Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi ve kendilerini “Demokrat Müslümanlar” olarak tanıtan 11 kişi partiden istifa etti. Gelecek Partisi’nin kurucu politikalarından uzaklaştığını belirten,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi ve Sosyal Politikalar Başkan Yardımcısı Hasan Taşkın,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi ve Genel Başkan Danışmanı Şükrü Kırboğa,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi ve Teşkilat Başkan Yardımcısı Alper Kürşat Kıray,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi ve Genel Başkan Başdanışmanı Bayram Zilan,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Fidan Strate,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Mustafa Öztürk,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Sadullah Kavak,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Abdullah Teber,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Veysi Akay,
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Sait Şaşmaz ve
* Gelecek Partisi Kurucular Kurulu üyesi Cesim Gökçe basın mensupları ile bir araya gelerek istifa gerekçelerini açıkladı.
“ÇELİŞKİLER ORTAYA ÇIKMAYA BAŞLADI”
Yapılan yazılı açıklama şu ifadeler kullanıldı; Bizler adil bir düzeni, temiz bir siyaseti, liyakat ve ehliyet temelinde bir yönetimi, hakkın sarsılmaz ilkelerine göre yoğrulmuş bir dil ve retoriği siyasette hakim kılmak isteyen demokrat Müslümanlarız. Bu amaç ile 12 Aralık 2019’da Gelecek Partisi’nin kurucuları olduk.
Nepotizmin biteceğine, liyakat ve ehliyetin temel kriter kabul edileceğine ve yönetimin adalet temelinde şekilleneceğine olan inancımız Gelecek Partisi çatısı altında birleşmemizi sağladı. Bu inançla kenetlendik, omuz omuza verip mücadelede ettik. Ne var ki, zaman içinde derin bir hayal kırıklığına uğradık!
ilkeler ile uygulamalar arasında makaslar, parti programı ile parti pratigi arasında çelişkiler ortaya çıkmaya başladı. Gelecek Partisi’nin tüm müdahale ve itirazlarımıza rağmen liyakat ve ehliyetin yok sayıldığı, emek ve alın terinin iç edildiği, kof ve arkaik dilin hakim olduğu bir parti haline dönüşmesini durduramadık.
“PARTİYİ ‘TABELA PARTİSİ’ HALİNE GETİRECEĞİ GERÇEĞİNİ KABUL ETTİREMEDİK”
Tüm iyi niyetli eleştirilerimize rağmen bu gidişatın partiyi “tabela partisi” haline getireceği gerçeğini kabul ettiremedik. Bir “ideolojiler mezarlığına” dönüşeceğini anlatamadık. Gelecek Partisini mahalleler arası çatışmanın, aidiyetler arası kavganın, klikler arası çekişmelerin pençesinden kurtaramadık. Hamaset dolu söylemlerden, eski Türkiye’nin ruhsuz cümlelerinden soyutlayamadık. Yeni bir dil, yeni bir siyaset ve yeni bir anlayış iddiasıyla yola çıkan bir hareketin, günün sonunda “dar ve egoist bir aklın kıskacına” mahkum edilmesi demokrat Müslümanlar olarak bizleri hayal kırıklığına uğratmıştır.
Bizler artık kişisel hırsların ve ajandaların, patinaj yapan hedeflerin “insan kaynağı” olmak istemiyoruz. Gayemiz temiz bir siyaset, ahlaklı ve onurlu bir yaşam, huzur ve refah dolu bir Türkiye’dir. Üzülerek belirtmeliyiz ki Gelecek Partisi bu hedeflerden sapmıştır. Her kesime seslenmeye çalışırken “ideolojisi ve tabanı” olmayan bir parti haline dönüşmüştür. Enstrümanı bol ama yönetici kademesinde herkesin ayrı telden çaldığı, melodi yerine kakofonin olduğu, seçmenlerin kulaklarını tırmalayan bir parti haline gelmiştir. Ortaya koyduğu “orta yolcu” söylemle Türkiye’nin kronik sorunlarını çözüm adresi olma şansını kaybetmiştir.
“BİRİNCİ TURDA ‘BAHARI’ VADEDERKEN, İKİNCİ TURU ‘SERT BİR KIŞA’ DÖNÜŞTÜRENLERİN TARAFINDA OLMAYACAĞIZ”
Ülkemize sığınan, güven ve barış içinde yaşamaktan ve hayatta kalmaktan başka amacı olmayan mültecileri aşağılayan bir dilin yanında olmayacağız. Göçmen politikasını eleştirmek, daha esaslı ve doğru bir politika önerisi sunmak varken, Naziler gibi mültecileri kamyona doldurup sınır dışına atma vaadinde bulunanların tam karşısında olacağız. İnancımızın da gereği olan her türlü ırkçılık, şiddet, terör, kin ve nefretin karşısında olacağız. 28 Mayıs seçimlerinde biz demokrat Müslümanlar, Muhafazakâr partilerde cadı avına çıkanların, laik kibirlerini ehlileştirmeyenlerin, en küçük boşlukta bile aslına dönen, seküla lümpen kulelerine rücu edenlerin tarafında olmayacağız. Birinci turda “baharı” vadederken, ikinci turu “sert bir kışa” dönüştürenlerin tarafında olmayacağız.