Galatasaray, Spor Toto Süper Lig’in 33’üncü haftasında Başakşehir’i 1-0’lık skorla mağlup etmeyi başardı. Fenerbahçe’nin puan kaybettiği haftayı galibiyetle tamamlayan sarı-kırmızılıların oyununu spor yazarları kaleme aldı.
Duayen isimler, Galatasaray – Başakşehir maçının ardından değerlendirmelerde bulundu. Sarı-kırmızılıların tecrübeli hücumcusu, Osman Şenher tarafından eleştirildi.
İşte Galatasaray – Başakşehir mücadelesi sonrası yapılan değerlendirmeler…
ICARDI’Yİ ÇILDIRTACAKLAR / OSMAN ŞENHER
Galatasaray şampiyon olmak istiyorsa her maçını kazanmak mecburiyetinde ve her maçı da derbilerin zorluk derecesinde olacak. Dün gece 47 bin taraftar takımlarına müthiş destek verdiler. Evet, bu destekle Galatasaray takımında koşmayan, mücadele etmeyen futbolcu yoktu. Rashica, Mertens, Oliveira ve Kerem iyi mücadele etmelerine rağmen kalitelerini sahaya koyamadılar. Bunun için de Galatasaray çok zorlandı. İcardi dünya çapında bir golcü… Adam çıldırıyor, ‘bana top atın’ diyor. Muslera’ya arkadaşlarına hep tepki gösteriyor. “Geri pas yapmayın’ diyor. Ama maalesef bu sorun takım içinde bir türlü çözülemiyor. İki stoper arasında, kendi de kıvranıp duruyor. Yardıma gelen arkadaşı da yok. Haliyle verimi de düşüyor. Ne zaman Okan hoca Zaniolo’yu oyuna aldı, ondan sonra İcardi’nin etkisi daha çok arttı.
Önce şunu söyleyelim, Başakşehir taş gibi takım. Emre Belözoğlu Galatasaray’ın gol yolarına tıkadı. Zaman geldi 8-9 futbolcuyla defans yaptı, zaman zaman 5-6 futbolcuyla rakip kaleye hücum etti. İlk yarı Galatasaray 3-4 gol bulabilirdi ama bir türlü top Başakşehir defansını geçip filelerle buluşmadı. Her çekilen şut defanstan döndü.
Mertens yaratıcı bir futbolcu ama markajdan kurtulamıyor. Kolay değil, yaşı da 35… Kerem ileriye gidiyor, geriye gidiyor top kapıyor ama bir olumlu pası yok. Verdiği pasların çoğu rakibe gidiyor. Rachica’da ne var bilmiyorum ama iki haftadır resmen sallanıyor. Burada Okan hocayı eleştirecek halimiz yok ama Rashica aksayınca yük Boey’e biniyor. Boey de geri gelene kadar o kanattan bilhassa Serdar Gürler etkili gelip arkadaşlarına gol pasları verdi.
Evet, kazanmak isteyen, kendi sahasında üç puanı almağı arzulayan takım Galatasaray’dı. Şampiyonluk yolunda kaybedilecek her puan takımın dengelerini bozacağı kesin… Sahaya bakıyorum, iki takımın da futbolcuları gergin… Tribünler gergin… Hatta saha kenarında ısınan futbolcular bile neredeyse birbirlerine saldıracaklar. Böyle bir ortamda fazla gol atamasa da galip gelerek üç puan almak Galatasaray için büyük başarı… Bu galibiyet ile şampiyonluk yolunda çok önemli bir üç puan alındı ama bundan sonra kalan dört maçta Muslera’nın oyuna sokmaya çalıştığı toplara ve geri paslara Okan hoca çare bulmazsa İstanbulspor, Sivasspor, Ankaragücü ve Fenerbahçe maçları yine zor geçecek.
Sonuçta iki takımı da kutlamak lazım. İkisi de kazanmak için mücadele etti. Pozisyonlara da girdiler, 90 dakika savaştılar. Benim bu sene tempo olarak, heyecan olarak en keyip aldığım maç oldu diyebilirim…
GELDİ MAYIS AYI… / BURCU KAPU
Galatasaray üst üste iki hafta puan kaybettikten sonra taraftarının önünde çıktığı Başakşehir maçına psikolojik galibiyetle başladı. Takipçisi Fenerbahçe’nin maçını önce oynayıp puan kaybetmesi
şüphesiz sarı kırmızılılara moral üstünlüğü sağlamıştı. Yani maçları önce oynamak uzun şampiyonluk yarışında her zaman bir avantaj değil, bunu not düşerek başlayalım yazmaya.
Geçen haftaki puan kaybından sonra kalan haftalarda takımın Okan Hoca’nın ince işçiliğine ihtiyacı var demiştim. Yazının başında hemen Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim edelim. Takımın fizik olarak eski formunda olmadığı, rakibe kupa maçında kaybedildiği ve kalan maçların sıfır risk ile oynanması zorunluluğu belli ki Okan Hoca’nın ilk defa takımından bu kadar kontrollü bir oyunu istemesine sebep oldu. Ve sonuç iyi de oldu. Belki bu oyun taraftarı çok heyecanlandırmayacak, belki sarı kırmızılılar sahayı gümbür gümbür domine etmeyecek ama buradan sonra önemli olan sadece tabela. Şimdi kaldı dört maç. Peki Başakşehir maçı, gelecek dört maç için ne vaad etti?
Muslera ayağa oynamaktan vazgeçmiş, defansta stoperler zaten takımın sigortası, sorunsuz. Icardi saçlarını boyatmış, gol atmaya her daim hazır. Kerem her ne kadar şampiyonluğun kahramanı olma hevesiyle zaman zaman bencil oyununa devam ediyor da olsa, ön alan kullanımı tamam. Rashica zaten tamam, özellikle de savunma katkısı eksiksiz. Bunlar artılar. Şimdi bu artıların hepsini alıp ikiyle çarpalım ve tek bir adama yazalım.
Herkes önümüzdeki sezon Galatasaray yönetiminin Icardi’yi alıp alamayacağını merak ediyor, ama bence yönetim evi arabayı satıp önce Torreira’yı almalı. Bambaşka bir seviye. Oliveria’yı sırtlıyor. Yetmiyor geri gelip Nelsson’u sırtlıyor. Bakıyor bekine yardıma gelmemiş, hop solda bitip Kerem’i sırtlıyor. Biz izlerken yoruluyoruz, o tüm bunları yaparken yorulmuyor, asker futbolcu. Konu ikili mücadele kazanmaksa Melo oluyor, oyun kurmak, atak başlatmaksa Fernando oluyor. Bilmiyorum sizlerle şunda hemfikir miyiz: Böyle oynamasa Oliveria’nın defoları daha çok ortaya çıkacak, Galatasaray oyununda çok daha önce vazgeçilen bir oyuncu olacaktı.
Son haftalar için Galatasaray adına en riskli konu sol bek olur zannediyordum. Ama Kazımcan oradaki yaraya gerekli tamponu yapıp kanamayı durdurdu. Şimdi asıl sıkıntı merkezde görünüyor. Sarı kırmızılıların oyunun merkezinde dinamizmi kaybettiği her maç ritmi rakibine hediye ediyor. İki hafta üst üste kaybedilen puanlarda Mertens – Oliveria formsuzluğu etkili olmuştu. Bu hafta da bu ikilide bir toparlanma olmamış, kopuk oyun devam ediyor. Topsuz oyun ve geri dönüşlerde etkisizler. Aylarca övdüğümüz Mertens düşünce takımın hücum bağlantıları kopuyor. Icardi dışında, hataya meyilli Başakşehir stoperlerini zorlayan kimse de olmayınca sarı kırmızılılar rakibinin iyi kapanmasına engel olamadı. Özellikle ikinci yarıda pozisyona girmekte zorlanan bir Galatasaray izlemiş de olsak ilk yarıda aldığı skoru koruyarak şampiyonluk platformunun ilk basamağını çıktılar. Taraftarlar bugünden itibaren meşale stoklamaya başlamıştır. Bu fikstüre göre şampiyonluk yakın.