Giresunspor – Fenerbahçe maçı sonrası Jesus ve yıldız isme tepki: Paşa babası kim acaba!

Spor Toto Süper Lig’in 33’üncü haftasında Giresunspor ile Fenerbahçe puanları paylaştı. Hem düşme hattı hem de zirve yarışını yakından ilgilendiren maçta Fenerbahçe ağır bir yara aldı. Sarı-lacivertlilerin oynadığı futbolu spor yazarları değerlendirdi.

Milliyet Gazetesi’nin duayen isimleri Jorge Jesus’un tercihlerini eleştirdi. Fenerbahçeli yıldıza da sert çıktı.

İşte Giresunspor – Fenerbahçe mücadelesinin ardından spor yazarlarının değerlendirmeleri…

KİMLİKSİZ TAKIM / TAYFUN BAYINDIR

Geçmiş olsun… Daha belki Galatasaray-Başakşehir maçı oynanmadı, kağıt üzerinde matematiksel olarak hala şans görünüyor da olabilir ama bence artık Fenerbahçe’nin şampiyonluğu Kafdağı’nın arkasında. Büyük, inanılmaz mucizeler olmazsa kalan maçlarda ikinciliğini korumaya çalışan bir takım seyrederiz.
Gerçekçi konuşalım, dün izlediğimiz Fenerbahçe ‘kalitesiz’, bir o kadar ‘tedirgin’ ve onlardan da fazla ‘kimliksiz’ bir takımdı… Ne olduysa Dünya Kupası arasında oldu. Tempolu oynayan, göze hoş gelen futbol sergileyen, yediğinden daha fazla gol atan ve pozisyon üretmekte hiç zorluk çekmeyen bir takım gitti, yerine neredeyse tüm oyuncuların çakmalarından oluşan bir ekip çıkageldi. Üç-beş pas yapmak, oyun kontrolünü sürekli elinde tutmak, seyircisini her an heyecanlandıracak bir performans sergilemek neredeyse imkansız hale geldi. Kazanılan maçlar, ya penaltılarla, ya son dakika gelen sürpriz golle, ya da rakip ikramlarıyla gerçekleşti.

Jesus’un çakma olmayanını da getirseniz (hani o ligin ilk 8 haftasında Jesus varya işte o) dün sarı-lacivertli forma giymiş ekibi takım yapamazdı.
Üç-dört hafta önceki bir maç kritiğinde Fenerbahçe için ‘Arabesk futbol’ oynuyor demiştim. Ülkemizin çok önde gelen hocalarından bir tanesi ‘Benzetmene bayıldım. Arabesk müzik aslında acıların müziğidir. Fenerbahçe de acıların takımı. Ama ne yazık ki üzülen taraftar oluyor. Onların oynadığı arabeskin de ötesinde’ demişti. Dün gördük ki hoca hiç haksız değil.

Şimdi merak ettiğim bazı oyuncular var. Daha önce de vurgulamıştım, şimdi de vurgulayacağım. Bu Rossi’nin paşa babası kim acaba. Açıkcası ben henüz karar veremedim. Et mi, balık mı? 90 dakika oyunda nasıl kaldı, Jesus onda ne gördü gerçekten çok merak ediyorum. Ya gol kralı Valencia’ya ne demeli. Bu kadar top kaybetmek, bu kadar vurdumduymaz olmak akıl alacak gibi değil. İki metre yanında boş duran arkadaşına pas vermek yerine çalım yapmayı tercih etmek, sonrasında da top kaybetmek en büyük özelliği. Bu kez Jesus bile ona dayanamadı. Savunma zaten haftalardır berbat. Şans eseri ayakta duruyorlar ve bence yine şans eseri rakip hücumlarına engel olabiliyorlar. Yoksa iş normal seviyeye gelince Szalai gibi hatanın babasını yapıyorlar.

Bu kulüp amatör branşlarda fırtına gibi esiyor. Kadın basketbol yenilmez armada, erkek basketbol direniyor, kalitesinin ve kapasitesinin üstüne çıkıyor, kaybetse de seyircisini mutlu ediyor. Kadın voleybol da farklı değil. Mutlak bir kaliteleri, mutlak bir kazanma hırsları var, hiç bırakmıyorlar. Tüm bu amatör branşların ortak özellikleri seçilen oyuncuların ve onları yöneten antrenörlerin doğru isimler olması.
Futbol öyle mi? Asla değil. Toplama bir takıma sezonu elleriyle teslim ediyorlar. Çünkü o toplama takımın bir kalitesi var.

NE ŞAMPİYONLUĞU… İKİNCİ OL YETER! / ERCAN GÜVEN

Bu Fenerbahçe’nin sezonu şampiyonun ardından ikinci olarak bitirmesi futbol adına son derece makul ve mantıklı bir olaydır.
Neden mi?..
Şu kritik maçın öyküsüne, Fenerbahçe’ye ve hocasına bakın anlayın:
Başlangıç on numara!.. Fenerbahçe maça rakip sahayı zimmetine geçirip kendi malı gibi kullanarak girişti. Savunma dörtlüsü dahil herkes oradaydı. Çok iyi ayağa top ve cetvel gibi pas yapıyordu takım. Onuncu dakikada, ilk yarıda tutuk oynayan Arda’nın çapraz ortasına Valencia ile birlikte koşan Giresun savunmasının eline top çarptı ama hakem, usta bir pandomimci gibi VAR’ın kulağına “bir şey yok” dediğini anlattı. Muhtemelen “dedikodu olmasın diye” 17. dakikadaki korner pozisyonunda Asias’ın kapalı koluna çarpan top için VAR acilen devreye girdi, hakem pozisyonu izledi, penaltı noktasını gösterdi. Prosedur tamamdı. Batshuayi Fenerbahçe’yi öne geçiren golü attığında dakika 20 olmuştu.

İşte bu dakikadan itibaren Giresunspor savunmayı bırakıp atak ve sert/temaslı oynamaya, karşılığında Fenerbahçe önde basmaya çalıştı ve orta alanı boşalttı. Zaten Mert Hakan ve İsmail başka işler peşindeydi.Bu da Giresunspor’un hücumlarını sıklaştırmaktan, tehlikeli kılmaktan başka işe yaramadı. Valencia bile orta saha gibi oynamak zorunda kaldı. Bir yanı çizgi olan Arda hiç bitirici orta yapamadı, şık pas veremedi. Rossi’nin soldan girişleri bitti. Mert Hakan stoper gibi oldu. Jorge Jesus’tan bir uyarı bile yoktu. Açıkçası Jesus Hoca’nın tarzı biraz Bungee Jumping’i andırıyor!.. Heyecanlı ve tehlikeli. Ayağına lastiği bağla köprüden atla… Düş, düş, düş… Kafayı çarpmadan önce (üçer-dörder futbolcu değiştirip) yeniden yükselmeye başla. Poker oynanmaz Jesus hocayla. Hatta kullandığı arabaya bile binilmez! Zaten verimden/kurgudan/ihtiyaçtan bağımsız, sebebi meçhul şekilde yapa geldiği “derin rotasyon” ile Fenerbahçe’nin merkezine Mert Hakan ve İsmail’i koymasından, sol kanadı Kupa maçında hiç de göz doldurmayan Rossi’ye teslim etmesinden, Arda’nın yarısını saha çizgisine feda etmesinden belliydi takımın maçı bitiremeyeceği, yarı yarıya değişeceği.
Fenerbahçe penaltıdan sonra hiç pozisyona giremezken Giresunspor’un gol silahı Serginho’yu İsmail engellese de gerek Sainz gerek Görkem gole çok yaklaştı. Çünkü çok kolay iniyorlardı Fenerbahçe kalesine. Hatta ilk yarının uzatması biterken Alper’in şutunu İrfan Can zorlukla önledi.

Maçın ikinci yarısı kaldığı yerden başladı ve Fenerbahçe önde olmasına karşın Giresunspor karşısında zorlandı, aksadı… 60. dakikada klasik hamlesi geldi Jesus’un. İsmail, Mert Hakan, Valencia dışarı… Zajc, Crespo, Osayi sahaya. Teorik olarak tek forvetli daha sağlam orta sahalı bir Fenerbahçe oldu sahadaki. Ve hemen rakip takımı ablukaya aldığı maç başındaki oyununa döndü. Ancak bu kez Giresunspor 1-0 mağluptu ve açıkçası can derdindeydi. Artık bir puana oynamıyordu. Onun için bir ile beş arasında gol yemenin farkı yoktu. Bastırıyordu ve 68’de İrfan Can’ın günahsız olduğu bir gol yedi şaşkın Fenerbahçe.
Bungee Jumpingci Jesus, ikinci inişin ardından hemen değişiklik hakkını sonuna kadar kullanıp Pedro ve King’i de oyuna aldı, bildiği gibi yine santrforu çiftledi. Bathsuayi ile Peres’i çıkardı. Artık ağır baskı yapan Fenerbahçe de kontrataklarla rakibi zorlayan Giresunspor da her an gol atabilir maçı alabilirdi.
İkisi de olmadı, perde Arda’nın kaleci tarafından çelinen müthiş serbest vuruşu ile kapandı ve Giresunspor sevinse de ikisine de yaramadı skor. Giresunspor tehlikeli bölgede kaldı, Fenerbahçe Florya’ya stres değil moral yolladı.
Bu Fenerbahçe’nin, ligi ikinci bitirmesi hiç de üzücü bir sonuç değildir. Tersine, sevinmelidir Fenerbahçeliler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir