Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Ağrıyı kesmesi ve ateşi düşürmesi için günümüzde birçok kişi tarafından aspirin kullanıldığına şahit oluyoruz. Peki hemen hemen hepimizin ilaç dolabında bulunan, özellikle yaşça büyükler tarafından tercih edilen ve her derde deva olduğu düşünülen aspirinin sırrı ne? Yüzlerce yıl önce bir ağacın kabuğundan elde edilen aspirin her derde deva mı yoksa sanıldığı kadar masum değil mi? “Yüzde 99 güvenilir ancak yüzde 1 de olsa tehlikesi var” diyen Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu‘na sorduk.
1800’lü yılların ortasında Alman kimyager Felix Hoffmann’ın aspirinin ana maddesi olan asetilsalisilik asiti bulmasıyla ortaya çıkan bu ilacın geçmişi aslında günümüzden binlerce yıl öncesine, Sümerler’e kadar uzanıyor.
ANA MADDESİ ASLINDA SÖĞÜT AĞAÇLARI
Aspirinin ana maddesi aslında söğüt ağacı olarak gösteriliyor. Sümerler günümüzden binlerce yıl önce söğüt ağacının faydasını keşfederek aspirinin en ilkel hali olarak kabul edilen birtakım ilaçlar meydana getirdiler ve uzun yıllar birçok hastalığın tedavisinde kullandılar. 1800’lü yıllarda hem Almanya’da hem de Fransa’da birkaç kimyager tarafından söğüt ağacının kabuğundan elde edilen asetilsalisilik asiti saflaştırmak için çalışmalar yapılsa da içlerinde Felix Hoffmann kadar başarılı olan çıkmadı. Maddenin Hoffmann tarafından saflaştırılması ve bir ilaç haline getirilmesinin ardından da ünlü birAalman ilaç şirketi olaya el atarak ilacın üretilmesini sağladı. İşte aspirinin yolculuğu işte tam da bu şekilde başladı.
’20’NCİ YÜZYILDAKİ EN BÜYÜK İCAT’
Binlerce yıl boyunca ağrı kesici ve ateş düşürücü olarak kullanılan, bugün hâlâ birçok hastalığa deva olduğu düşünülen aspirinin başlarda birçok ağrıya iyi geldiği görüldü. Ancak ilerleyen süreçte hekimler aspirin kullanan kişilerin kanında aşırı miktarda sulanma etkisi olduğunu fark etti. Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu, aspirini dünyanın en mucizevi ilacı haline getiren şeyin de işte bu özelliği olduğunu ifade ediyor. Dünyadaki ölüm oranlarının yüzde 35’inin kalp-damar hastalıklarından kaynaklandığını söyleyen Prof. Dr. Yörükoğlu, bu nedenle kan sulandırıcı bir ilacın yaygın şekilde kullanımının önemli olduğunu vurguladı. Tıp alanında 20’nci yüzyılda yapılmış en büyük icadın aspirin olduğunun altını kalın çizgilerle çizen Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu, aspirinin kan sulandırıcı olarak kullanılmaya başlanmadan önce ilk veriliş sebebinin romatizma ağrıları olduğunu ancak gün geçtikçe birçok hastalığa faydası olduğunun anlaşıldığını dile getirdi.
DEĞİŞİK FORMLARDA KULLANILIYOR
Özellikle son yıllarda aspirinin bazı cilt sorunlarına da iyi geldiği düşünülüyor. Halk arasında çeşitli formlara getirilerek kullanılan aspirinin sinek ısırıkları ve yanmalara iyi geldiğine de inanılıyor.
“Aspirinin kimyasal formu bir asit ve kendine ait bir antienflamatuar bir özelliği var. Bu özellik vücuttaki eflamasyonu azaltır ve direkt ağrı kesici özellik gösterir. Enflamasyon hemen hemen her hastalığın altında yatan sebeplerden bir tanesidir ve cilt hastalıkları da enflamasyon sonucu ortaya çıkar. Günümüzde aspirinin değişik formlarda kullanıldığını bizler de görüyoruz.” – Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu
KOLON KANSERİ ÜZERİNDE ŞAŞIRTICI ETKİ
Son yıllarda aspirinin gücüyle ilgili şaşırtan bir gerçek de kolon kanserine olan etkisi. Yapılan araştırmalar uzun süreli aspirin kullanan kişilerde kolon kanseri görülme sıklığının normal popülasyona göre 10 kat daha az olduğunu ortaya koydu. Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu’na göre aspirin, bağırsak duvarındaki probiyotik bakteriler üzerinde olumlu etki yaparak kanseri engelliyor. Özellikle ailesinde kolon kanseri hikâyesi olan kişilerin bağırsaklarında bir de polip varsa kanserleşme potansiyeli olmasından ötürü aspirin kullanmak oldukça olumlu bir etki sağlıyor.
45 yaşından sonra herkesin günde en az 100 mg kan sulandırıcı kullanılması öneriliyor. Bu önerinin yüzde 90 doğru olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu, bir uyarıda bulunarak aspirinin bir ilaç olduğunu ve yan etkilerinin de olabileceğini hatırlattı.
‘YÜZDE 99 GÜVENİLİR ANCAK YÜZDE 1 BİLE OLSA TEHLİKESİ VAR’
Günümüzden binlerce yıl önce keşfedilmiş ve bilim insanları tarafından modernize edilerek geliştirilmiş aspirinin faydalı olduğu bir gerçek. Üstelik ilerleyen günlerde tıpkı kolon kanseri gibi başka hastalıklara da iyi geldiğini öğrenme ihtimalimiz de bir hayli yüksek. Ancak tüm bu etkilere rağmen dikkat edilmesi gereken bir nokta var ve bu nokta da çok önemli. Prof. Dr. Yavuz Yörkoğlu’na göre aspirinin faydaları küçümsenemeyecek kadar fazla ancak herkese de iyi gelmeyebilir. Özelikle midesinde gastrit ve ülser gibi rahatsızlıkları olan kişilerin kesinlikle aspirin kullanmaması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yörükoğlu, “Yüzde 99 güvenilir ancak yüzde 1 bile olsa bir tehlikesi var. Bir uzmandan mutlaka görüş alınmalı” notunu düştü.