Gökten yağmur gibi et yağdı! Altında yatan sebep çok başkaymış

Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – ABD’nin Kentucky eyaletinde yaşayanlar 1876’da sebebi hâlâ bulunmayan bir olaya tanık olacağından habersizdi. Kasabadaki insanlar geçim derdiyle boğuşuyor, gündelik işleriyle ilgilenerek hayatlarına olağan akışında devam ediyordu. Allen Crouch da o kişilerden biriydi. Crouch, güneşli bir mart günü verandasında sabun yapıyordu. Ancak bir anda kasabadaki herkes tarihe geçecek bir ana şahit oldu. Crouch, verandasında sabun yaparken gökten et olduğunu düşündüğü tuhaf nesneler yağdığını fark etti ve hayatının şokunu yaşadı.

HER YER ETLE KAPLANDI

Et yağmuru bittiğinde, 100 metreye 50 metrelik bir alan neredeyse tamamen irili ufaklı et parçalarıyla kaplandı. Haber tüm kasabaya hızlıca yayıldı. Böyle bir olaya daha önce rastlamayan birçok kişi birbirinden farklı yorumlar yapmaya başladı. Kasabanın rahibi başta olmak üzere birçok kişi bunun göklerden gelen bir işaret ya da bir uyarı olduğuna inandı. Teoriler devam ederken bilim insanları bu konuyu incelemeye aldı. Etin tadına bakmaya cesaret edebilenler bu etin muhtemelen kuzu, dana ya da geyik eti olduğunu iddia etti. Ancak aralarında bulunan bir avcı etin çok yağlı olduğunu bu kadar yağlı bir etin sığır eti olamayacağını, olsa olsa ayı eti olabileceğini söyledi. Bilim insanlarının et hakkında ilk açıklamaları ise bir atın ya da bir bebeğin akciğer dokusu olduğu yönündeydi.

Birbiriyle çelişen ifadeler sonunda bir kasp bu etlerin ne sığır ne balık ne de kümes hayvanı eti olduğunu iddia etti. Olayın gerçekleştiği ertesi hafta herkesi dehşete düşüren olay New York Times gazetesine konu oldu. New York Times bu habere manşetinde “Olay, sabun yapan Allen Crouch’un evinin hemen yakınında meydana geldi. Sığır eti gibi görünen et evin her tarafına düştü. O sırada gökyüzü tamamen açıktı ve etler büyük kar taneleri gibi düştü” diyerek yer verdi.

BİR TÜR BAKTERİ OLABİLİR MİYDİ?

New York Times ekibinden Harrison Gill, iddia edilen et yağmurundan bir gün sonra olay yerini ziyaret etti. Çitlerden dışarı çıkıp etrafa saçılan eti incelediğinde iri parçalardan çoğu yaklaşık 5 cm uzunluğunda kare parçalardan oluşuyordu.?Düştüklerinde söylenene göre tazeydiler ancak bütün gece dışarıda bırakıldıklarından dolayı kurumuşlardı. Ancak etlerin gizemi bir türlü çözülemiyordu. Bu etler sığır mı geyik mi yoksa ayı eti miydi? Bu etlerin ne eti olduğunu merak eden Kentucky sakinleri numune alıp yakınlardaki kimyacılara ve üniversitelere gönderdi. Louisville Üniversitesi’nden bir kimyacı etlerin gerçekte koyun eti olduğunu söylüyordu. Ancak başka bir kimyacı bu sonuca karşı çıkıp kesinlikle koyun eti olmadığını belirtmişti.

Bu etlerin gizemi neyde saklıydı? İlk bilimsel açıklama olaydan yaklaşık üç ay sonra Leopold Brandeis adında meraklı bir araştırmacıdan geldi. Gliserin içinde korunmuş bazı örnekleri alıp analiz ettiğini söyleyen Brandeis bunların aslında et olmadığı yönünde herkesi şaşırtan bir açıklama yaptı. Brandeis, o yıl ABD’nin en ünlü bilim dergilerinden biri olan ‘Scientific American’da yayınlanan makalede konuşulan olayın konuya açıklama getirdiğini söylüyordu. Leopold’un açıklamasına göre bu durum yağmur yağdığında ‘Nostoc’ isimli bir siyanobakterinin yarı saydam jöle benzeri bir kütleye dönüşmesi şeklinde açıklanabilirdi. Kuruduğunda çok göze çarpmayan bakteri, esinti ve yağmur sonucu et gibi görünüyordu. Brandeis, bu bakterinin tadının kurbağa ya da tavuk budu gibi olduğunu ve yağmur yağdığında Crouch’un evinin üzerine düşmüş olabileceğini söyledi. Ancak Brandeis o gün havanın tamamen berrak olduğunu plana katmamış gibi görünüyordu.

NEDEN ET YAĞMIŞTI?

Brandeis’in teorileri çürüyünce Dr. JWS Arnold, Brandeis’in verdiği örnekleri inceledi. Arnold bunların bir tür hayvan kıkırdağı ve akciğer dokusundan oluştuğunu düşünmüştü. Alanlarında önemli çalışmalar yapan bilim insanları bu etleri incelediler. Kimi akciğer dokusu olduğunu kimisi de kas dokusu ve kıkırdaktan yapıldığını doğruluyordu. Ancak etin ne eti olduğuna odaklanırken bu yağmurun nasıl gerçekleştiğini düşünmeyi unutmuşlardı. Bundan sonra bilim insanları etin cinsini bulmak yerine daha çok bu olayın nasıl gerçekleştiğine kafa yormaya başladılar.

19’uncu yüzyıl sonlarında uçaktan söz etmek için henüz erkendi. Bu sebeple bilim insanları etlerin bir meteor sonucu gökten düşmüş olabileceği fikrini ortaya attı. Ancak bu teoriyi destekleyebilecek ciddi kanıtları yoktu. Diğer bilim insanları ise bu etlerin Kentucky’de gerçekleşen bir hortum sürüklemesi sonucu ölen ve savrulan insanların kalıntıları olabileceğini öne sürdü. Ancak etlerin tadına bakan kasaba halkı büyük bir dehşete kapılacağından bu teori ihtimaller listesine bile giremedi. 

‘AKBABALARIN KUSMUĞU’ TEORİSİ

Araştırmalar devam ederken Louisville Üniversitesi’nden bir kimyacı, günümüzde dahi doğruluğu yer yer kabul edilen teorisini ortaya koydu. Kimyacıya göre Kentucky et yağmurunun nedeni, tam o anda kasabanın üzerinden geçmekte olan kalabalık bir akbaba sürüsünün aynı anda kusmasıydı. Akbabaların kapasitelerinden fazla yediklerinde midelerini rahatlatmak için kustukları zaten biliniyordu. Bir akbaba kusmaya başladığında insanlarda olduğu gibi diğer akbabaların da midesi bulanıp kusabildiği de gözlemlenmişti. Bu da insanların neden farklı et olduğunu söylediklerini açıklıyordu. Çünkü etler, farklı etleri yiyen farklı akbabalardan geliyordu. Ancak etlerin taze olduğu göz önünde bulundurulduğunda bu teori de içinde yer yer eksiklikler barındırıyordu.

Nihayetinde, tanıkların ifadelerinin tamamen doğru olduğundan emin olunamayacağı için Kentucky et yağmuruna neyin sebep olduğunu asla kesin olarak bulunamadı. Et örneklerinden bir tanesi ise şu anda Kentucky’deki Transilvanya Üniversitesi’nde sergileniyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir