Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda önemli mesajlar verdi. İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları: Değerli il başkanlarımız, değerli dava ve yol arkadaşlarım sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Ne kadar sancılı olursa olsun her meseleyi kendi arasında konuşan müzakere eden bir hareketiz. 31 Mart seçimleri sonrasında da aynısını yapıyoruz. Milletin sandıkta veridiği mesajlara kulaklarımızı tıkamıyor iç bünyemizde gerekli adımları atıyoruz. Bakılmadık hiçbir nokta bırakmadan bu süreci titizlikle yürütüyoruz.
BUNLARA ARADIKLARI FIRSATI VERMEDİK VERMEYECEĞİZ
Her şeyin farkındayız. Selden kütük kapma telaşında olanları da çok iyi görüyoruz. Bunlara aradıkları fırsatı vermedik vermeyeceğiz. Ne fitne kazanına odun taşıyanların oyununa geleceğiz ne de hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam edeceğiz. Partimiz bünyesinde bayrak değişimini gerçekleştiriyoruz. Görevden affını talep eden bazı arkadaşlarımızın yerine yenilerini görevlendirdik. Siyasetin dalgalı denizde gel-gitler olabilir bunların tamamı geçicidir, aslolan milletle gönül bağını muhafaza etmektir.
MİLLETİN GÜNDEMİYLE KONUMLANAMADILAR
Muhalefetin milletin meselelerine nasıl baktığını her konuda görüyoruz. Son 22 yılda birkaç istisna hariç milletin gerçek gündemiyle aynı hizada bir türlü konumlanamadılar. Terörle mücadeleden ülkemizin hak ve çıkarlarının savunulmasına kadar çok büyük savrulmalar yaşandılar. 30 yıllık işgalin altından Karabağ’ı özgürlüğe kavuşturma mücadelesinde en sert eleştiriyi CHP’den aldık. Libya meselesinde de aynı vahim durumla karşılaştık. Türk askerinin Libya’da ne işi var korosunun assolisti CHP ve dönemin CHP genel başkanıydı. Türkiye’nin Afrika’daki varlığından rahatsız olan sömürgecilerin tezleriyle bizleri hedef aldılar.
BUNUN ADI SORUMSUZLUK
Geçtiğimiz hafta DEM’li ortaklarıyla Meclis’te Somali tezkeresine hayır dediler. Gazze’de devam eden soykırımda Hamas’ı şeytanlaştırmada nasıl bir dil tutturduklarını biliyoruz. İsrail’in vahşi katliamlarına tepki vermekle gösteremediler. Şimdi benzer basiretsizliği Mavi Vatan’da görüyoruz. Masal diyerek, ülkemizi yayılmacılıkla itham ederek birilerine göz kırpıyorlar. Milletin verdiği yetkiyi Türkiye karşıtlarına selam çakmak için kullanıyorlar. Bunun adı sorumsuzluktur, şuursuzluktur, gaflettir. Bu tezleri Meclis kürsüsünden dinlendirmek ne zamandan beri CHP’nin gündemi oldu.
MAVİ VATAN’DA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ
CHP’nin Türkiye ile ve Türkiye’nin çıkarlarıyla alıp veremediği nedir? İktidara muhalefet etmek ayrıdır, Türkiye’nin rakiplerine lojistik destek sağlamak ayrıdır. Biz CHP’den bizimle her konuda aynı düşüncede yer almasını asla beklemiyoruz. Milli meselelerde yerli ve milli duruş bekliyoruz. Bu tarz açıklamalarla ülkemize zarar vermesinler, gölge etmesinler yeter biz onlardan başka ihsan istemiyoruz. Mavi Vatan’a sahip çıkma konusunda en ufak bir geri adım atmayacağız.
BİZ DEVLET AKLI OLAN BİR MİLLETİZ
Bunu böyle bilsinler, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türkleri’nin haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Dış politika bağlamında şu gerçeği vurgulamak isterim, biz 2200 yıldan fazla devlet geleneği ve devlet aklı olan milletiz. Başkaları gibi sadece 50-100 yıllık birikimle değil binerce yılın merceğinden bakıyoruz. Hazırlıklarımızı buna göre yapıyoruz. Hamlelerimizi buna göre tayin ediyoruz. Biz başına vurulunca ekmeği alınan bir ülke değiliz.
Tarihimizin hiçbir döneminde de böyle olmadık. Ne başkalarının hakkına el uzatırız ne birilerine hakkımızı yediririz. Libya’da bunu yaptık.30 yıllık işgalin ardından Karabağ’da bunu yaptık. Suriye’den topraklarımıza saldırı olduğunda bunu yaptık. Hakkımıza, kardeşlerimize bekamıza sahip çıktık. Ülkemizin ve milletimizin güvenliğini garanti altına aldık.
GAZZE’DE SON DERECE VAHŞİ BİR SOYKIRIM YAŞANIYOR
Barışı, istikrarı, sükuneti savunan taraf olduk. Gazze’de 300 gündür son derece vahşi soykırım yaşanıyor. İsrail güçleri 16 bini çocuk 40 bin Filistinli kardeşlerimizin tepelerine boma yağdırarak kalleşçe şehit etti. 100 bin Filistinli kardeşimiz yaralandı. Küvezdeki bebeklere kurşun sıkacak kadar ileri gittiler. Gıda sırasında bekleyen insanları katledecek kadar alçaldılar. Cami, kilise ve okulları bombalayacak kadar gözlerini kararttılar. İsrail savaşın hukukunu bile yok saydı. Hitler’i gölgede bırakacak bir barbarlığa imza attılar.
BU GİDİŞ, GİDİŞ DEĞİLDİR
Eli kanlı katiller Temsilciler Meclis’inde ağırlanıyor alkışlanıyor. Ben de insanım diyen, ben de Müslüman’ım diyen birisinin böyle bir tabloya rıza göstermesi mümkün mü? BM Güvenlik Konseyi bugün sorumluluk almayacaksa Allah aşkına ne zaman alacak? Daha kaç bin tane çocuğun ölmesi lazım. Bu gidiş gidiş değildir. Netanyahu yönetimindeki altında İsrail’in gittiği yol yol değildir. Bu pervasızlık, bu hoyratlık, Batının sergilediği bu iki yüzlülüğün sonu korkarım ki çok kötü bitecektir.
BÖLGEMİZDE HUDUTLARI HALEN NETLEŞMEMİŞ TEK ÜLKE İSRAİL’DİR
Bugün gözünü Lübnan’a dikenlerin yarın pis ellerini başka yerlere uzatmayacağını kim garanti edebilir. Bölgemizde hudutları halen netleşmemiş tek ülke İsrail’dir. Diğer ülkelerin topraklarını işgal ederek semiren ülke İsrail’dir.
KLAVYE SOYTARILARININ MESAJLARI BİZİ SİNDİREMEZ
Klavye soytarının hadsiz mesajları bizi sindirmez, bizi yolumuzdan alıkoyamaz. İstedikleri kadar çukarlaşsınlar, Tayyyip Erdoğan’ın hakikati haykırmasına engel olamaz. Eli kanlı canilerin provokasyonlarına da gelmeyiz. Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık. Biz bugünlere çarpışa çarpışa geldik. Bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu ama yanıldılar. Bizi terörle, darbeyle devirmek isteyenler oldu. Tamamını ya meydanlara ya da dağlara gömdük. Korkuyu yanımıza hiç yaklaştırmadık. Bugün de dimdik ayaktayız. İsrailli yetkililerin küstah açıklamaları karşısında milletimizn sergilediği dik duruşu kıymetli bulduğu belirtmek istiyorum.
İSRAİL ARTIK TÜM DÜNYA İÇİN TEHDİT
Meşru bir devlet olarak değil terör örgütü gibi hareket eden ülke İsrail’dir. Hamas, bizim de telkinlerimizle ateşkese evet dediği halde savaşı uzatan, katliam yapan taraf İsrail yönetimidir. Hukuk tanımaz İsrail devleti artık tüm insanlık, dünya için tehdittir. Hitler, ABD ve Sovyetler Birliği’nin ittifakıyla geç de olsa durdurulmuştu. Daha geç olmadan bu soykırım, bu vahşet insanlığın ittifakıyla artık derhal durdurulmalıdır.
NETANYAHU DENİLEN CANİNİN NE YAPMAYA ÇALIŞTIĞININ FARKINDAYIZ
Netanyahu yönetiminin yularını elinde tutanların bu katliam şebekesine bir an önce dur demesi gerekiyor. Biz Netanyahu denilen caninin ne yapmaya çalıştığının, dünyayı nasıl bir felakete sürüklemek istediğinin farkındayız. Asıl niyetini de çok iyi biliyoruz. Ne yapıyorsak böyle bir senaryonun önüne geçmek için yapıyoruz. Bölgemizde kanın ve gözyaşının durması için söylüyoruz. Biz İstiklal Marşı bile korkma diyerek başlayan bir millettiz. Klavye soytarılarının hadsiz mesajları bizi korkutmak, bizi ürkütmez, inandırmamız yolda yürümekten bizi asla vazgeçirmez.
İSRAİLLİ BAKANI’IN SÖZLERİNE YANIT: KLAVYE SOYTARILARININ MESAJLARI BİZİ KORKUTAMAZ
Klavye soytarının hadsiz mesajları bizi sindirmez, korkutamaz, bizi yolumuzdan alıkoyamaz. İstedikleri kadar çukarlaşsınlar, Tayyip Erdoğan’ın hakikati haykırmasına engel olamaz. Eli kanlı canilerin provokasyonlarına da gelmeyiz. Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık. Biz bugünlere çarpışa çarpışa geldik. Bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu ama yanıldılar. Bizi terörle, darbeyle devirmek isteyenler oldu. Tamamını ya meydanlara ya da dağlara gömdük. Korkuyu yanımıza hiç yaklaştırmadık. Bugün de dimdik ayaktayız. İsrailli yetkililerin küstah açıklamaları karşısında son 2 gündür siyasi parti gözetmeksizin milletimizin fertlerinin sergilediği dik ve dirayetli duruşu kıymetli duruşu belirtmek istiyorum.
MAZLUM VE MAĞDURUN YANINDAYIZ
Türkiye olarak bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan musevilere kucak açtıysak, Hitler’in toplama kamplarından kaçan Yahudilere nasıl kol kanat gerdiysek, bugün de mazlum ve mağdurların yanındayız.
Bizim için zalimin de mazlumun da kimliğinin bir önemi yoktur. Türkiye tüm imkanlarıyla tüm kapasitesiyle elbette hiçbir ihtimali gözardı etmeden mazlum Filistin halkının yanındadır. Bu vicdanlı tavrını sonuna kadar koruyacaktır.
MACRON DAVET ETTİ, TORUNUM ‘GİTME’ DEDİ
İnsana ve insani değerlere yönelik savaş birçok alanda şiddetini artırarak devam ediyor. Şu bölüm çok hasas, çok önemli; Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nın açılışında sahnelenen ahlaksızlık, karşı karşıya olduğumuz tehdidin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Macron beni davet etti. Ben de gelebileceğimi söyledim. 13 yaşındaki torunum ‘Dede gitme’ dedi. ‘Niye’ dedim. ‘Orada LGBT gösterisi yapacaklar’ dedi. Çıkardı bana Instagram’dan o görüntüleri gösterdi. ‘Tamam kızım gitmeyeceğim’ dedim. Düşünebiliyor musunuz insanları birleştirmesi gereken uluslararası spor etkinliği maalesef insanlığa, fıtrata, insanı insan yapan değerlere düşmanlıkla açıldı. Bizim inancımızda insan yaradılmışların en şereflisidir. Paris’te yapılmak istenen eşref-i mahlukat olan insanı esfel-i safilin yani hayvanlardan dahi aşağı seviyeye çekme projesidir.
İLK FIRSATTA PAPA’YI ARAYACAĞIM
İlk fırsatta Papa’yı arayacağım. Orada tüm insanlığa yapılan ahlaksızlığı paylaşacağım. Olimpiyatlar nesillerin emniyeti ve bakasını tehdit eden sapkınlığa alet edilmiştir. En masum varlıklarımız olan çocuklarımız iğrenç şekilde hedef alınmıştır. Paris’teki rezil sahne sadece Katolik alemini, hristiyan dünyasını değil en az onlar kadar bizi de rencide etti, bizde de infial oluşturdu
Kutsala yönelik bu apaçık saldırı karşısında daha fazla liderin, siyasetçinin sesi çıkması gerekiyordu. Kimi umursamazlıktan, kimi korkudan LGBT lobisine ses çıkaramıyor. Biz çıkarıyoruz. CHP çıkarmasa ne yazar DEM çıkarmasa ne yazar. En küçük eleştiriye dahi tahammülü olmayan bu lobi Avrupa ve Batı dünyasını esir almış durumda. Eş zamanlı olarak insanlık büyük bir kuşatmayla karşı karşıya bırakılıyor. Bu korku iklimini oluşturuyorlar.
DOĞRUDAN ÇOCUKLARIMIZI HEDEF ALAN FAŞİZAN BİR DAYATMA VAR
Karşımızda sadece bir yönelik yok. Doğrudan çocuklarımızı hedef alan faşizan bir dayatma var. Normale, fıtrata, aileye, insan nesline yönelik çok boyutlu, kapsamlı, acımasız bir savaş yürütülmektedir.
LGBT sapkınlığını özgürlük olan lanse edenlerin başörtülü sporculara tahammül edememesi bunların kafalarındaki özgürlük tarifini ortaya koymaktadır. Fransız sporcuların içinde başörtülü olanlar varsa Fransa onların katılımını engellemiştir. Bu nasıl mantık? Fransa’da yaşayan Faslı, Tunuslu ve diğerleri neden tavır koymadılar, bunu anlamakta zorlandığımı ifade etmek isterim.
Bunlar kutsal olan herşeye düşmanlar. Paris skandalı bu gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkarmıştır. Cinsiyetsizleştirmek demek insan soyunu bozma demektir.
AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu konudaki duruşumuzu çok net ortaya koyduk. 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde birileri iktidara gelmek adına bunlara şirinlik yaparken biz ailenin korunmasından yana çok güçlü tavır aldık. Bugün dünden daha kararlıyız.
SAPKIN AKIMLARLA MÜCADELEMİZİ TAVİZSİZ ŞEKİLDE SÜRDÜRECEĞİZ
Bugün dünden daha dikkatliyiz. Sapkın akımlarla, bunları insanlığın başına bela eden küresel güçlerle mücadelemizi tavizsiz şekilde sürdüreceğiz. Cinsiyetsizleştirme projelerinin ülkemizde hamiliğini bölücü örgütün siyasi uzantılarının ve CHP’li belediyelerin üstlenmesi gerçekten ibret vericidir. Her taşın altından çıkan DEM’i anlıyoruz da CHP’nin bu projeye destek verdiğini açıkçası anlamakta zorluk çekiyoruz.
Rabbim evlatlarımızı bu tür melun akımlardan korusun diyorum. Dün gece yoğun ve yorucu mesainin ardından sahipsiz hayvanlara yönelik kanunun teklifini Meclis genel kurulunda kabul eden tüm milletvekillerimizi tebrik ediyorum. Muhalefetin tüm kışkırtmalarına rağmen milletin meclisi bir kez daha milletin sözünü dinlemiş, sessiz çoğunluğun çığlıklarına kulak tıkamamış son derece kritik bir sınavı alnının akıyla vermiştir.
Milletimizin acil çözüm beklediği konuların başında gelen başıboş köpek meselesini hükümet, yerel yönetimler ve hayvanseverler elele vermek suretiyle inşallah kısa sürede hal yoluna koyacağız. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.