bir önceki zirvede bu sembol iklim eylemcisi Greta Thunberg’di. Mısır’daki zirvede ise medyanın aradığı yıldız Brezilya’nın yeni seçilen devlet başkanı Luiz Inacio Lula da Silva’ydı. Lula Mısır’da zirve sürerken çok önemli bir konuda çok kritik bir taahhütte bulundu. Bugüne kadar hızla yok edilmekte olan Amazon ormanlarını tekrar güçlendireceğini ve ormanların hayatına kastedenlerle sonuna kadar mücadele edeceğini söyledi. Lula’nın dediği gibi “Amazonlar korunmadıkça dünya için bir iklim güvenliği söz konusu olamaz.”
Lula’nın görevi devralacağı mevcut başkan Bolsonaro döneminde Amazonlardaki ormansızlaştırma ayyuka çıkmıştı. Lula ise önemli bir taahhüdün altına girdi. Amazonlar yok olursa Ege’de çok orman yangını görürüz, Pakistan’da çok sel felaketi yaşarız. Lula’nın yolu açık olsun…