Türk futbolunun iki güzide kulübü Galatasaray ile Fenerbahçe, Merkez Hakem Kurulu ve VAR tartışmaları nedeniyle söz düellosuna girdi. Çok değil, daha bir ay önce, depremzedeler için kol kola olan iki kulüp, şimdi “bir kupa” uğruna, karşı karşıya geldi.
Milliyet Gazetesi Spor bölümü de iki kulüp arasında yaşananları değerlendirdi.
İşte ‘Aman dost olmasınlar!..’ başlıklı o yazı:
“Umarız, bu millet boğazından keserek besleyip büyüttüğü, el üstünde tuttuğu, toz kondurmadığı, gücü ve asaletiyle övündüğü güzide kulüplerini, bir kez daha dayanışma, dostluk ve kucaklaşma içinde görmez!..
Umarız, her daim birbirlerini yerler, birbirlerinin yoluna taş koyup avantaj elde etmek için sistemden girip rakipten çıkarlar, bel altı yumruklaşma şampiyonu olurlar kol kola girmek yerine!
Futbol didik didik, camialar kanlı bıçaklı, yönetimler tam teçhizatlı, başkanlar düelloya kıl payı. Neden?.. Çünkü futbolda barışın bedeli çok ağır.
Ancak, 11 şehir harap olup 50 bini aşkın can kaybı gibi muazzam felaketler ardından hatırlıyorlar “ebedi dostluk” denilen şehir efsanesini. Sel afetinin bir şehrimizden aldığı 20 vatandaşımızın hüznü/acısı bile kesmiyor onları, erteletmiyor, durduramıyor birbirlerine girmelerini.
Memleket ağır yaralı, saygın ve duygusal kulüplerimiz hasta yatağı önünde çıkar hesapları içinde mirasçılar sanki. Dost olsunlar diye yeni bir milli felaket dileyecek halimiz yok.
Zaten bu saygıdeğer kulüplerimizden dost olmaz! O etik/özveri/saygı yoğun güzel kavram, yardım TIR’ı üzerinde kalmış bir hayal. İşin acı tarafı, peşinde oldukları “sinekten çıkacak yağ” kadar.
Olsun!.. Boyutu, gramajı önemli değil; rakibe verilen her zararın, muhtemel bir başarıda payı var! Hani dosttunuz, dayanışma içindeydiniz? Hani bu ülke için her şeyinizi verirdiniz? Belli ki, felaket icabı söylediler.
“Dostluk o kadar güzel bir şeydir ki, araya para girmese bir ömür sürebilir” diye bir söz var… Çıkarın “parayı” koyun “kupayı”. İşte dostluk oraya kadar.
Bu egoistliğe, bu vurdumduymazlığa, ülkeye/ülke insanına yabancılaşmaya, bir de “kulübün yüce menfaatlerini korumak” gibi asalet kuyruğu takıp, asıl amaç “koltuğu korumayı” örtmeye çalışmıyorlar mı…
Resmen aptal muamelesi yapıyorlar renklerine aşık masum ve şefkatli insanlara. Halkın samimi duygularını kullanıp algı mühendisliği ile sistemi çıkarlarına işletmek için insanlara yaslarını unutturup gönüllü fedailer üretmeye uğraşıyorlar.
İstisnaları tenzih ederiz… Lakin, yazıklar olsun bu niyettekilere.