Fire Ebmlem Engage – inceleme: Tekrar oynanabilirliği yüksek


Normalde bildiğiniz gibi yılın son ayları oyuncular için bir hayli dolu geçer çünkü birçok AAA dediğimiz oyun o dönemde çıkışını yapar. Ancak son iki yıldır yılın sonundan ziyade yılın ilk üç ayı daha dolu geçmeye başladı. Geçtiğimiz yıl Elden Ring, Horizon Forbbiden West ve Dying Light 2 gibi gibi oyunlar ilk çeyrekte çıkışını yaparken bu yıl da Hogwarts Legacy, Dead Space Remake ve Fire Emblem Engage gibi yılın merakla beklenen oyunları şubat civarına çıkışını yaptı. Her ne kadar bu tarz yoğunluklar oynanacak güzel oyunlar olması sebebiyle güzel olsa da bizlerin işinde de ciddi bir yoğunluğa sebep oluyor. Bu yüzden bazen, bazı oyunlara yeterki kadar zaman ayıramayabiliyoruz. Fire Emblem Engage de benim İçi bu tarz bir oyun olacak diye açıkçası korkuyordum. Aslında Fire Emblem Engage ile ilişkimiz de bu şekilde başladı “Hadi bakalım acaba ne kadar oynamaya fırsatım olacak.” diye başladım. Ancak oyun beklediğimden daha keyifli olduğu için yaratabildiğim tüm fırsatlarımı Fire Emblem Engage’e ayırdım ve bundan da bir hayli memnunum. Dilerseniz oyunun hangi kısımları iyi, oyun kimlere hitap ediyor gibi konulara geçerek incelememize başlayalım.

Fire Emblem serisi 1990 yılında başlayan ve sıra tabanlı strateji rol yapma oyunlarının en iyilerinden birisi. Bu seriin yeni oyunu Fire Emblem Engage de geçtiğimiz haftalarda çıkışını yaptı. Bu yeni oyunda da aslında serinin temelleri korunmuş ve biraz daha yeni nesil hale getirilmiş diyebiliriz. Temeller derken aslında sosyal kısımdan başlayabiliriz. Three Houses’da, yani önceki oyunda sosyal ilişkiler biraz daha ön planda olan bir konuydu ancak bu oyunda sosyal ilişkiler tamamen arka plana atılmış diyebiliriz. Bu da tabii kişiye göre değişen bir konu ancak benim gibi sosyal ilişkiler kısmından çok da keyif almıyorsanız sizler için iyi haber olabilir. Elbette sosyal aktiviteler devam ediyor ancak o tarafın da yine savaş sistemine yaklaşamadığını, bir yan unsur olarak kaldığını belirtmekte fayda var. Peki savaş sistemi nasıl, neler sunuyor?

Kendi fikrimi söylemem gerekirse oyunun savaş sistemi, oyunu oynamak için tek başına fazlasıyla yeterli bir sebep. Yani ekstra oyunda bir şey aramıyorsunuz çünkü savaş sistemi hem oturaklı ve keyifli hem de yeterince deneyim sunuyor. Aslıda savaş sistemini anlatmaya çok gerek yok çünkü klasik bir sıra tabanlı strateji oyunu olduğunu söyleyebilirim. Silaha ve konuma dikkat etmeniz gereken klasik bir savaş sistemine sahip. Ayrıca çevreye de dikkat edip taktiğinizi ona göre yapmanız gerekiyor diyebiliriz. Elbette hikayenin getirmiş olduğu bazı farklılıklar var ve bunlar da yine güzel bir sistemle oturtulmuş. En güzel detaylardan birisi de aslında sizden güçlü olan bir düşmana karşı farklı ekipmanlarla, farklı yeteneklerle daha kolay savaşabilmeniz. Bu da sizi sürekli olarak hem taktik yapmaya hem de daha aktif olmaya itiyor. Tabii kontrol etmiş olduğunu farklı karakterlerin yanı sıra farklı ekip arkadaşlarıyla da oyun daha da çeşitli bir hale geliyor. Yani oyun sadece oynanış anlamında da tekrar oynanabilirliği sonuna kadar zorluyor. Buradaki en önemli etkenlerden birisi de oyunun ana konusu olan yüzükler. Oyunda amacınız zaten bu yüzükleri bulmak üzerine kurulu ancak bu yüzükleri de öylesinde bulmuyorsunuz. Bu yüzüklerin her biri size farklı yetenekler veriyor ve bu yetenekler de aslında karakterinizde ciddi bir oynanış tarzı değişikliğine gitmenizi sağlıyor. Bu şekilde de dediğim gibi oyunu ve düşmanları aktif olarak sürekli takip etmeniz gerektiği anlamına geliyor.

Kısaca oyunun savaş sistemi çok başarılı olmuş ve tekrar oynanabilirliğiyle birlikte keyifli ve uzun bir deneyim sunuyor. Oynanış tarafından kesinlikle çekinceniz olmasın.

Gelelim hikaye ve hikaye sunumuna. Oyunun geçtiği yıldan 1000 yıl önce olan bir savaşın ardından Divine Dragon Alear bilinmeyen bir sebeple 1000 yıllık bir uykuya dalıyor ve 1000 yıl önce gerçekleşen savaşla bağlantılı olarak uyanıyor ve oyun başlıyor. Divine Dragon Alear da bizim ana karakterimiz. Dediğim gibi amacımız 1000 yıl öncesinde de bulunan yüzükleri toplamak ve 1000 yıl önceki tehditi tekrardan ortadan kaldırmak. Hikayenin klişe olduğunu ve beni çok içine çekmediğini söyleyebilirim. Ancak bu benim manga veya anime sevmememden de kaynaklı olabilir. O yüzden sevenlerin nasıl bir duygu besleyeceğini tahmin edemiyorum. Aslında bu durum hikaye sunumu için de geçerli. Hikaye sunumu çoğu animede olduğu gibi. Bu yüzden hikaye sunumunu da hiç sevmedim ve özellikle diyaloglar beni çok sıktı. Tabii dediğim gibi siz anime veya manga seviyorsanız daha farklı bir yaklaşım sergileyebilirsiniz. 

Genel olarak değerlendirmek gerekirse Fire Emblem Engage bu yoğun dönemde çıkmış olmasına rağmen rakiplerinin önüne kolayca geçebilen ve daha güzel deneyim sunan bir oyun olmuş. Ne yazık ki JRPG’lerin ülkemizde çok tutmadığını düşünürsek gözünüzden kaçmış olması ya da Switch’iniz olmadığı için dikkat etmediğiniz bir oyun olabilir. Ancak eğer Switch’iniz varsa mutlaka oynamanız gereken bir oyun. Eğer Switch’iniz yoksa da Switch almak için yeterli bahanelerin yanına eklenebilecek bir oyun olmuş diyebilirim. Tabii oyunun bu anime tarzını seviyorsanız ya da benim gibi sadece oynanışa odaklanmak istiyorsanız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir