Galatasaray Divan Kurulu, her zaman için, sarı-kırmızılıların “demokrasi meydanı”dır. Bundan önceki bazı başkanlar, kendilerine yapılan eleştirileri, zaman zaman fevri tavırlarıyla karşılasa da, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, kızsa da, belli etmiyor. Belli etse de hakaret etmiyor. Elinden geldiğince, bazen teğet geçerek usta manevralarla sıyrılsa da, elinden geldiğince cevap vermek istiyor.
Hakkını teslim etmeli…
Ancak, futboldaki iyi sonuçların büyüsüne kapılarak, “lay lay lom” içinde bulunanların göremedikleri, buradaki üyelerin gözünden kaçmıyor. Çünkü, derslerini çalışıp öyle geliyorlar.
Mesela Divan’ın kıdemli üyesi Hayri Kozak… Bizim de bilmediğimiz, kamuoyunun da gözünden kaçanları, dün kürsüye çıkarak birer birer anlattı. Bu rakamlardan kendisinin sorumluluğu içinde olduğunu söyleyerek, şöyle dedi Kozak:
“Bu sezon transfer edilen yabancıların maliyet ve yükümlülüğü; 87 milyon euro… Yerlilerin ise 24 milyon euro…
Toplamda 111 milyon 67 bin 700 euronun Türk Lirası karşılığı, 2 milyar 221 milyon 366 bin lira… Buna vergiler de eklendiğinde 2.5 milyar lira…”
Yılda 1.3 milyar kazanan bir kurum, bunların altından nasıl kalkabilir?
Bir sezonluk transferin getirdikleri… Bir de kulüp tarafından açıklanan borç ve yükümlülükleri de ortaya koydu Kozak: 7.83 milyar lira… Bir de şuna vurgu yaptı; Galatasaray aleyhine biten davalar toplam 10.1 milyon euro…
Kozak ayrıca Mecidiyeköy’deki satış yapılan binaya gittiğini, örnek hiçbir daire bulunmadığını, çünkü henüz bir şey yapılmadığını dile getirerek, lansmandan elde edilen parayı kimsenin bilmediğini, çünkü açıklanmadığını anlattı. Haksız mı, devlet sırrı mı?
Sanırım Ayhan Özmızrak sordu, o da çok yerindeydi. Stadın hemen yanında bulunan, 2017’de tabelası konan salona ne oldu? 62 dönümlük araziye amatörler için tesis yapılırken, bu salondan vazgeçilecek mi?
Bunlara ben de ek yapayım; o salon neden yapılacaktı hatırlayanınız var mı? Stadın üstünü kapatmakla yükümlü olan Galatasaray, bunun yerine salon sözü vermişti. Bunun karşılığında da stadın kullanım iznini alabilmişti.
Ne oldu öyleyse?
Neyse…
Bence, Galatasaraylılar bu yazıyı okumasın!
9 da kapanır, 19 da!
Ne Galatasaray’ın bugünkü başarısını küçümsemek ne de Fenerbahçe’nin inancını törpülemek… Tamamen, Fatih Terim hocamızın sözlerini yenilemek…
Cim-Bom, maç fazlasıyla 9 puanı buldu ya, Galatasaraylılar şimdiden şampiyon oldu (!), gelecek sezon Avrupa elemeleri için haziran ayında topbaşı yapmak için kollar sıvandı (!), takımda kalacaklar-gidecekler konusunda “transfer toto” uygulaması başlandı(!)
Sarı-kırmızılıların fikstürüne bakarak, içi kararan Fenerbahçeliler, bir yandan da Boğaz’ın diğer yakasındaki rakibinin, kadrosunun kalitesine, teknik adamın becerisine, iç çekerek hayıflanıyor.
Sevilla karşısında yaşanacak bir “güzellik” sonrasında, bu düşüncelerin ne olacağı, Jorge Jesus’a olan güvenin tekrar yeşereceği öngörülse de, Galatasaray’ın psikolojik üstünlük kurduğu bir gerçek…
Ama Terim’in, 4 yıl önce Erzurumspor ile 1-1 berabere kaldığı maçın ardından söylediği şu sözler hep kulaklarımızda:
“8 de kapanır, 18 de…”
Fenerbahçeli de, “9 da kapanır, 19 da” diyebilmeli…
Ancak Galatasaraylı taraftarın da en büyük güvencesi, Okan Buruk gibi mütevazı, ayakları yere basan bir teknik adamın olması…
Testiden biri elbette kırılacak tabii… Yeter ki kalpler kırılmasın.
Kör ve sağır olmasak…
Giresunspor, eski yabancı oyuncularıyla olan uyuşmazlıktan dolayı transfer yasağı cezası aldı. Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi’nde (CAS) görülen davalardan başı yerde ayrılan Karadeniz ekibini yeni yasakların da beklediği ifade edildi.
İnsanın aklına ister istemez geliyor; Türkiye Futbol Federasyonu’nun Kulüp Lisans Kurulu tarafından denetimden geçen, onların onayıyla yapılan ve yine harcama limitlerine bağlı olarak gerçekleşen bu transferlerde nasıl oluyor da böyle cezalar geliyor?
Acaba kulüplerde, legal sistemden ayrı olarak, “kaçak” bir sistem mi var?
Hele hele dört büyüklerin, yıllık zararlarının bile harcama limitlerinin üzerinde olması bunu doğrulamıyor mu?
Biz de, UEFA’nın yaptığını becersek, “kör&sağır” olmaktan kurtulabilsek, bu en çok kulüplerimize yaramaz mı?
Nicelik değil nitelik
Uzaya uzaya lastik gibi olan “ara transfer” nihayet bitti. A takım listeleri de teslim edildi. Türkiye Futbol Federasyonu tarafından henüz açıklanmadığı için bunları inceleme fırsatımız olmadı.
Gerçi TFF’nin ilgili birimleri, şu sıralarda, EYT’den faydalanmak isteyen eski futbolcular nedeniyle kafasını bile kaşıyamıyormuş. Sanırım o yoğunluk da artık aşılmak üzeredir. Sanırım listelere sıra gelir artık…
Depremzede kulüplerin futbolcularının bazı kulüplere gitmesiyle ve TFF’nin talimat değişikliğiyle, artık koşullara uyan 9 yabancı sahada olabiliyor. Transferin tamamlanmasının ardından oynanan ilk lig maçlarına baktım; yabancı kontenjanının tamamını dolduran ve 14 kontenjanın tamamını kullanan tek kulüp var; Adana Demirspor… 8 sahada, 6 kulübede olan Adana ekibi buna rağmen Trabzonspor’dan fark yedi. 5 yabancıyla sahaya çıkan Alanya da Ankaragücü’ne boyun eğdi.
Öyleyse nicelik değil, niteliktir önemli olan… Kalitedir futbolcuyu futbolcu yapan…