Burada yaptığı konuşmada Kalyoncu, “Kahramanmaraş merkezli depremler acı bir gerçek olarak bizlere bir kez daha gösterdi ki; ana vizyonumuz olarak belirlediğimiz 4T; teknoloji, tasarım, tabiat ve toplum prensiplerimiz şehirleşme sürecinde büyük önem arz etmekte. Hepimiz bu prensiplere sıkıca sarılmalı ve tüm çalışmalarımızı bu yaklaşımların ışığında, ortak akılla şekillendirmeliyiz, çünkü şehirlerimiz varsa biz varız” dedi.
Şantiyeye dönüşmeden
Mehmet Kalyoncu, deprem riski altındaki şehirlerden İstanbul ve depreme hazırlık konusuna da değinirken, şunları söyledi:
“İstanbul’da 1.2 milyona yakın bina bulunuyor. Bunun 817 bini, 2000 yılı öncesi yapılmış. Yeni yerleşim alanları oluştururken, İstanbul’un yoğunluğunu dağıtmak suretiyle dengelemek daha isabetli olacaktır. Kentsel dönüşümde uzun süredir denenmiş dönüşümü, tüm İstanbul için aynı anda başlatırsak yakın zamanda Kadıköy’de yaşadığımız gibi bütün şehir şantiyeye dönüşür. O yüzden bu işin olmazsa olmazı erişilebilir kiralık konut üretimini hızlandırmak ve hatta arsa maliyetini denklemden çıkararak, erişilebilirliği daha kolay sağlayıp kaynaklarımızı atıl olan arsa veya arazide değil, dinamik ve sosyo-ekonomik faydası daha yüksek olan üretim süreçlerinde değerlendirmeliyiz.”