BM Nüfus Fonu (UNFPA), Kahramanmaraş’ta Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) ortaklığı ve ABD Hükümeti’nin finansal desteğiyle kız çocuklarının güçlenmesi için çalışıyor. Bu kapsamda, belirlenen konteyner kentlerde 12-18 yaş kız çocuklarına yönelik çocuk yaşta evlilikler de dahil olmak üzere koruma ve ergen sağlığı ve gelişimini içeren eğitim programları düzenleniyor.
‘Okumaya kararlıyım’
Irmak (12), depremde hem evini hem de anneanne ve dedesini kaybetti. Genç kız felaketten 18 ay sonra, ailesiyle birlikte yaşadığı konteyner kentte, bir yandan okuluna devam ediyor bir yandan da kurslara ve etkinliklere katılıyor. En büyük hayalini “Okumaya çok kararlı bir insanım. Çalışıp kendi işimin başında olmak istiyorum” diyerek anlatıyor. Eğitim programına katıldıktan sonra yeni arkadaşlar edindiğini, sosyalleştiğini ve çok şey öğrendiğini anlatıyor Irmak. Haklarını bilen ve kendi ayakları üzerine durabilen “Bahar” adında sembol bir karakter büyüttüklerini söylüyor: “Bahar’ı mesela her gün birlikte büyütüyoruz, onunla birlikte çocuk haklarını, şiddete karşı haklarımızı öğreniyoruz.”
‘Daha güçlüyüm’
Lise öğrencisi Sudenaz (15) da, depremde evlerini kaybettikten sonra ailesiyle konteynere yerleşmek zorunda kaldı. Geçici yaşam koşullarına alışmakta uzun süre zorlandığını, evlerindeki gibi bir düzen kuramasalar da yeni normallerine alışmaya çalıştıklarını söylüyor. Eğitim programımızın hem sosyalleşmesine hem de pek çok konuda farkındalığının artmasına destek olduğunu anlatıyor. “Kendimi ifade edebilmeyi ve istemediğim zaman karşımdaki insana ‘hayır’ ve ‘dur’ diyebileceğimi öğrendim” diyen Sudenaz, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çocuk yaşta, erken ve zorla evlilikler ile ilgili de artık çok daha bilinçli olduğunu söylüyor: “Herkesin eşit olduğunu ve aynı haklara sahip olduğunu öğrendik. Bir çocuğun evliliğe zorlanması durumunda ne yapabileceğini, nerelere başvurabileceğini öğrendim. Kendimi çok daha güçlü ve bilinçli hissediyorum.”
‘Bir kızın okuması lazım’
Lise öğrencisi Melike (16) de depremin ardından büyük zorluklar yaşadı. Afetten sonra bir süre arabada kaldıklarını, sonra Mersin’e gittiklerini ancak iki hafta sonra meydana gelen ve Mersin’i de etkileyen üçüncü büyük depremden sonra tekrar Kahramanmaraş’a döndüklerini anlatıyor. Bir süre çadırda kaldıktan sonra yerleştikleri konteynerde yeni bir düzen kurmaya çalıştıklarını söylüyor. Bedenlerini ve duygularını tanımaktan eşitliğe, teknolojinin olumlu ve olumsuz getirilerinden eğitimin önemine kadar pek çok konuda konuştuklarını ve kendini geliştirdiğini anlatan Melike, hem güçlendiğini hem de eğitimine devam etmekle ilgili kararlılığının arttığını anlatıyor: “Bir kızın okuması lazım, ayakları üzerinde durabilmesi lazım. Bir erkeğe ya da başka bir kadına, kimseye muhtaç olmamalı. Benim en büyük hayalim de okumak ve kendi ayaklarımın üstünde durmak.”
‘Yalnız değilim’
Eğitim programına katılan genç kızlardan bir diğeri de açık lise öğrencisi Aliye (16), iki kardeşiyle birlikte Kahramanmaraş’ta bir konteyner kentte yaşıyor. Aliye, ailelerin eğitim konusunda daha özenli olması gerektiğini söylüyor ve eğitimde öğrendiklerinin ona neler kattığını anlatıyor: “Burada özgüvenim gelişti. Kız çocuklarının okumasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Yalnız olmadığımı, arkamda olduklarını ve kimseye karşı ezilmeyebileceğimi anladım. Bu yüzden kendimi çok daha güçlü hissediyorum.”