Enflasyonla mücadelede başarının reçetesi

SERVET YILDIRIM – Geçen hafta açıklanan aralık ayı enflasyon rakamları enflasyonun canımızı sıkmaya devam edeceğini gösteriyor. Türkiye en azından birkaç yıl daha “kabul edilebilir”in ya da “makul”ün ötesinde enflasyon oranı ile yaşayacak gibi görünüyor.

Mevsimsellikten arındırılmış verilerle aylık artış oranları sınırlı bir şekilde yükselirken, göstergelerin yıllık enflasyonları artıyor. Kısacası, enflasyon eğilimi hala yüksek seyrediyor ve beklentiler hala bozuk. Tüketiciler “her şey yarın daha pahalı olacak” havasından çıkamadılar.

Enflasyonla mücadelede başarılı olmuş ülkelerin yaptıkları diğerleri için de bir örnek olabilir. IMF ekonomistleri 1970’lerden bu yana 56 ülkede yaşanan 100’ün üzerinde enflasyon şokunu incelemişler ve bazı sonuçlar çıkarmışlardı. Son açıklanan aralık ayı enflasyon rakamlarından sonra daha önce bir yazımda kullandığım bu çalışmayı hatırladım.

– Bu çalışma enflasyon şoku yiyen ülkelerin şok öncesi normale dönüşlerinin zaman aldığını gösteriyordu. Buna göre enflasyon, özellikle ticaret harici şoklarından sonra süreklidir. Enerji veya gıda fiyatlarında ani bir patlamanın neden olduğu enflasyon şoklarının, ambargolar, savaşlar, kötü hava koşulları gibi temel nedenin ortadan kalkmasıyla yok olacağı düşünülebilir. Ancak IMF’nin incelediği 111 enflasyon döneminin sadece 12’sinde enflasyon ancak bir yıl sonra şok öncesi seviyelerine dönebilmiş. İncelenen olaylardan 47’sinde ise enflasyon beş yıl geçmesine rağmen hala normale dönmemişti. Enflasyonun şok öncesi seviyelere geri dönmesi için geçen ortalama süre üç yıldı.

Erken kutlama olmamalı

– İnatçı enflasyon şoku vakalarının neredeyse tamamında enflasyon ilk üç yılda “maddi olarak” bir ölçüde düşmüş düşmesine, ancak yüksek bir seviyede sabit hale gelmiş ya da yeniden hızlanmış. IMF, bunun muhtemelen erken para politikası gevşemesinden veya hükümetlerin bütçelerini çok erken gevşetmelerinden kaynaklandığını öne sürüyor. Yani “enflasyon düşüyor” diye erkenden havaya girip, kutlama yapmak doğru değil.

– Enflasyonu yenen ülkelerin neredeyse tamamında para politikası diğerlerine göre daha sıkıymış. Bu ülkelerde merkez bankaları enflasyonla mücadele etmek için faiz oranlarını artırmışlardı.

– Daha da önemlisi enflasyonla mücadelede başarılı olan ülkelerde genellikle merkez bankaları faiz oranlarını yükselttikleri gibi faizleri daha uzun bir süre yüksek tutmuşlar. Merkez bankalarının bu duruşlarına ek olarak hükümetler kısıtlayıcı mali politikaları izlemişler.

– Enflasyonu çözen ülkeler dövizde sınırlı değer kaybı gördü. Enflasyonu başarılı bir şekilde düşüren ülkeler daha uzun süre yüksek faiz oranları yoluyla ya döviz sabitlerini koruyabilmişler ya da para birimlerinin değer kaybını sınırlandırabilmişler.

Büyüme ile ilişkisi

– Enflasyonu çözen ülkelerde nominal ücret artışları daha düşük tutulmuş.

– Sanılanın aksine enflasyonu yenen ülkeler daha düşük büyüme veya daha yüksek işsizlik yaşamadı. Agresif para ve maliye politikası sıkılaştırmasının ekonomik açıdan ağır bir bedel getireceği sanılır. Ama beş yıllık bir vadede, enflasyonu çözen ülkelerle çözemeyen ülkeler arasında büyüme sonuçları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark görülmemiş.

Kısacası enflasyonla mücadelede başarılı olan ülkeler daha sıkı para politikası izlemişler, daha düşük nominal ücret artışı yapmışlar ve para birimlerinde daha az değer kaybına izin vermişler.

Bu çalışma bize daha uzun bir süre yüksek enflasyon ile yaşayacağımızı söylüyor. Merkez Bankası haziran ayından bu yana politika duruşunu sıkılaştırdı ama Türkiye ekonomisinde buna rağmen talep hala zayıflamadı, krediler yeterince hız kesmedi. Asgari ücret örneğinde de görüldüğü gibi nominal ücret artışları hedef enflasyonla uyumlu değil. En önemlisi ise beklentiler iyileşmedi, fiyatlama davranışları destekleyici değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir