Derleyen: Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Maurice Tillet, 1904 yılında Rusya’da doğdu. Çok güzel bir bebek olarak dünyaya gözlerine açan Tillet, bebeklik ve çocukluk dönemlerinde “melek” lakabını aldı. Tillet, mühendis olan babasını kaybettiğinde yaşı çok küçüktü. Öğretmenlik yapan annesi onu tek başına büyüttü. Ancak Rusya’daki Bolşevik Devrimi sırasında ortaya çıkan karışıklıklar nedeniyle Tillet ve annesi Fransa’ya dönmek durumunda kaldı. İkili Fransa’nın Reims şehrinde kurdukları hayatlarında mutlu mesut yaşıyorlardı. Ta ki Tillet 17 yaşına gelene kadar…
Tillet, 17 yaşında bütün yaşamını değiştirecek bir hastalığa yakalandı. Elleri ve ayakları sebebi anlaşılmaz bir şekilde şişiyordu. Yapılan kontrollerin ardından Tillet’in ‘akromegali’ isimli bir hastalığa yakalandığı ortaya çıktı. Bu hastalık, hipofiz bezlerinde oluşan bir tümör nedeniyle ortaya çıkıyordu. Bu tümör, vücuttaki büyüme hormonun aşırı salgılanmasına ve kişinin tüm vücudunu ve fiziksel özelliklerini değiştiriyordu. Hastalığın bütün etkileri kısa sürede Tillet üzerinde de ortaya çıktı. Akromegali hastalığı onun adeta bir dev haline gelmesine neden oldu.
Ancak geçirdiği bu sıra dışı değişim ve zorlu koşullar Tillet’in yaşam ile bağına herhangi bir zarar vermedi. Toulouse Üniversitesi’nde hukuk eğitimi aldı. Eğitimini başarılı bir şekilde tamamladı ancak hiçbir zaman hukuk alanında çalışmak istemedi. Bunun yerine Fransız ordusuna yazıldı. Fransız donanmasında 5 yıl boyunca mühendis olarak çalıştı. 1937 yılında Singapur’a gitti. Burada tanıştığı Karl Pojello isimli adam ise Tillet’in yaşamını değiştirecekti.
GERÇEK ANLAMDA BİR DEVE DÖNÜŞTÜ
Kendisi de bir güreşçi olan Karl Pojello, Tillet’i güreşçi olmaya ikna etti ve ikili Fransa’ya döndü. Bu süreçte hastalığı iyice ilerleyen ve gerçek anlamda bir deve dönüşen Tillet, Fransa’da güreş antrenmanları yapmaya, güreşin inceliklerini öğrenmeye başladı. Ancak tam da bu dönemde başlayan II. Dünya Savaşı, Tillet’in yaşamında yeni bir sayfanın açılmasına neden oldu. Güreşçi dev, 1939 yılında ABD’ye gitmek zorunda kaldı.
ABD’deki Paul Bowser isimli organizatörün Tillet’i fark etmesi ise uzun sürmedi. Kısa süre içerisinde Tillet’in bir yıldız olarak tanıtıldığı güreş müsabakaları organize edildi. Fransız güreşçi, bu organizasyonlardaki başarısı sayesinde giderek popüler hale geldi. Arka arkaya kazandığı güreş müsabakaları, ‘Fransız Meleği’ efsanesinin doğmasına neden oldu. 19 ay boyunca çıktığı bütün müsabakalardan galip ayrıldı.
ALINTI Fransız Meleği, 1940 yılında Dünya Ağır Sıklet Güreş Şampiyonu unvanını eline geçirdi. 1942’de Kanada’nın Montreal şehrinde düzenlenen turnuvada da zirveye çıkarak bu unvana bir kez daha sahip oldu. Fransız Meleği, 1944 yılına kadar sayısız müsabaka ve pek çok unvan kazandı. Artık sadece ‘Fransız Meleği’ olarak değil, ‘Durdurulamaz’ olarak da anılıyordu.
‘GÜREŞİN EN ÇİRKİN ADAMI’
1944 yılından sonra ise Tillet’in kariyeri pek de iyiye doğru gitmediği gibi ‘melek’ lakabını kullanan pek çok kötü güreşçi ortaya çıktı. Söz konusu bu taklitçiler, Tillet’in saygın ismine büyük zarar verdi. Bütün bunların sonunda bir zamanlar bütün rakiplerinin kalbine korku salan ‘Durdurulamaz’, ‘Fransız Meleği Maurice Tillet’, ‘Güreşin En Çirkin Adamı’ olarak isimlendirilmeye başlandı.
Tillet, 1953 yılındaki son karşılaşmasında İngiliz güreşçi Bert Assirati ile mücadele etti ve kaybetti. Hem kariyeri hem de sağlığı giderek kötüleşen Maurice Tillet, bu yenilgiden sadece bir yıl sonra 1954 yılında ABD’de hayatını kaybetti. Fransız devin hem görkemli kariyeri hem de sıra dışı görünümü kısa sürede unutuldu.
SHREK’E ESİN KAYNAĞI OLDU
2001 yılında vizyona giren Shrek isimli animasyon filmi ise Fransız devin yeniden hatırlanmasını sağladı. Filmin yapımcıları, Shrek’in esin kaynağı hakkında herhangi bir açıklama yapmadı. Ancak iki karakter arasındaki inanılmaz bir benzerlik vardı. Bu benzerlik,Tillet’in öldükten yıllar sonra yeniden hatırlanmasına ve “Gerçek Shrek” olarak isimlendirilmesine neden oldu.