SEYHAN AKINCI- Bir stadyum dolusu oyuncak topladık, kumbaramızdaki paralarımızı bozdurduk, giysilerimizi paylaştık ve en önemlisi depremi yaşamış olanlar kadar acıdı içimiz… Depremin ardından iki ay geçti ve o sihirli sözcük “sürdürülebilirlik” her geçen gün önemini ortaya koyuyor. İBB Kültür Dairesi Başkanlığı arama kurtarma çalışmalarının hemen ardından çadır kentlere koştu yaşamı bir parça normalleştirmek çalıştı, çalışıyor… Biz de sürdürülen çalışmaları İBB Şehir Tiyatroları Müdürü İlyas Ceran ve İBB Şehir Tiyatrosu oyuncuları ile yönetmenleriyle konuştuk.
“Türkiye’nin tamamı için geçerli olduğu gibi 6 Şubat sabahı bizim için de çok sarsıcıydı” diye söze başlıyor Ceran ve şöyle sürdürüyor: “İBB Kültür Dairesi Başkanlığı depremle birlikte hem dayanışmanın parçası oldu hem de kendi görevlerini Hatay ölçeğinde yeniden planladı. Afet sonrası ilk travmanın etkisi bütün sıcaklığıyla sürüyorken performansa dayalı bir etkinlikle oraya gitmemizin doğru olmayacağını düşündük. Yapacağımız her çalışmanın psiko-sosyal etkilerini dikkate aldık. Hazırlıklarımızı davranış bilimlerinin rehberliğinde yürüterek bir takvim oluşturduk. Programımızın merkezine böyle anların en kırılgan grupları olan çocukları ve kadınları aldık. İBB Kültür bünyesindeki gönüllü tiyatro sanatçıları ile müzisyenlerden oluşan bir toplulukla çocuklar için resim, yaratıcı drama, mim atölyeleri, çocuk tiyatrosu, illüzyon, pantomim gösterileri yapmaya devam ediyoruz. Mobil etkinlik ekiplerimiz Samandağ, Defne ile Antakya’nın mahalleleri ve köylerindeki çocuklarla bir araya geliyor. Hatay’da faydası olabilecek istisnasız bütün birimlerimizin katkısıyla çalışıyoruz. Şehir Tiyatroları’nın ‘Karagöz Çiftlik Bekçisi’ isimli oyununu Hatay ve köyleri için gönderdik. Oyunlarımızı önce İBB Hatay Afet ve Koordinasyon Merkezi’nde sahneledik. Sonrasında Aknehir, Hancağız ve Tavla köylerinde çocuklarımızla buluştuk. Etkinliklerimizi daha büyük bir bölgede daha fazla kişiye ulaştırmayı amaçlıyoruz. Biz orada en iyi yaptığımız işle, kültür sanat yoluyla insanların hayatına dokunmaya çalışıyoruz.”
“İş birliğimiz sürüyor”
Yaşanan büyük yıkımın ardından insanların sağlıklarına kavuşmasından barınma ihtiyaçlarının karşılanmasına, şehirlerin dokusunun korunmasından güvenli inşa edilmesine kadar belki de hiç gelmeyecek normalleşme için liste uzun. İlyas Ceran, “Mevcut durumda Hatay’da iki yıla yakın bir süre kalmak, şehrin toparlanma sürecindeki bütün aşamalara farklı içeriklerle katkı sunmak istiyoruz” diyor ve ekliyor: “Kültür alanında bölgeyle iş birliğimiz İstanbul’da da sürüyor.”
Geleceğe umutla bakmak
Özgür Atkın: “Biraz olsun moral vermek için gittik”
Ülkemizde yaşanan deprem felaketi sonrası tiyatromuzun bölgedeki barınma, hijyen, gıda sorunlarının giderilmesi için çalışmalar yaptığını biliyorduk. Minik kardeşlerimizin yaşadıkları bu zor zamanlarını biraz olsun unutturmak, moral vermek, yüzlerine ufak da olsa bir tebessüm kondurmak için bölgeye gitmek istedik. Şehir Tiyatrosu genel sanat yönetmenimiz Ayşegül İşsever’in davetiyle bir proje hazırlandı. 2015’ten beri repertuvarımızda olan oyunumuz “Karagöz Çiftlik Bekçisi” ile çocuklar ve ebeveynleriyle buluştuk.
Can Alibeyoğlu: “Tiyatroyla orada olmaktan onur duydum”
Daha önce arama kurtarma çalışmalarında yer aldığımdan, tekrar o bölgeye gitmek istedim. “Karagöz Çiftlik Bekçisi”ndeki oyuncu arkadaşlarımızla birlikte ortak görüşümüz, o bölgeye ilk giden ekip olmaktı. Gönüllü olarak orada olmak, depremden etkilenen çocuklarımızla oyunumuzu paylaşmak, onlara bir nebze de olsa yaşadıklarını unutturmak için hareket ettik. Bölgeye ulaştıktan sonra İBB Hatay Afet Koordinasyon Merkezi’nde, İBB Kültür Daire Başkanlığı eşliğinde depremden etkilenen bölgelerde gösterilerimize başladık. Hatay ve köylerinde altı bölgede, oyunumuzu çocuklarla buluşturduk. En iyi yaptığımız işi, tiyatroyu, “Sanat iyileştirir” düşüncesiyle paylaşmak, orada o kardeşlerimizle olmak, tarifsiz bir duygu. Böyle zamanlarda birbirimizin varlığını, iyi enerjisini ve güzel duygularını hissedip paylaşmaktan bir oyuncu olarak, mesleğim olan tiyatroyla orada olmaktan çok onurlandım.
Hakan Örge: “Hafızamızdan ömür boyu silinmeyecek bir fotoğraf”
Her gittiğimiz yerde ilgi ve sevgiyle karşılandık. Depremin üzerinden bir ay geçmesine rağmen o bölgelere giden ilk ekibin biz olduğumuzu öğrendik. Gösterilerimiz sırasında miniklerin içtenlikle katılımı, gülen yüzleri, koşulsuz oyuna dahil olmaları hafızamızda ömür boyu silinmeyecek bir fotoğraf oluşturdu. Gösterinin hemen ardından minik kardeşlerimiz için hazırlattımız Karagöz ve Hacivat tasvirleri ile atölye çalışmaları yaptık. Her birinin kendine ait Karagöz ve Hacivat tasviri oldu. Hayal dünyalarında geleceğin umutla, iyilikle ve dostlukla inşa edilebileceğini dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık.
Elif Verit: “Bölgedeki gönüllüleri nasıl unutabiliriz?”
Şehir Tiyatrosu oyuncuları olarak; köyüne erzak dağıtmak için değil çocuklar için geldiğimizi öğrendiğinde elindeki meyvesini ikram eden teyzeyi, daha oyunumuz bitmeden sahneye yaklaşıp onlara dağıtılan kek ve çikolatayı bize hediye eden Zehra’yı, oyundan sonra bize sosyal medyadan mesaj atan “İyi ki geldiniz, iyi ki varsınız, çocuklarımızın yüzü güldü, yaşadıkları travmayı unutturdunuz. Beş yaşındaki oğlum uzun bir aradan sonra dolu dolu kahkaha attı sizin sayenizde” diyen anneyi ve bizlere sevgiyle sarılarak yolcu eden minik kardeşlerimizi, öğretmenlerimizi ve bölgedeki gönüllüleri nasıl unutabiliriz ki…