Fenerbahçe, UEFA Avrupa Konferans Ligi Play-Off Turu ilk müsabakasında Twente ile karşı karşıya geldi. Sarı-lacivertliler 1-0 geriye düştüğü maçın sonunda sahadan 5-1’lik zaferle ayrıldı. Fenerbahçe’nin farklı galibiyetini spor yazarları değerlendirdi.
Milliyet Gazetesi’nin duayen isimlerinden Ercan Güven, Twente zaferinin ardından çarpıcı bir benzetmede bulundu.
İşte Fenerbahçe – Twente maçının ardından yapılan değerlendirmeler…
F.BAHÇE’DEN FUTBOL ‘KONFERANS’I!… / ERCAN GÜVEN
“Kaynak-kalite-vizyon bileşkesi” Fenerbahçe takımı, gerçek bir “akıl oyunuyla” Twente’nin “hışımlı gençlerini” dize getirmekle kalmadı, Kadıköy’de çektiği “Futbol Konferansı” ile Avrupa’ya mesaj attı:
“Ben de varım”!..
Evet… Motivasyonu sertlikle karıştıran Twente’ye önce boyun eğer gibi görünse de planından asla milim şaşmayan Fenerbahçe, İsmail Kartal’ın nakış gibi işlediği maçta, aikido sporcusunu aratmadan “rakibi rakibin enerjisiyle” devirdi bir anlamda.
Aslında Fenerbahçe’nin ilk yarılara kötü başlama alışkanlığı Twente karşısında da değişmemişti. Tribünler ve ekran başındaki milyonlar fena halde tedirgindi. Tüm Fenerbahçelilerin büyük olasılıkla Oosterwolde’yi stoper, Mert’i sağ bek yapan, Dzeko’yu kulübede oturtan İsmail Kartal’ın “kulaklarını çınlattığı” ilk 25 dakika, bir de gol yedi Fenerbahçe.
Ancak Sezar’ın hakkı Sezar’a… Henüz ilk yarı bitmeden düzelen kendine gelen Fenerbahçe’nin beraberlik golünü atan Oosterwolde, rakibi 10 kişi bırakan faulü alan Mert Müldür’dü.
Bathsuayi yerinde Dzeko olsaydı, Fenerbahçe’nin ilk yarıda bile bulduğu pozisyonları gole çevirebilirdi belki… Ancak çok iyi ayağa pas ve önde baskı yapan, geriden oyun kuran genç, dinç, motive hatta öfke derecesinde motive Twente’ye fren yaptıracak bir kadro dizmişti İsmail Kartal. Bozan Fenerbahçe sahaya çıktı, oynayan Fenerbahçe’ye evrilmesi zaman aldı. Ama bozmasaydı, rakibin enerjisi çok zorlardı Fenerbahçe’yi.
Evet… İlk 25 dakika Fenerbahçe’nin yıldızları oyuna giremedi, savunması organize olamadı, İsmail bile kötüydü başlangıçta.
Lakin, Fenerbahçe maçın içinde oyunun ağırlığını tersine çevirip kendi eline aldıysa, bunun sebebi kalitenin hırslı gençliğe galebe çalmasıydı. Öyle bir kalite ki, Fenerbahçe 1-0 mağlup üst üste kornerler kazanırken golün gelişini tribünlere Fred önceden haber verdi mesela. Beraberlik golünden iki dakika önce “katılın” dedi tribünlere. Ardından kafayla en uzaktan atılan gollerin belki de ilk üçüne girecek Oosterwolde’nin golü, Regeer’in kırmızı kartı ile berabere biten ilk devre.
İsmail Kartal on-onbeş dakika beklemeden ikinci devreye sağ kanadı yenileyerek başladı. Osayi ile İrfan Can’ı alıp, görevleri biten Mert ile Kent’i çıkardı. Çünkü sıra solda Tadic-Ferdi, sağda İrfan-Osayi ortalarıyla pozisyon aramakta ve farkı arttırmaktaydı artık.
İkinci yarı başında değişikliği yaparken 60 ve 63’deki “kopya” golleri hayal etmiş, yaşamış olmalı İsmail Kartal…
Osayi asist Szymanski gol…
Ferdi asist İrfan Can gol!
Tam İsmail Hoca’nın istediği gibi.
Ardından Basthuayi-Dzeko değişikliği ve beklenen golün yine İrfan Can’dan gelmesi, İrfan’ı tribünlerle Fenerbahçe’yi taraftarıyla kaynaştıran bir olaydı. Çok ihtiyacı vardı İrfan’ın.
Bitmedi… Osayi’ye penaltı, Tadic gol!
Skor 5-1… İyidir.
Kadıköy’de bitirdiler rakibi. Büktüler. Çökerttiler. Daha iyisi can sağlığı.
Rakip 11 kişi başlasa da rövanş daha kolay geçecektir. Çünkü Fenerbahçe’nin “konferansını” dinlediler, kudretini anladılar. Hollanda’da güçlerini kontrol ederek daha dikkatli oynayacaklardır. Orada skora gerek yok zaten. Buradaki yeter!