Milliyet.com.tr/ÖZEL AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada emeklilik sistemini incelerken dünyadaki örneklerin dikkate alınması gerektiğini belirterek, “Gelişmiş ülkelerdeki uygulamayı esas alırsak emeklilikte üç tane başlık öne çıkıyor. Bir tanesi, ödediğiniz prim miktarı, ödediğiniz süre ve yaş. Avrupa’nın gelişmiş ülkelerinde bizim ülkemizde olduğu gibi 40’lı, 45’li ve 50’lili yaşlarda bir emekliliğe rastlayamazsınız. Avrupa’da emeklilik yaşı 65’tir, 67’dir. Kimi ülkelerde de 70 yaşına kadar emeklilik yaş durumu vardır. Bu, sürdürülebilirlik çizgisi açısından önemlidir. Dünya ortalamasına baktığımızda 3 ila 4 çalışana karşılık bir emekli vardır. Ama şu an ülkemize baktığımızda halihazırda yaklaşık 32 milyon çalışan ve 16 milyon 100 civarında emekli olduğunu görüyoruz. Yani 2 çalışana 1 emekli olduğunu görüyoruz. Bizim bu manada mutlaka hem prim miktarını ve yaşı hem de ödenen süreyi esas alacak şekilde daha adil, daha dengeli ve sürdürülebilir mahiyette bir emeklilik sistemini inşa etmemiz lazım. Vatandaşlarımızın da seçmiş oldukları tercih noktasında ona göre bir emekli maaşına kavuşması lazım” ifadelerini kullandı.
EMEKLİLİKTE REFORM NASIL OLACAK?
Peki emeklilikte yeni sistem nasıl olacak? Yaş ve prim gün süreleri değişecek mi? Konuyla ilgili merak edilenleri milliyet.com.tr’ye açıklayan Sosyal Güvenlik Müşaviri Emin Yılmaz şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizdeki emeklilik yaşı 2008 yılında çıkan 5510 sayılı sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası üzerinden 65 yaşına varmaktadır. Avrupa’da bu 67 yaşlara kadar çıkmaktadır. Hatta 72 yaş olan ülkelerin de mevcut olduğunu söyleyebiliriz.
Özellikle sosyal güvenlik sisteminde emeklilik ile ilgili şu an uygulamada bazı çarpıklıkların olduğunu söyleyebiliriz. Mesela erkek bir Bağkur sigortalısı 25 yıl 9000 günden emekli olmakta. Ama bir hizmet akdiyle çalışan 4a’lı sigortalı 5000 günle bile emekliliğe kavuşmaktadır. Hatta asgari ücret üzerinden primlerini ödemiş ve 10.000 günle emekli olan bir sigortalı ile 3600 günle emekli olan bir emeklinin aynı maaşı aldığını söyleyebiliriz.
Prim süreleri ve yaş çıkan yasalar doğrultusunda yükselebilir. Eğer yeni bir yasa olursa yasanın çıktığı günden sonra işe girenler için geçerli olacaktır. Geriye doğru bir çalışma yapılırsa ikinci bir EYT durumu ile karşılaşırız. Şu anki ekonomik durumdan ötürü sivil toplum örgütleri tüm kesimler için hakkaniyetli bir emeklilik sistemini talep etmektedir. EYT’yi birkaç günden, birkaç aydan kaçıran kişilerde emeklilik erkeklerde 17, kadınlarda 20 yıl ileri gitti.
EMEKLİLİK YAŞI DAHA DA ÖTELENECEK Mİ?
Maalesef genç nüfus popülasyonunda bir adım geriye düşmüş durumdayız. İnsan ömrü gün geçtikçe uzamakta ve bunun üzerinden insanların gelecek kaygıları artmaktadır. İşte bu nedenle sosyal güvenlik hayatımızda önemli bir yer tutmakta. Burada sosyal güvenlik denildiği zaman sadece emeklilik aklımıza gelmemelidir. Çünkü sağlık, sosyal destekler gibi birçok alanı kapsamaktadır. Ben emeklilik yaşında bir değişiklik olacağını düşünmüyorum. Emeklilik yaşı 65 olarak devam edecektir.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDEKİ EMEKLİLİK SİSTEMİ TÜRKİYE’DE UYGULANABİLİR Mİ?
Şu anki göstergeler doğrultusunda tamamlayıcı emeklilik sisteminin hayatımıza gireceğini hem OVP’de hem de Çalışma Bakanlığı’nın stratejik planlamasında görmekteyiz. Özellikle OECD ülkelerine bakıldığı zaman sosyal devlet ilkesi ön plana çıkmaktadır. Dijitalleşen çağda yeni çalışma modelleri kurgulanacak, kaybolan meslekler ve buna paralel yeni türeyen iş alanları olacaktır. Dünyadaki emeklilik sistemlerinin incelenip onun üzerinden ülkemize en uygun olanı, hatta dünyaya da örnek olacak bir sistem geliştirmemiz gereklidir. Sosyal güvenlikte yeni bir çığır açıp buna Türk modeli demeliyiz.
AYLIK BAĞLAMA ORANLARINDA DÜZENLEME OLACAK MI?
Ülkemizde özellikle 4a eski ismi ile SSK statüsünde çalışan personeller için geçerli olan 2000 yılı öncesi gösterge sistemi, 2000 ile 2008 yılları arasında ortalama kazançlarda ülkenin büyüme katsayısının tamamı dikkate alınırken, 2008 sonrasındaki çalışmalar içinde buradaki büyüme katsayısının %30’luk kısmı üzerinden aktüeryal bir hesaplama yapılmaktadır.
Her 3 dönemin de ABO dediğimiz aylık bağlanma oranları birbirlerinden farklıdır. Hatta emekli tahsis talebinize başvururken hesaplamada sizin yaşınız, prim gününüz burada ehemmiyet teşkil etmekte, ABO’yu yüzdelik olarak yukarı doğru çıkarmaktadır.
Özellikle aylık bağlanma oranının 2000 ve 2008 sonrası düşük olduğundan ötürü bu kısma müdahalenin şart olacağını düşünüyorum.”