Galatasaray – Kopenhag maçı sonrası Fernando Muslera’ya patladı! ‘Kariyerinin son perdesi…’

UEFA Şampiyonlar Ligi A Grubu’nun 1’inci haftasında Galatasaray, Ali Sami Yen Spor Kompleksi’nde konuk ettiği Kopenhag ile puanları paylaştı. Sarı-kırmızılıların yediği gollerdeki bireysel hatalar dikkat çekti. Spor yazarları heyecan dolu maçı değerlendirirken, Fernando Muslera eleştirilerin odağı haline geldi.

Uruguaylı eldivenin ilk goldeki hatası dikkat çekerken, geçmiş yıllarda kazandırdığı başarılar da hatırlatıldı.

İşte Galatasaray – Kopenhag maçı sonrası yapılan değerlendirmeler…

GALATASARAY GALİBİYETİ KAÇIRDI / OSMAN ŞENHER

Şampiyonlar Ligi’ne galibiyetle başlamak için taraftar olsun, futbolcular olsun maçın ilk yarısında her şeyini ortaya koydu sarı-kırmızılılar. Ancak 6-7 net pozisyona girip bunları değerlendiremezsen, maçı kazanman da zor olur. 
Kerem’in bir topu direkten döndü, çok net üç pozisyonda ise topa iyi vuramadığı için fırsatları değerlendiremedi. Mertens’in yakaladığı fırsatlar da var, Icardi’nin ağır kaldığı anlar da oldu. Şampiyonlar Ligi’nde oynuyorsan girdiğin pozisyonların en az yarısını gole çevirmek zorundasın.
Bir de bunun üstüne Muslera’nın hatası, Nelsson ve Torreira, Achouri’yi tutamayınca ilk yarıyı şok bir skorla kapadı Galatasaray. Ziyech ağırlığını, yeteneklerini sahaya koyamayınca, Icardi iki stoper arasında markajdan kurtulamayınca böyle sıkıntılar yaşanıyor.

İkinci yarıda Okan Buruk değişiklikler yaptı, risk alarak oyuna başladı. Galatasaray buna rağmen uzun bir süre toparlanamadı, orta sahayı rakibine bıraktı ve ikinci golü kalesinde gördü. 2-0’dan maçı çevirmek kolay değil. Ama taraftarın da büyük desteğiyle, Tete ile Zaha’nın çok büyük katkısıyla kaybedeceği bir maçı en azından bir puanla bitirdi sarı-kırmızılılar.
Angelino gerçek gücünü dün gece sahaya yansıttı. Mükemmel bir sol bek olduğunu gösterdi. Boey gibi onun da bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjisi var. Boey, Galatasaray’ın sağ kanadının dinamosu. Gidiyor, geliyor, rakip atakları kesiyor, hücuma çıkıyor, gol de atıyor. Harika ötesi bir performans sergiliyor.

Galatasaray’ın tabii ki bu kadro ile daha iyi bir oyun ortaya koyması lazım. Ama Mertens’in enerjisi 90 dakikaya yetmiyor. Kerem Aktürkoğlu çok top kaybı yaptı, gol pozisyonuna girmesine rağmen etkili olamadı. Kerem Demirbay ise her hafta performansının üstüne koyuyor. Dün de iyiydi, fakat çok yoruldu. Enerjisi bittiği için kenara geldi. Zaha daha hazır olmamasına rağmen gerçek bir kanat oyuncusu olduğunu gösterdi. Pas veriyor, rakibi eksiltiyor…
Tete, forma giydiği 1-2 maçta iyi bir izlenim bırakmamasına rağmen dün o da hem golünü attı, hem de sahada kaldığı sürece iyi şeyler yaptı. Şu anda Galatasaray istenilen düzeye gelemese de ilk yarıda oynadığı futbol, girdiği pozisyonlarla galibiyeti kaçıran taraf oldu. Kopenhag çok iyi mücadele eden ve üst seviyede fiziği olan bir takım. Grupta her türlü sonuca imza atacak güçleri var. Böyle bir takım karşısında iki gol atıp, birçok da pozisyon yakalayabiliyorsa Galatasaray demek ki iyi yolda.
Ben bundan sonraki maçlarda Okan Buruk ve öğrencilerinin deplasmanlarda da kazanabileceğini düşünüyorum. Dün bölüm bölüm de olsa bize bunu gösterdi. Sonuçta ilk maçında puanla başlamak, galibiyeti hak etmesine rağmen sarı-kırmızılılar için moral oldu.

UÇURUMUN KENARINDAN / BURCU KAPU

Tribünler ve Galatasaray, Şampiyonlar Ligi maçına muhteşem başladı. Daha ilk üç dakikada iki korner kazanan, ilk yarım saatte ise dört gol fırsatını değerlendiremeyen sarı-kırmızılılar, maçtan bir puan kazanarak uçurumun kenarından döndü. 
Belki de gruptaki direkt rakibinden puan alamama ihtimali, daha ilk maçtan Şampiyonlar Ligi’ne veda anlamı taşıyacaktı. Hem de sezonun en iyi başlangıcını yaparak başladığı maçta… Bu seviyede bir maçta bundan fazla pozisyona giremezsin. Sarı-kırmızılılar da yüksek ön alan baskısıyla ilk yarım saati domine etti. Bireysel olarak hiç bir oyuncuya kötüydü diyemeyeceğimiz bir performans sergiliyorlardı, ta ki rakibin golüne kadar…

Muslera şüphesiz, Galatasaray için çok önemli bir isim… Şampiyonluk kazandırdığı sezonlar da oldu, liderliği, centilmenliğiyle, gergin futbol iklimini yumuşattığı maçlar da oldu. Bir kaleciden çok daha fazlası. Buna kimse karşı çıkmaz diye düşünüyorum. Ama konu rakip pres halindeyken Muslera’nın pas tercihleri olduğunda takımı düşürdüğü durumu anlamak mümkün değil. Kariyerinin son perdesini oynadığı bu yaşlarda artık bu eksikliğini kabul etmesi, geriden pasla çıkmaktan vazgeçmesi gerekirken, takımın güzel oyununa ilk yarıda gölge düşürüp, soyunma odasına 1-0 mağlup girmesine sebep oldu. 

Diyeceksiniz ki peki fırsatları değerlendiremeyen ön hat oyuncularına ne demeli? Haklısınız. Her şey Icardi’nin tekte vurmayıp kontrol edip denediği o pozisyonla başladı. Kerem’in biri bariz, diğerleri de nete yakın üç iyi fırsatı da tuz-biber oldu. Sosyal medya diliyle ifade edecek olursak, bu kadar pozisyona girip atamazsan, gol perilerini kaçırırsın. Çünkü atamadığın her dakika rakibi daha çok oyuna dahil edip, galibiyete inandırırsın. Kopenhag da devre arasında üç puana inanan takım olarak ikinci yarıya başladı. 

Galatasaray da ise moraller bozulmuş, mental tazelenmeyi tam olarak yapamamış şekilde sahaya gelmişlerdi. Topu bir an evvel içeri atma paniği oyun disiplininden de zaman zaman kopmalarına neden oldu. Galatasaray sadece topu baskıyla kazanıp tehlike yaratacak bir takım kimliğinde olmamalı. Ligde çoğu maçı bu şekilde çözüyor belki ama Şampiyonlar Ligi seviyesinde, rakip yarı sahada daha çok set oynayarak, daha sağlam pozisyonlar yaratması gerekiyor. Yeni transferlerin uyumuyla buna evrilebileceğine inanıyorum. Ama zaman az.

Dün Süper Lig ve Şampiyonlar Ligi arasındaki farkı görece zayıf bir rakip karşısında bile çok net fark ettik. Her boşluğu kullanan, her yer değiştirmeyi planlı yapan, sakin kalıp oynayan taraf Kopenhag oldu. Bizim ligde mucizeler yaratan Icardi’nin bile bu seviye için fizik olarak henüz hazır olmadığını daha ilk dakikalarda kaçırdığı pozisyonda anladık. Herkesin bu arenada gol atmak, kendini göstermek istemesi ya pozisyona girmeyi zorlaştırdı, ya da yakalanan pozisyonlar kolayca harcandı. Sonuçta son dakikalarda gelen iki golle bir puana sevindik. 
Taraftardan bahsetmeden bitirmek istemiyorum. Galatasaray taraftarı Şampiyonlar Ligi’ni çok özlemiş. Dolu tribünler ve rakibi ablukaya alan tezahüratlarıyla bunu ortaya koydular. Ama küçük bir azınlığa, olur da okurlarsa diye seslenmek istiyorum. Maçın bitimine daha yarım saat varken çıkan oyuncuları ıslıklayan, yuhlayan arkadaşlar, sadece sırtına forma geçirmekle taraftar olunmuyor. İnanıp, tüm takıma desteğini 90 dakika boyunca sürdürenler ise dün Galatasaray’a kaybettiği puanları kazandırdı, ıslıklayanlar değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir