Spor Toto Süper Lig’in 13’üncü haftasında Galatasaray, Beşiktaş’ı konuk etti. Heyecan dolu karşılaşma sarı-kırmızılıların 2-1’lik üstünlüğüyle tamamlandı. Sarı-kırmızılıların derbi zaferini spor yazarları kaleme aldı. Milliyet Gazetesi yazarlarından Şansal Büyüka, Galatasaray’da Dries Mertens ile Mauro Icardi’nin performansına dikkat çekti.
İşte spor yazarlarının Galatasaray – Beşiktaş derbisine dair değerlendirmeleri…
SAVAŞARAK KAZANDI / OSMAN ŞENHER
Galatasaray için illa ki kazanılması gereken bir maçtı. Kendi sahanda 50 bin taraftarın önünde oynuyorsun, tribünler rakip Beşiktaş’a baskı yapıyor. Hakem Halil Umut Meler adaletli düdük çalmaya uğraşıyor. İlk golü de buluyorsun. Bu ortamda sarı-kırmızılılar için iyi bir başlangıç oldu.
İlk yarı sahada iki takım da kıran kırana mücadele etti. Ama daha çok golü isteyen ve pozisyona giren taraf hep ev sahibi ekipti. Cim-Bom ilk yarı öyle harika bir futbol oynamadı. Hatalar da yaptı. Beşiktaş’ın attığı gole bakıyorum; Galatasaray gibi iyi futbolculardan kurulu bir takım öyle gol yememeli…
Siyah-beyazlıların en güçlü olduğu yanı kanatları… Sacha Boey, N’Koudou ile epey savaştı. Rakibine çok net pozisyonlara girme imkanı tanımadı. Rashica ile Barış Alper devamlı değişmeli oynayıp, Beşiktaş’ın iki bekini de bayağı hırpaladılar. Barış Alper, Kerem’in yerine oynadı. 65 dakika sahada kaldı, görevini de eksiksiz yaptı. Icardi’nin attığı ilk golün de asisti Barış’tan geldi.
Mertens gerçekten çok büyük yıldız. Top bu futbolcuya geldiği zaman resmen seviniyor. Topu yumuşatıp o kadar rahat rakibini geçiyor ki… Saygı duyulacak bir oyun oynadı. Takımın en büyük ve en tecrübeli yıldızı…
Rashica her hafta futbolunun üzerine koyuyor. Galatasaray’ın kanat hücumlarında çok etkili.
İkinci yarı ise takım olarak Galatasaray çok öndeydi. Icardi’nin ve Kerem’in gol vuruşları direkten döndü. Ev sahibi takım hep golü aradı, daha çok koştu ve daha çok mücadele etti. Bilhassa bu devrede tek kale oynadı.
Her hafta olduğu gibi yine son vuruşlarda sıkıntı devam ediyor. Dün gecenin en büyük kazancı, Icardi’nin attığı iki muhteşem gol, Mertens’in futbol resitaliydi. Bu galibiyetle Okan Buruk rahatladı,
takımın özgüveni yerine geldi, liderle puan farkının açılmamasını sağladı.
Galatasaray taraftarının bir bölümü Okan Hoca’ya kafayı takmış. Niyetlerinin ne olduğunu biliyorum ama ayıp. Neden Kerem ile maça başlamamış. Bundan sonraki karşılaşmalarda Okan Buruk’a hangi ismi oynatacağını siz söylersiniz.
Hocanın Beşiktaş gibi iyi bir takıma karşı, bilhassa ikinci 45 dakikada oynattığı futbola herkes saygı duymalı. Bu takım daha yeni yeni kendine geliyor. Mertens gibi, Icardi gibi yıldızlar büyük maçlarda parlar ve kendilerini bulurlar. İşte dün gece de bunu gördük.
Sonuçta G.Saray galibiyeti daha çok isteyen taraftı, üç puanı da hak etti.
KALİTE KAZANIR / ŞANSAL BÜYÜKA
Türk’ün geleneğidir… İkramı ev sahibi yapar… Tam tersi oldu… Aslantepe’ye misafir giden Beşiktaş daha birinci dakikada ev sahibi Galatasaray’a iki büyük ikram yaptı…
Beşiktaş’ta ilk ikram; iki stoper Tayyip Talha ile Saiss’in büyük hatasından, ikinci ikram ise savunmadan topu çıkartmaya çalışırken kaptıran Cenk’ten geldi… Galatasaray “misafire ayıp olmasın“ demiş olmalı ki, iki pozisyonu da kullanamadı…
Galatasaray iki ikramı geri çevirdikten sonra tamamen kendi üretemi, “made in cim-bom“ markalı müthiş bir golle öne geçti… Rashica‘nın arka direğe kaldırdığı, Barış Alper’in sıkıntılı pozizyonda olmasına rağmen kafayla indirdiği top, İcardi‘nin ayağından değil, adeta kalçasından ateşlediği vuruşla S 400 füzesi gibi Beşiktaş ağlarına takıldı… Bu vuruş, bu kalite İcardi‘nin Galatasaray’a gelişinin ilanıydı…
Aslında golün başlangıcında Rashica ve Barış Alper‘in inkar edilemez katkıları, Okan Hoca‘nın doğru bir onbirle sahaya çıktığını çok açık biçimde ortaya koydu…
Şenol Hoca çok haklı bir tercihle Dele Alli gibi nispeten yumuşak bir oyuncuyu kenarda tutarak orta sahayı daha sert bir yapıya kavuşturmak istedi… Ancak bu alanda Gedson öne çıkarken, Josef ve Salih beklenenin çok gerisinde ve ağır kaldılar…
Galatasaray’ın etkili olduğu dakikalarda, Mertens‘in iki metreden vuruşunu sol eliyle mucize gibi çıkaran kaleci Mert, hemen ardından Barış Alper’in mutlak gol pozisyonunu bu defa sol ayağıyla önledi… Bitmedi, Mertens’in ağlara doğru yönelen topunu “ahtapot“ gibi uzayarak çıkaran Mert kendine şans tanıyan hocası Şenol Güneş’in tercihini boşa çıkartmadı…
İlk yarı bittiğinde İcardi‘nin golüyle İtalya liginden, Cenk Tosun‘un golüyle İngiltere Premier Lig’inden esintiler Aslantepe’yi doldurdu… Ancak bu yarının tartışmasız tek adamı vardı; Beşiktaş kalecisi Mert Günok…
Galatasaray ikinci yarıda Beşiktaş’ı resmen teslim aldı… Oyun üstünlüğü, atak üstünlüğü, futbol zenginliği, kalite farkı, iştah,istek, sınırsız bir kazanma arzusu hepsi Galatasaray’a aitti…
Bu kadar etkili Galatasaray’da şaşırdığım şu oldu; İcardi üç topla buluştu, iki gol attı, bir vuruşu direkte patladı… O zaman İcardi ile topun daha fazla buluşması, daha fazla harman olması gerekmiyor mu?
Bu arada; Barış’ın formayı kapması Kerem‘e yaramış… Oyuna girdikten sonra öne oyunu, çabuk oyunu, takım oyunu ve direkte patlayan vuruşu bize izlemeye doyamadığımız Kerem ‘den ilk işaretleri verdi…
Beşiktaş yenik oynadığı dakikalarda bile hücuma pek çıkamadı… Ancak son 20 dakikada Muleka‘nın cılız şutu, Cenk‘in Muslera’nın dokunuşu ile dışarı attığı pas – şut karışımı vuruşu ve Weghorst’un mutlak pozisyonda topu dışarı yolladığı pozisyonlarda gole yaklaştı… Ancak her Galatasaray atağı, Beşiktaş savunmasında yeni bir tehlike yarattı… Direkten dönen iki Galatasaray şutu, farklı yenilgiyi önlemesi adına Beşiktaş’ın şansıydı…
Galatasaray’da maç boyu kötü oynayan yoktu… Beşiktaş’ta kaleci Mert ile Gedson Fernandes dışında iyi oynayan yoktu… Mertens ile İcardi, Galatasaray’a gelmişlerdi ama henüz kalitelerini, kariyerlerini getirmemişlerdi… Mertens ile İcardi, Beşiktaş maçıyla birlikte kalitelerini, kariyerlerini Galatasaray’a ve Türkiye‘ye getirdiler… Bakmayın ara – sıra kriterlerin şaşırdığına… Genellikle kalite her zaman kazanır …