İğneden korkan katil 23 yıldır bekliyor! ‘Son akşam yemeği’ni ikinci kez yiyecek

Derleyen: Can Şişman / Milliyet.com.tr – O gün izinli olmasına rağmen sabah erkenden kalktı, yüzünü yıkadı, şık kıyafetlerini giydi ve evden çıktı. Çalıştığı şirket evine yarım saat uzaklıktaydı. Yürümeyi tercih etti. Günlerdir bu anı bekliyordu. Aylardır ona psikolojik baskı kuran iş arkadaşlarını ziyaret etmeye gidiyordu. Fakat bu ziyaretin sonunda başına geleceklerin az çok farkındaydı. Ama o her şeyi göze almıştı. Alacağı canlara karşılık yaşadığı eyaletin yasaları da onu hayattan kopartacaktı. Bir aşamaya kadar her şey düşündüğü gibi ilerledi. Ancak ortada bir problem vardı. Üstelik bu öyle bir sorundu ki aradan geçen 23 yıla rağmen hâlâ hayatta kalacak, daha da önemlisi bir türlü gerçekleşmeyen son isteğini tüm dünya duyacak ve yepyeni bir tartışmanın fitilini ateşleyecekti.

ÇEYREK ASIRLIK ‘DAVA’NIN BAŞLANGICI OLDU

Adı Alan Eugene Miller’dı. 34 yaşındaydı. ABD’nin güneydoğusundaki Alabama eyaletinde yaşayan Miller’ın sakin bir hayatı vardı. İşten eve, evden işe giden Miller sosyal biri değildi. Çok az kişiyle selamlaşan, çok fazla gerekmedikçe kimseyle iletişime geçmemeye çalışan Miller, kendisine yakınlık ve sıcaklık gösteren insanlardan da rahatsız oluyordu. Ancak onu en çok rahatsız eden kişiler bizzat iş arkadaşlarıydı. Neredeyse her gün 10 küsür saat boyunca birlikte çalışmak zorunda olduğu iş arkadaşları hayatını adeta cehenneme çevirmişti.

Bir yandan para kazanmak zorunda olduğu için ve işini iyi yaptığı için istifa etmeyi düşünmüyordu. Fakat iş arkadaşlarının ona yaklaşımlarından da rahatsızlık duyuyordu. Uzun bir süre iş yerindeki olumsuzlukları sineye çeken ve başına gelen tüm negatif olayları kabullenmeyi seçen Miller sonunda kararını verdi. Miller’ın hayata geçireceği bu plan neredeyse çeyrek asırlık bir ‘dava’nın da başlangıcı olacak, Miller’ın başına gelenleri tüm dünyaya duyacaktı.

DIŞLANDI, DALGA GEÇİLDİ, DEDİKODUSU YAPILDI

O gün izin günüydü. Erken kalkmasına gerek yoktu. Ama o tam tersi sabah erken vakitte uyandı, yüzünü yıkadı, şık kıyafetlerini giydi ve evden çıktı. Çalıştığı şirket evine yarım saat uzaklıktaydı. Gittiği adres iş yeriydi. Bunun özel bir sebebi vardı. İş yerine ufak bir ziyarette bulunacak, birkaç arkadaşıyla oldukça kısa sürecek bir ziyaret gerçekleştirecekti. Yapacağı ziyaretin oldukça ses getireceğinin farkındaydı. Günlerdir bu anı bekliyordu. İş arkadaşlarını öldürmeye gidiyordu.

Başta 39 yaşındaki şefi Terry Jarvis olmak üzere 32 yaşındaki Lee Holdbrooks ve 28 yaşındaki Christopher Scott Yancy’i kurşun yağmuruna tutacaktı. Haklı olduğunu düşünüyordu. Özel hayatı hakkında ileri geri konuşan, onu her ortamdan dışlayan, onunla dalga geçip hakkında garip söylentiler yayan Jarvis, Holdbrooks ve Yancy, kendisine yaşattıklarının bedelini ödemeliydiler. İş arkadaşları ona aylarca ağır bir psikolojik şiddet uygulamıştı ve sabırla işlerin düzeleceğini umut etse de her şey giderek daha da can sıkıcı hale gelmişti.

SON GÜNLERİNİ YAŞADIĞINI DÜŞÜNÜYORDU

Şikâyetlere rağmen hiçbir şey düzelmemişti. Miller, bu seçimi yüzünden ölüm cezası alsa bile artık bu gidişata “Dur!” demek zorunda hissediyordu kendini. Öyle de yaptı. İş yerine gitti ve biri şefi olmak üzere üç iş arkadaşını kurşun yağmuruna tuttu. İş arkadaşlarını vahşice öldüren Miller, kendisinin de beklediği gibi ölüme mahkum edildi. İş yerindeki güvenlik kameraları, Miller’ın işlediği vahşice cinayeti kayıt altına almıştı. Psikiyatristler, Miller’ın akıl sağlığının yerinde olmadığını ancak psikolojik durumunun davanın seyrini herhangi bir şekilde etkilemeyeceğini tespit etti.

2000 yılının temmuz ayında tam da beklediği gibi ölüme mahkum edildi. Hiçbir zaman bu karara itiraz etmedi. Yasalara göre haksızdı, hatta kan donduran bir caniydi ama şaşkın değildi, vicdanı rahattı. Yaşadığı psikolojik şiddet sona ermişti. Hayatının son haftalarında olduğunun farkındaydı. Ama işler hiç de beklemediği gibi gelişmedi. Ölüm cezası alan Alan Miller tam 23 yıl boyunca yaşamaya devam edecekti. Üstelik Miller neredeyse çeyrek asır boyunca ‘fazladan’ yaşamasının haricinde yepyeni bir tartışmanın da fitilini ateşleyecekti.

İĞNEDEN ‘ÖLÜMÜNE’ KORKUYORDU

Takvimler 2002 yılını gösteriyordu. Ölüm cezası alan Miller için kritik bir süreçten geçildi bu dönemde. ABD’de ölüm cezasıyla özdeşleşen elektrikli sandalye Alabama’da 2002 yılından sonra uygulanmamaya başlandı. Eyalette bu yöntem yerine zehirli iğne ile idam seçeneği hayata geçti. Alan Miller’ın işlediği vahşi cinayetlerden sonra ölüm cezasına çarptırılmasına rağmen bir türlü idam edilememesinden sebebi de enjeksiyon prosedürü ile başlamış oldu. Miller, iğneden ‘ölümüne’ korkuyordu.

İdam edilme kararına yönelik herhangi bir itirazı yoktu. Tek istediği şey zehirli iğneyle idam edilmemekti. İstediği şey nitrojen hipoksi yöntemiyle idam edilmekti. Ancak bu yöntemin hayata geçirilmesi için çeşitli bürokratik süreçlerden geçilmesi gerekiyordu. İstediği yöntemle hayata veda etmek isteyen Miller’ın 2018 yılına kadar beklemesi gerekiyordu. Alabama, 2018’de nitrojen hipoksiyi bir idam yöntemi olarak onaylayacaktı. Ancak bu yöntem onay alsa da hayata geçirilmesi konusuna bazı önlemli yasal engeller vardı.

İğne ile idamın acı veren bir yöntem olduğunu öne süren idam mahkumları alternatif olarak sunulan nitrojen hipoksi yöntemini talep ediyor. Yöntem gereği mahkuma hava yerine nitrojen veya helyum gibi bir gaz solutuluyor. Saf nitrojen solunmaya başladıktan yaklaşık 17-20 saniye sonra bilinç yitimi oluyor, bundan üç saniye sonra da nefes alımı tamamen duruyor. Ayrıca vücut oksijen eksikliği yaşadığını tespit edemediği için herhangi bir acı da yaşanmıyor. Sadece karbondioksit artışı nedeniyle bacaklarda ağrıya benzer bir his duyuluyor. Ancak iğne ile idamdaki gibi boğulma hissi yaşanmıyor.

‘SON AKŞAM YEMEĞİ’ OLDUĞUNU DÜŞÜNDÜ AMA YANILDI

Nitrojen hipoksi yönteminin ilk kez Miller’la uygulanacağını, daha önce denenmemiş olduğunu önemle belirten yetkililer, Miller’ın idamı için yasal problemlerden ötürü zehirli iğne yönteminde karar kıldı. Çünkü yetkililer, Miller’ın hipoksi yöntemini özellikle isteyerek idamını ertelemenin yollarını aradığını düşünüyordu. Ancak yıllardır zehirli iğne yöntemini özellikle istemediğini belirten Miller, yetkililerin düşüncesinin aksine iğneden gerçekten korkuyordu.

22 Eylül 2022, Alan Miller için belirlenen idam günüydü. Zehirli iğneyle idam edileceği düşünülen Miller, idam edilecek herkes gibi 14 Eylül 2022’de yakın arkadaşları tarafından ziyaret edildi. ‘Son akşam yemeği’ olarak köfte, biftek, Amerikan peyniri, patates kızartması, elma sosu, elma ve portakalın tadını çıkardı. Adeta bir yemek ziyafeti çeken Miller için son akşam yemeği aslında bu menü olmayacaktı.

Uzun bir süredir ABD’de tartışma konusu olan idam yöntemlerine dair çeşitli alternatifler son yıllarda gündemde. Nitrojen hipoksi de bu yöntemlerden biri. Alabama başta olmak üzere ABD’deki bazı eyaletlerde bu yöntem onay almış durumda. Yöntemin teoride acısız olduğu belirtilse de pratikte durumun nasıl olacağı yakın zamanda belli olacak. Alan Miller’ın da 2018’den sonra onay alan bu yöntemle birlikte hayatını kaybedeceği varsayılıyor.

KOLLARI ADETA DELİK DEŞİK OLDU

Tam 23 yıl önce ölüm cezasına çarptırılan Miller, aslında iğne fobisi üzerine zehirli iğne yerine nitrojen hipoksi yöntemiyle idam edilecekti. Fakat son anda ABD Yüksek Mahkemesi’nden çıkan zehirli iğne kararı Miller ve yetkililer için korku dolu saatlerin yaşanmasına sebebiyet verdi. Görevliler birçok kez enjeksiyon için Miller’ın kolunda damar yolu aradı. Ancak Miller büyük bir korku yaşıyordu. Bu sebepten ötürü kolları adeta delik deşik olmasına rağmen yetkililer bir türlü iğne için uygun bir damar bulamadı. Yaşanılan zorluklar hızlı bir şekilde yetkili birimlerle paylaşıldı.

Defalarca başarısızlıka sonuçlanan damar yolu bulma denemesi Miller’ın zehirli iğne yönteminden yıllarca kaçmak istemesine ve zehirli iğneden gerçekten korktuğuna bir kanıt olarak sunuldu. Zehirli iğne yöntemine uygun olmadığı kanıtlanan ‘Alabama katili’ olarak anılan 57 yaşındaki Miller’ın idamının ertelendiği açıklandı. Hücresine dönen Miller için nitrojen hipoksi yöntemine yeşil ışık yakıldı. Miller’ın önümüzdeki günlerde nitrojen hipoksi yöntemiyle idam edilmesi bekleniyor. Miller’ın ikinci ‘son akşam yemeği’nin gerçekten ‘son akşam yemeği’ olup olmayacağı ise şimdiden sosyal medya kullanıcıları arasında merak konusu olmuş durumda.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir