Deprem, yaş, statü, makam ayırt etmedi, milyonlarca kişinin hayatını kararttı. 6 Şubat saat 04.17’de, binlerce insan öldü, evler yıkıldı, aileler parçalandı, hayatlar bir anda karardı. Gerideki hikayeler can acıttı. Kimsenin hayatı eskisi gibi devam etmedi.
Hayatı bir anda değişenlerden biri Hatay’ın en varlıklı isimlerinden Mehmet Bulanık oldu. O, Hatay’ın en büyük zincir marketlerin sahibi. 23 marketi vardı, geride sadece 3’ü kaldı. Şimdi kurduğu çadırda hayata tutunmaya çalışıyor. İş insanı Bulanık depremde yaşadıklarına CNN Türk Özel Haberler Şefi Fulya Öztürk’e konuştu…
“ALLAH BİZE CEZA VERİR”
“Bir pazar günü sabahleyin ben erken uyandım, eşim kahvaltı hazırlıyor. ‘Kahvaltı hazır’ diye seslendi, ben mutfağa geçtim. Şöyle bir baktım mutfak masasında çatalı koyacak yer yok. Şöyle bir kapının önünde durdum eşime de çocuklarıma da şunu söyledim, ‘Allah bize ceza verir. 20 çeşit kahvaltı sofrası koymuşsun lütfen yapmayın.’ Bir de benim ortanca oğlan Eymen, böyle oturmuş. ‘Oğlum kahvaltı yapsana’, ‘yiyecek bir şey bulamıyorum.’ ‘Ne için oğlum bulamıyorsun?’ ‘Ton balığı yoksa ben yemem.’ O zaman ben şunu söyledim çocuklarıma ki depremden sonra onlara hatırlattım dedim ki: ‘Hatırlıyor musunuz ben sizi uyarmıştım. Şu an bir tane soğuk sandviçle günümüzü bitiriyoruz ve yine doyuyoruz.’ Bu kadar 20 çeşit kahvaltının içinde ton balığı yoksa yemem diyen çocuklarımız bundan inşallah ders çıkarırız. Depremi yaşadık, çadırda yaşamaya başladık. Tabi çadırı sağ olsun devletimiz bize gönderdi, biz hemen kurduk elimizdeki süngerlerle elimizdeki birkaç şeyle doldurduk. Şimdi çay yapacağız, kimsede çaydanlık yok. Benim oğlana dedim ki, oğlum şu depoda eskiden depocular çay yaparlardı gelin bakalım. Şu görmüş olduğunuz çaydanlığı bulduğum zaman bakın kapağı yok, biraz da yıkadım simsiyahtı bu. Bunu gördüğüm zaman, inanın Fulya Hanım, hazine buldum zannettim o kadar çok sevindim ki sonra dank etti. Oğluma dedim ki, ‘Oğlum görüyor musun o kahvaltı sofrasından şu çaydanlığa seviniyoruz.’ Baba dedi, ‘Neredeyse çifte telli çalıp oynayacağız çaydanlık bulduk diye.’ Yani insanoğlu ne oldum demeyecek ne olacağım diyecek. Bir gün böyle, ikinci gün çok farklı olabilir ama önemli olan bütün bunları anlaması bunlardan ders çıkartması.”
İş insanı Mehmet Bulanık, her gün bankalar tarafından arandığını söylüyor. Destek ve anlayış beklediklerini belirtiyor.
“DAYANIŞMAYLA AYAĞA KALKACAĞIZ”
“Biz Hatay’ı terk etmedik, çalışmaya devam etmek istiyoruz. Yaklaşık 400 çalışanımız var, en fazla 4-5 tanesi burada yanımızda. Geriye kalanı kimisi vefat etti kimisi hiç ulaşamıyoruz nerede olduğunu bilmiyoruz. Kimileri de Ankara’ya, Konya’ya, yakın illere yani deprem olmayan illere gittiler. Ama sevindiğim şu var yakın bir zamanda personelim yavaş yavaş bizi arıyor, mesaj atıyor, ‘Abi gelip yardım edelim tekrardan ayağa kalkalım.’ Biz de tekrardan ayağa kalkmak istiyoruz, bu memleketi bırakmadık bırakmayacağız da. Biz iş adamları çalışırsak vatandaş da bizim yanımızda çalışır ve bu zincir gibi birbirine bağlıdır, ekonomi kalkınınca il de kalkınır. Dolayısıyla çalışabilmemiz için bizim devletimizin yani babamızın bizim sırtımızda dağ gibi durması lazım, bizi yalnız bırakmaması lazım. Bankaların bizi yalnız bırakmaması lazım. Şunlar oluyor maalesef esnafın alacağı var bizden yani benden esnafın alacağı var, esnaf geliyor, ‘Geçmiş olsun’ diyor ‘abi eski borçlarını dondur’ diyor, ‘yeni ne istiyorsan verelim’ diyor. Ama maalesef bazı bankalar arıyorlar ‘Taksitiniz var ödeyecek misiniz?’ Yani bizi çileden çıkartıyor, biz diyoruz ki ya arkadaş biz canımızla uğraşıyoruz. Depo çorba gibi olmuş, 1600 paletten 300 palet temiz çıkarabilirsem ona sevineceğim. Yani bu hengamenin içinde arayıp taksit soruyor. Geri ödemesi nasıl olacak diye bir ünlem işareti olmasın onlarda. Kesinlikle Hatay esnafı, ben kendim için söylemiyorum, bütün Hatay esnafı için söylüyorum. Çünkü biz küçücük bir il burası herkes herkesi tanır, herkesi biliyoruz, tanıyoruz. Hatay esnafı çok çalışkan, Hatay esnafı çok gururlu, Hatay esnafı çok şerefli, borcuna sadık. Öyle böyle bu borç ödenecek, öyle böyle bu ticaret dönecek. Ama kendileri bize destek olurlarsa, kendileri bize hadi yürü derlerse biz 1-2 sene içinde rahatlıkla kalkıp yürüteceğiz işimizi. Biz yürütürsek bizim yanımızdaki çalışan arkadaşlarımız ailelerine bakmaya başlayacak, onların hiyerarşisini sağlayacak. Böyle böyle kalkınabiliriz.”