Toplum içinde uzun ve sağlıklı bir yaşamın anahtarının 10 bin adımla başladığına dair bir inanış var ve bunun her gün yapılması gerekiyor. Ancak bilim insanlarının yaptığı bir çalışma sonucunda bu bilginin neredeyse tamamen yanlış olduğu ortaya çıktı.
Bir araştırma ekibi, 15 deney arasından derlenen dört kıtadaki on binlerce insanla ilgili verileri analiz ederek şu anda daha makul bir rakama ulaştı: Yaşınıza bağlı olarak optimal atmanız gereken adım sayısı günde 6 bin adıma yakın, 10 bin değil.
‘Fazla adım atmak ölüm riskini artırabilir’
Massachusetts Üniversitesi Amherst epidemiyologu Amanda Paluch durumu şöyle açıklıyor: Şöyle ki, adım sayısı arttıkça ölüm riskindeki azalma gibi bir durum söz konusu değil. Bu durum genç ve yaşlı insanlarda farklı adım sayılarına işaret ediyor. Hatta belirli yaş grupları için bu kadar fazla adım atmak ölüm riskini arttırabiliyor.
İnsanların doğasında gezinmek var. Evrim, uzun mesafeler yürümek için fizyolojimizi buna göre geliştirdi, yiyecek ve su aramak için ileri geri hareket ederken ısıyı vücudumuzda kolayca dağıtacak şekilde ayarladı. Bu durum metabolizmalarımızın, kardiyovasküler zindeliğimizin, kemiklerimiz ve kaslarımız üzerindeki etkimizin ve hatta zihinsel sağlığımızın iyi bir yürüyüşe ihtiyaç duyacak şekilde ayarlandığı anlamına geliyor. Yoğun gündelik programımıza herhangi bir yürüyüş sıkıştırmak daha uzun, daha sağlıklı ve daha mutlu bir hayat yaşamamıza yardımcı oluyor.
Zamanı kısıtlı veya motivasyonu olmayanlar için bunu söylemek yapmaktan daha kolay tabii, bu yüzden teknoloji şirketleri her gün attığımız adım sayısını takip etmemize yardımcı olan küçük cihazlar ve hatta uygulamalar geliştirdi. Ancak elde edilen veriler gösteriyor ki, bu adım sayısını bedenimize uygun olacak şekilde ayarlamamak, faydadan çok zarara neden oluyor.
Neden 10 bin adım deniyordu o zaman?
Bundan yarım yüzyıl önce Japonya’daki Yamasa Saat ve Enstrüman Şirketi, ‘Manpo-kei’ adını verdikleri bir pedometre üreterek 1964 Tokyo Olimpiyatları’ndan kazanç sağlamaya çalıştı. Bu kelime ’10 bin adım’ anlamına geliyor. Peki neden 10 bin? Açıklama basit: Pazarlama. Bu sayı, kulağa bir hedef olacak kadar zahmetli gelen ancak uğraşmaya değecek kadar ulaşılabilir olan hoş ve yuvarlak bir sayı. Ancak bunun maalesef bilimsel bir dayanağı bulunmuyor.
Geçtiğimiz yıl Paluch ve ekibi, ABD genelinde yaşayan 2.000’den fazla orta yaşlı bireyden oluşan bir gruba dayalı bir araştırma yayınladı. Günde en az 7 bin adım atmanın erken ölüm olasılığını yüzde 50 ila 70 oranında azalttığını buldular.
Ekibin en son analizlerinde Asya, Avustralya, Avrupa ve Kuzey Amerika’dan 47.471 yetişkinin sağlık ve adım sayıları hakkında toplanan bilgileri içeriyordu. Araştırmacılar, her gün en çok adım atan yetişkinlerin yüzde 25’inin, adım sayımlarının en az adım atanların yüzde 25’ine kıyasla yüzde 40 ila 53 daha düşük ölme ihtimaline sahip olduğunu buldular.
60 yaş ve üstü yetişkinler için maksimum atılması gereken adım sayısı 6 bin-8b bin arasında olmalı, bu sayede gerçekten ölüm riski azaltılabiliyor. Tabii ki daha fazla zorlayarak fazla adım atmanın başka faydaları olabilir, ancak ölüm riskini azaltmak bunlardan biri değil.
Buna yönelik olarak yapılan çalışma, daha genç insanların biraz daha fazla yürümelerinin iyi olabileceğini ortaya çıkardı. Ancak gençlerin yürümesindeki amaç günde 8 bin ila 10 bin adımdan fazla yürüyerek yaşam süresini uzatmak değil, kas gelişimi ve zindelik.