Ercan Güven’den Mandanda iddiası! ‘Teknik direktörlük hayatını bitiririz’

UEFA Avrupa Ligi B Grubu’nun 5’inci haftasında Fenerbahçe, Rennes’i konuk etti. Heyecan dolu müsabaka sarı-lacivertliler için oldukça kötü başladı ancak Jorge Jesus’un hamleleri ile birlikte Fenerbahçe rakibine sahayı dar etti. Sarı-lacivertliler 3-3’lük beraberlik sonrası liderlik yarışını son haftaya taşıdı. Spor yazarları, UEFA Avrupa Ligi’nde haftanın maçı seçilen Fenerbahçe – Rennes karşılaşmasını değerlendirdi.

Milliyet Gazetesi’nin usta kalemlerinden Ercan Güven, Rennes Teknik Direktörü Bruno Genesio’nun ikinci yarıda yaptığı Steve Mandanda – Doğan Alemdar değişikliği hakkında çarpıcı bir iddiada bulundu. İşte Fenerbahçe – Rennes müsabakasına dair yapılan değerlendirmeler…

MUTLU MUYUZ? / ŞANSAL BÜYÜKA

Mutlu muyum; Hayır… Mutsuz muyum; gene hayır… Niye mutlu değilim, anlatayım; Jorge Jesus gibi kurt bir hocanın çalıştırdığı Fenerbahçe, Rennes takımının atletik özelliklerini, hızını, rakip kaleye çok çabuk gelişini ve kenarları çok iyi kullandığını bilmesine rağmen kendi savunmasının kenarlarını niye “mayınlı bölge“ ilan etmedi, niye ekstra önlem almadı, anlamadım…
Fenerbahçe başlangıçta kenarları, özellikle Lincoln’ün sol kanadını o kadar boş bıraktı ki, Rennes’li oyuncular “istediğim bir göz, Allah verdi iki göz“ demeye başladılar… Çok hızlı geldiler, asiste dönüşen paslarını da asla kaleye paralel ya da kaleci Altay’ın müdahale alanına atmadılar… Hep geriye kestiler ve kestikleri alanda gol vuruşunu yapacak mutlaka bir ya da iki Rennes’li oyuncu vardı…

Rennes’li oyuncular her gol vuruşunu çok rahat yaptılar… Çünkü Fenebahçe stoperlerinin önünde Arao ya da Crespo bu gol vuruşlarıda hiç yoktular… Rannesli oyuncular cetvel ellerinde gibi ölçtüler biçtiler, vurdular… İçimizi acıtsa bile kabul edelim ki bu golle sonuçlanan vuruşlar kalitenin zirvesiydi…
Fenerbahçe seyircisi gollerden sonra kaleci Altay’a neden homurdandı, anlamadım… Bırakın Altay’ı B.Münih kalesinden Neuer‘i getirip koysanız, gol olan bu vuruşları gene çıkartamazdı… Kabul edelim ki; şans da Rennes‘den yanaydı.. İlk yarıda 4 atak yaptılar, 3 gol attılar… Neredeyse tam isabet…

Açık konuşalım; Rennes 3-1‘i yeterli görmüş olacak ki, ikinci yarıda bu skoru korumak adına adeta üstüne yatmak istedi… İşte Fenerbahçe‘nin inadı ve yenilgiye isyanı burada devreye girdi… Jesus‘un diğer maçlara oranla biraz daha erken gelen dört değişikliği Fenerbahçe‘ye ekstra bir hamle gücü de kazandırdı…
Çok uzun bir aradan sonra oyuna girme şansı bulan Zajc‘ın çatala takılan frikik golü, belki de futbolun adaletiydi… Jesus‘a “yeter artık bu kadar ihmal edilecek oyuncu değilim“ mesajıydı…
Emre Mor‘dan bir önceki maçtan gelen “iyileşme sinyalleri“ Rennes maçında da devam etti… Biraz daha süre olsa, Fenerbahçe Türk futbol tarihine geçecek bir mucizeye imza atabilirdi… Ama 3-0‘dan sonra 3-3‘ü yakalamak camiayı mutlu etmeye yetti… Maç sonu sosyal medyaya baktım “Fenerbahçe yıkılmaz“ mesajları havada uçuşuyordu…

Rennes maçında şunu gördük… Futbolda kim daha atletikse, kim daha çabuk ve hızlıysa, en önemlisi kaleye en kısa sürede kim gidiyorsa, o takım rakibine oranla çok daha şanslı oluyor… Rennes, Fenerbahçe‘den daha kaliteli ve daha atletik bir takım… Unutulmasın; sadece önde oynayan üç oyuncularının toplam maliyeti tam 70 milyon euro…
Fenerbahçe bu beraberlik ile grup birinciliğini tehlikeye soktu… Buna rağmen mutsuz değilim… Neden değilim; meslek hayatımda Avrupa takımları karşısında 3-0 yenik duruma düşen, hatta daha fazlasını yiyen, milli takım dahil çok takımımızı gördüm… Ama ben gene meslek hayatımda bir Avrupa takımı karşısında, 3-0’lık ağır yenilginin altından kalkıp skoru 3-3’e getiren bir Türk takımını ilk defa gördüm…

NAZAR DEĞMESİN / ERCAN GÜVEN

Tahtaya vurup “nazar değemesin” demekten başka yapacak bir şey yok Fenerbahçe için. Çünkü çok büyük iş başardı Sarı-Lacivert takım. Rennes gibi bir rakibi deplasmanda berabere kalıp Kadıköy’de 0-3’den 3-3 getirmek, grup lideri olup son 16’ya play-ofsuz katılmakla eş zorlukta.
Hatırlayın, Jorge Jesus ilk maçtan önce “Fransa Ligi altıncısı olmak kolay değil” demişti Rennes’in gücünü belirtek için. Lakin Kadıköy’e geldiğinde Ligue 1’de dördüncülüğe yükselmişti Rennes. 12 maçtır yenilmiyordu. En formda süreçlerinden birini yaşıyordu atletik takım.
Ama Fenerbahçe “bitti” demeden bitmiyordu maçlar.

Henüz maçın dördüncü dakikasında rakibe doğru dürüst teması bile olmayan Arao’ya sarı kart gösteren Sırp hakem Fenerbahçe’ye işin hiç de kolay olmayacağını belli etti.
Gerçekten de bir dakika sonra Fenerbahçe’nin çıkarken kaptırdığı top Gouiri’nin ayağından rakibin ilk golüne dönerken Rennesli futbolcu İrfan Can’ın ayağına bastı ama hakem bunu görmezden gelip golü verdi. Oysa 28. Dakikada orta sahada İrfan Can rakibin ayağına basınca Fenerbahçe ikinci sarı kartını yedi.
Elbette 1-3 biten ilk yarının tek sebebi hakem değildi. Rennes çok hızlı ve sert oynayan, Fenerbahçe kalesinde Pirana balıkları gibi çok çabuk çoğalan, kaleye de birkaç pasta gidebilen bir takımdı.

Biraz da şanslıydı. Beş kere geldiler Fenerbahçe kalesine dördü gol oldu, gollerin biri sayılmadı, sadece bir şutları dışarı çıktı.
İşin ilginç tarafı Fenerbahçe geri düştüğünde bile kötü oynamıyordu. Ama şanslarının yanı sıra Fenerbahçe’nin öne çektiği üçlü savunmasını çözebilecek ayağa pas, sürat ve çabukluğa sahiptiler.
Fenerbahçe’nin ilk yarıdaki tek golü İrfan Can’ın kullandığı serbest vuruşa Valencia dokunuşu ileydi ama İrfan Can’a yapılan faul ceza alanı çizgisi üzerindeydi, bir karış ötesi penaltıydı zaten. Geriye düşse de asla oyundan kopmayan Fenerbahçe’nin 1-3 mağlup durumda olsa da devreyi umutla kapatmasına sebep oldu bu gol.

İkinci yarıya bazı Jesus uyarılarıyla çıkmış olmalıydı Fenerbahçe… Rennes artık üçlü savunmanın arkasına o kadar kolay sarkamıyordu. Bu sırada Rennes teknik direktörünün bir fantezisi Fenerbahçe’yi daha hırslandırmış olmalı. Sakatlığı falan olmayan kaleci Mandanda’yı genç Türk kaleci Doğan Alemdar ile değiştirdi. Zajc’ın ikinci golünden sonra bayağı pişman olmuştur hani. Hele Emre’nin beraberlik golü ardından. Bizde olsa adamın teknik direktörlük hayatını bitiririz emin olun.

Jesus ise bu kez değişiklikleri geciktirmedi. Hem de çok büyük tuttu. Sarı kartlı Arao ve İrfan Can ile sakatlanan Henrique’yi ve Pedro’yu kenara alıp Zajc, Emre Mor, Batshuayi ve Alioski’yi sahaya sürdü. Müthiş finale hazırdı artık Fenerbahçe. Ve Jesus hamlesinin meyveleri olgun meyveler gibi daldan düşmeye başladı. İki tanesi Rennes’in başına!

Değişiklerden sonra başta Emre Mor’un performansı ile Fenerbahçe maçı bir süre tek kaleye çevirdi. Gerçi Rennes güçlü takımdı ve yapmak istediğinde tehlike yaratabiliyordu. Ama önce güvenli oyunu tercih edip riske girmedi, sonra Fenerbahçe tehlikeli olmasına izin vermedi.
Arda’nın Lincoln yerine oyuna girdiği dakika Zajc’ın müthiş serbest vuruşu skoru 2-3 yaptı ve oyunun bitmesine hala on dakika vardı. Ardından Emre Mor’un golü ile gelen beraberlik Fenerbahçe’nin son yirmi dakikaya sıkıştırdığı müthiş oyununun ödülleriydi.
Tarih tekerrür etti Kadıköy’de.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir