Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘başörtüsü yasa teklifi’ne karşı ‘başörtüsüne anayasal teminat’ kartını açtı. Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı’nda Kılıçdaroğlu’nun başörtüsüne yönelik daha önceki açıklamalarının yer aldığı bir videoyu da izletti. Erdoğan, özetle şunları söyledi:
BİZ ÇÖZERİZ: Hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme, her bir insanımızın refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz. Ülkemizin önündeki zorlukların ve insanımızın yaşadığı sorunların çözümü mümkün müdür? Evet. Bu çözümü sağlayacak tek yürütme temsilcisi biz, tek siyasi parti AK Parti, tek ittifak Cumhur İttifakı’dır
GÜNAH ÇIKARIYOR: Biz içeride eser ve hizmet siyasetiyle, dışarıda ülkemizin itibarını yükseltecek diplomatik mekiklerle uğraşırken, birilerinin de buram buram riyakârlık peşinde koştuğunu görüyoruz. CHP Genel Başkanı, bizim ömrümüzü verdiğimiz bir mücadele neticesinde adım adım çözdüğümüz başörtüsü meselesiyle ilgili günah çıkarıyor, güya yeni bir teklif getiriyor. Doğrusu bu zatın niye böyle bir teklifle ortaya çıktığını anlamakta zorlandık. Çünkü biz, zulüm düzeyine varan bu konuyu, her alanda ülke gündeminden çıkarttık.
BAŞÖRTÜSÜ DİYE BİR MESELE KALMADI: Türkiye bir dönem Meclis’e başörtüsüyle girdiği için, ey CHP senin yandaşın, her şeyin, fikir baban şimdi ebedi alemde… kürsüden, ‘Haddi bildirilmeye davet edilen’ milletvekilleri görmüştü. Siz de bunları alkışlamıştınız. Yanına bir iki tane başörtülü bayanı alıp, onlara rozet takmakla bu işi çözdüğünü mü zannediyorsun? İstismar siyaseti yaparak milletin karşısına çıkma. Bu zatın, artık yaşanmayan bir sorunla ilgili bir gece yarısı ortaya çıkıp, kanuni düzenleme teklif etmesinin gerisindeki riyakârlığı görüyoruz da, başka ne hesap var, onu da değerlendirmemiz lazım. Bugün Türkiye’nin gündeminde başörtüsü diye bir mesele artık kalmamıştır.
TEMEL HAKTIR: Geçmişte bu ülkede ‘başörtüsü’ diye utanç verici bir mesele yaşandıysa, bunun tek müsebbibi, bizzat Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği CHP zihniyetidir, CHP faşizmidir. İşin esasına bakılacak olursa, genelde kılık kıyafet ve özelde de başörtüsü meselesi ne yasa, ne anayasa konusu olmaması gereken tabii bir haktır. Nasıl başı açık bir hanım kardeşimizin bu şekilde hayatın her alanında var olabilmesi için herhangi bir yasa ve anayasa düzenlemesi gerekmiyorsa, aynı durum başörtülü kardeşlerimiz için de geçerlidir.
AYM’YE GÖTÜRMÜŞTÜ: Biz 2008 yılında MHP ile birlikte Meclis’te başörtüsü tartışmalarını kökten çözecek bir anayasa değişikliği yapmıştık. Hayata geçirdiğimiz anayasa değişikliği birilerini öyle rahatsız etmişti ki, bunu ‘411 el kaosa kalktı’ manşetiyle duyurmuşlardı. Bu değişikliği, iptali için büyük bir keyifle AYM’ye götüren kişi bizzat Kılıçdaroğlu’nun ta kendisiydi. Kılıçdaroğlu’nun iptal başvurusunda yer verdiği ‘başörtüsünün çağdaş demokrasiye tehdit oluşturduğu, kamu düzenini, toplum huzurunu ve beraberliği zedeleyeceği’ ifadeleri hem bu şahsın alnına, hem de demokrasi tarihimize kara bir leke olarak kazınmıştır.
İKNA ODALARI: Sayın Kılıçdaroğlu, senin üst düzey yöneticilerin üniversitelerimizde ikna odalarını kurmadılar mı? Bu ikna odalarında kızlarımızın başındaki örtüleri çıkartmadılar mı? Bunlara yapılan zulümden kurtulacağını mı zannediyorsun? Bunun hesabını kolay kolay veremeyeceksin. Onlar da veremeyecek.
YENİ YASAKLARIN DAYANAĞI: Kılıçdaroğlu’nun son teklifini bir taktik adım olarak görüyorum. Diyor ki ‘bu konuda kanun çıkaralım.’ Kanun teklifi diye Meclis’e sundukları metin, sorunu hem tüm boyutlarıyla kucaklamaktan hem de arzu edilen şekilde çözmekten uzaktır. Hatta tam tersine, geçmişte olduğu gibi kötü niyetli yorumlar eliyle, yeni yasakların dayanağı haline bile gelebilir. Madem bu konuyu kendisi gündeme getirdi, öyleyse biz daha öte bir teklifle mukabele edelim. Şayet bu zat, temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati şekilde çıkarmakta samimiyse, sözünün arkasındaysa gelin çözümü yasa değil anayasa düzeyinde sağlayalım… Çünkü bugün Meclis’te basit çoğunlukla çıkan bir yasayla verilen hakkın, yarın bir başka Meclis denkleminde aynı şekilde alınabilmesi mümkündür. Meseleyi anayasa düzeyine taşıdığımızda ise süreç bu kadar kolay yürüyemeyeceği için nispeten daha kalıcı, daha sağlam bir iş ortaya çıkmış olacaktır. Dürüstsen, samimiysen, adam gibi adamsan, gel bunu böyle yapalım. Böylece CHP’ye, 14 yıl sonra üzerindeki utanç lekelerinden en azından birini temizleme fırsatı vermiş de olacağız.
HIZLA GELECEK: Biz, demokrasiye ve milli iradeye saygımızın gereği, ağızdan çıkan söze göre kendi teklifimizi sunuyoruz. Arkadaşlarıma talimatı burada veriyorum. Çalışmalarını süratle hazırlayıp getirecekler. Gerisi CHP’nin ve başındaki zatın bileceği iştir. Hatta bununla kalmayalım, kadının ve erkeğin birlikteliğinden oluşan aile kurumumuzu da güçlendirerek, geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım.
Alevi çalışması cuma açıklanacak
Hükümetlerimiz dönemlerinde, inanç, köken, meşrep alanlarındaki tüm özgürlükleri CHP’ye rağmen hayata geçirdik. Kürt meselesi diye ülkemize giydirilmeye çalışılan deli gömleğinden onlara rağmen kurtulduk. Bizim Kürt meselesi diye bir sorunumuz, derdimiz yok ki. Şu anda benim kabinemde iki Kürt arkadaşımız var. Ama sende bu noktada dert çok, her numara var. Bu zat terör örgütlerinin temsilcileriyle Ankara’dan İstanbul’a dirsek dirseğe yürüdü. İnşallah önümüzdeki cuma, yeni bir adımını atacağımız çalışmalarla Alevi kardeşlerimizi ülkemizden koparma projelerini de onlara rağmen akamete uğratıyoruz.
‘Olacağı buydu zaten’
Erdoğan, grup toplantısının çıkışında “anayasa” çağrısına CHP’den gelen jet “ret” yanıtı değerlendirdi. Erdoğan, şunları söyledi: “Olacağı buydu zaten. Dürüst değil bunlar. Bu işte zaten yasal düzenlemeye filan falan gerek yok. Çünkü şu anda zaten yasal teminat altında. Eğer sen dürüstsen, samimiysen gel bu işi anayasa teminatı altına alalım. Kaldı ki anayasamızda da bunu geniş manada teminat altına alan maddeler var. Ama hak ve özgürlükler çerçevesi içinde açık, samimi, başörtüsü konusunu biz oraya oturtalım… Ben şimdi Anayasa Komisyonu, Adalet Komisyonu üyelerimi çalıştırıyorum. Teklifimizi Meclis’e getireceğiz. Getirdikten sonra o desteklemeyecek ve ne kadar samimi olduğu her zaman olduğu gibi tekrar meydana çıkacak.”