Turkish Airlines Euroleague’de çift maç haftasını temsilcilerimiz 4’te 3 yaparak bitirdi. Sezona fırtına gibi girse de ritmini kaybeden, 5 maç üst üste yenilen Fenerbahçe Beko adına bu hafta önemliydi ve temsilcimiz önce deplasmanda Panathinaikos, ardından da iç sahada Bayern Münih engellerini aştı. Aslında Panathinaikos maçının büyük bölümü kriz içinde geçti. Bir türlü ribauntlarda rakibine kafa tutamayan ve Yunan ekibini hücum ribauntlarında tüm zamanların 2.’si yapan temsilcimiz, yine de oyunda kalmayı başardı, bitime saniyeler kala Guduric’in attığı mucize üçlükle maçı uzattı, ardından da zafere uzandı.
Böyle galibiyetlere de ihtiyaç vardır, kötü oynadığında da belki şansının yardımıyla kazanırsın ve bambaşka bir hikaye yazmaya başlarsın. Bu maçın morali, İstanbul’a taşındı. Bayern Münih karşısında, iki gün önceki hatasından ders almış bir Fenerbahçe vardı, ribauntlarda rakibine çok ağır bastı. Özellikle Motley oynadığında her şey çok güzel oluyor temsilcimizde, bu mücadelenin de tek kelimeyle yıldızıydı.
Savunma ve mücadele
Hem Panathinaikos deplasmanında hem de Bayern maçının ilk yarısındaki (2. devre şans bulamadı) performansıyla Edwards’ın performansı da kalan haftalar için umutları artırdı. Hayes, Atina’daki zaferin mimarıydı, Wilbekin sakatlık sonrası yeniden ritmini bulmaya başladı. Tek sıkıntımız, Guduric ile Booker’daki düşüş, onlar sahadayken savunmadaki problemi de çözebilirsek temsilcimiz için daha güzel olacak ligin kalanı… Çünkü bir kez daha anladık ki, savunma ve mücadele bu takımın tek ilacı.
Efes, Barça’yı görünce…
Anadolu Efes çift maç haftasında İspanya’daydı. Nispeten daha rahat geçmesini beklediğimiz maç Valencia’ydı. Tam 6 eksik vardı rakipte ama konsantre olmadan kazanmanın mümkün olmadığı bir kez daha anlaşıldı. Kötü yüzdeyle şut attı temsilcimiz, geri dönüş anlarında bile yüzlerde enerji yoktu, sanki Euroleague değil de hazırlık maçıydı.Shane Larkin uzun süre sonra takıma dönüp iyi oynuyordu ama Singleton ABD’den sadece bir gün önce gelip sahaya çıkmış olmanın şaşkınlığındaydı, gece hüsranla sonuçlandı. Ancak yıllardır bir gelenek haline geldi Efes’in Barça zaferleri, neyse ki bir sonraki maçımız Barcelona karşısındaydı. Bu krizden çıkmak için daha iyi bir fırsat olamazdı. Singleton jetlag etkisinden çıkıp ilk 5’te maça başlarken savunmada aranan kan rolünü almıştı, Pleiss boyalı alanı mükemmel kullandı ama en önemlisi de son iki yılın MVP’si Micic top kaybı yapmadan sahanın yıldızı olurken, Larkin ile Beaubois da şampiyonluk maçlarındaki gibi şutlar attı.
Düşündürücü son çeyrek
Clyburn bu maçta sakatlığı nedeniyle çok öne çıkamadı belki ama Anadolu Efes için kilit isimlerden olmaya başlayan Bryant da Kalinic’in sırtı dönük oyunlarını mükemmel savunurken, yine enerjisiyle fark yarattı. Bir tek son çeyrekteki düşüş can sıkıcıydı Efes için. 18 sayıya kadar çıkan fark bir anda eridi.
Maccabi ve Valencia deplasmanlarıyla ligdeki Türk Telekom maçında da son çeyrek performansıyla kaybeden temsilcimizde sakatlıklar ile bazı isimlerden gelmeyen katkı nedeniyle yaşanan yorgunluğa bağlı olduğunu düşündüğümüz sıkıntı da Larkin ve Singleton eklemeleriyle giderilirse, 3. şampiyonluk hedefi yeniden yüksek sesle dillendirilmeye başlanır.
Motley rekor kırdı
Fenerbahçe Beko’ya sezon başı transfer olan ve gösterdiği performans ile kısa sürede taraftarın sevgilisi haline gelen Johnathan Motley, Bayern Münih maçında devleşti. 17 ribaunt ile kariyer rekoru kıran, 22 sayı atıp sahanın en skoreri olan Motley, 38 verimlilik puanıyla maçı tamamladı.
Edwards kıpırdanıyor
Fenerbahçe Beko’da en çok merak edilen transferlerin başında gelen, Euroleague genel menajerlerinin de en flaş 2. transfer olarak gösterdiği Carsen Edwards, yavaş yavaş ritme girmeye başladı. Uyum süreci beklenildiği gibi biraz uzun süren ABD’li çift maç haftasındaki performansı, kritik anlarda attığı şutları, en çok da mücadelesi ve savunma kısmındaki çabası ile taraftarların gözüne girdi. Bakalım Edwards bu çıkışını sürdürerek, süper yıldız seviyesine yükselebilecek mi?
Ataman’dan 3 mesajı
Anadolu Efes’i peş peşe 2 kez Euroleague şampiyonu yapan ve bu sezon da kupayı kazanarak tarihte bunu başaran ilk antrenör olmayı hedefleyen Ergin Ataman, Barcelona maçının ardından çok mutluydu. Mücadeleyi galip bitirdikten sonra tribünlerdeki destekçilerine önce klasik yumruk hareketini yapan Ataman, ardından 3 işareti yaparak, hedefini bir kez de gözler önüne koydu.
Milano’da yaşanan yalancı baharmış!
Euroleague’in en yüksek bütçeli ekiplerinden olan Messina yönetimindeki Milano, bir türlü belini doğrultamadı. Çok kötü başladığı sezonda arka arkaya aldığı 3 galibiyet ile toparlanma sinyalleri veren İtalyanlar, son 3 maçı yine kaybetti. Bu 3 maçta da 70 sayıyı göremeyen Milano, çift maç haftasında önce Alba Berlin’e deplasmanda, ardından Zalgiris Kaunas’a evinde yenildi, 19 hafta sonunda 6 galibiyette kalarak, Asvel ve Alba ile ligin dibine yerleşti.
Colson yetmedi
Geçtiğimiz yılı Pınar Karşıyaka’da geçiren Bonzie Colson, takımı Maccabi Tel Aviv’in, Panathinaikos deplasmanında 88-86 kaybettiği maçta müthiş bir performans sergilese de yenilgiye engel olamadı. 6’da 5 üç, 7’de 7 iki sayı isabetiyle oynayarak 29 sayı üreten, 14 de ribaunt alarak 41 verimlilik puanına ulaşan Colson buna rağmen takımını galibiyete taşıyamadı.
Sen neymiş Vildoza!
Kızılyıldız çift maç haftasına Real Madrid yenilgisiyle başladı. Yeni transfer Campazzo’nun, Sırp kulübünün cezası nedeniyle oynayamaması, Vildoza’nın da sakatlığı nedeniyle hücumda çok aksayan hücumda yaşanan sıkıntı farklı yenilgiyi beraberinde getirdi.
Ancak Vildoza dönünce işler değişti. Aslında daha geç dönmesi bekleniyordu Arjantinli’nin ama sakatlığı hızlı atlattı. Belki istatistikleri süper değildi ancak varlığı yetti, Anadolu Efes’te hayalkırıklığı ile geçen sezonun ardından Kızılyıldız’da kendisini bulan Petrusev’e destek oldu ve Kızılyıldız, Monaco maçını çok farklı kazanmayı bildi.