MİNE ÖZDEMİR GÜNELİ – Tüm dünyada kadınlar, siyasetten iş dünyasına, bilimden sanata hayatın her alanındalar. Ancak çoğu zaman görevde yükselirken görünmeyen bir engel olan cam tavanla, eşit iş şartlarında çalışırken ise ücret adaletsizliğiyle karşı karşıya kalıyorlar. Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle kadının sosyal yaşam, ekonomi ve üretimdeki eşitlik ve özgürlük mücadelesinin önemi bir kez daha anlaşılıyor.
Türkiye’de de durum farklı değil. Son yıllarda eğitimli kadınların sayısı hızla artsa da üst yönetimlerde kadınların oranı hâlâ çok düşük. Öyle ki Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze kadar görev yapan toplam 66 Milli Eğitim Bakanı’ndan sadece 1’i kadındı. O da 2009-2011 yılları arasında Bakanlık koltuğuna oturan Nimet Baş’tı (Çubukçu). Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in dört bakan yardımcısı arasında ise Petek Aşkar tek kadın Bakan Yardımcısı olarak dikkat çekiyor.
4 kadın il müdürü var
Milli Eğitim Bakanlığı’nda (MEB) İç Denetim Birimi, Strateji Geliştirme, Talim ve Terbiye Kurulu, Teftiş Kurulu başkanlıklarının yanı sıra 17 genel müdürlükte görev alan müdürlerin çoğunun da erkek olduğu görülüyor. Kadın müdür ve başkanlar arasında Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Zekine Dayıoğlu, Mesleki ve Teknik Genel Müdürü Nazan Şener ile İç Denetim Birimi Başkanı Sibel Şatana yer alıyor. 81 il milli eğitim müdüründen ise sadece 4’ü kadın. Bu isimler arasında Burdur İl Milli Eğitim Müdürü Nesrin Kakırman, Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Pervin Töre, Malatya İl Milli Eğitim Müdürü Hatice Özdemir ve Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürü Züleyha Aldoğan bulunuyor.
Rektörlükte yoklar
Yükseköğretim Kurulu’nda (YÖK) da benzer bir tablo var. Bugüne kadar toplam 8 başkan gören YÖK’te hiç kadın başkan görev almadı. Prof. Dr. Erol Özvar’ın Başkanlık koltuğunda oturduğu YÖK’te 18 üye arasında kadın üye olarak Prof. Dr. Ayşen Gürcan’ın adı geçiyor. 208 yükseköğretim kurumunda ise 17 kadın rektör ve 1 kadın müdür görev yapıyor.
Akademide araştırmacılar arasında kadınların oranı erkekleri geçse de unvan ve görev yetkisi arttıkça durum tersine dönüyor. Öyle ki üniversitelerde 99 bin 196’sı erkek, 84 bin 398’i kadın olmak üzere 183 bin 594 akademisyen bulunuyor. 47 bin 806 araştırma görevlisinden 22 bin 680’inin erkek, 25 bin 126’sının kadın araştırmacı olduğu görülüyor. 43 bin 58 doktor öğretim üyesi arasında da 23 bin 92 erkek, 19 bin 966 kadın akademisyen bulunuyor. Doçentlik ve profesörlükte ise makas gittikçe açılıyor. 21 bin 944 doçentten 13 bin 27’sini erkekler, 8 bin 917’sini kadınlar; 33 bin 385 profesörden de 22 bin 155’ini erkekler, 11 bin 230’unu kadınlar oluşturuyor.
Öğrencilerde durum başa baş
Öğrenciler arasında cinsiyet eşitliğinin yakalandığı görülüyor. Okul öncesi, ilkokul ve ortaöğretimde 19 milyon 155 bin 571 öğrenci arasında 9 milyon 928 bin 304 erkek; 9 milyon 227 bin 267 kız öğrenci bulunuyor. Üniversitelerde de 4 milyon 124 bin 812’si kadın, 4 milyon 172 bin 147’si erkek olmak üzere 8 milyon 296 bin 959 öğrenci mevcut. Önlisansta 1 milyon 682 bin 677’si kadın, 1 milyon 567 bin 424 erkek olmak üzere 3 milyon 250 bin 101 öğrenci varken lisansta 2 milyon 214 bin 463’ü kadın, 2 milyon 364 bin 584’ü erkek olmak üzere 4 milyon 579 bin 47 öğrenci bulunuyor. Yüksek lisansta ise 358 bin 271 öğrenciden 174 bin 311’ini kadın, 183 bin 960’ını erkek; doktorada 109 bin 540 öğrenciden 53 bin 361’ni kadın, 56 bin 179’unu erkek öğrenciler oluşturuyor.