Derleyen: Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr – Her aile yeni doğacak bebeğine iyi bir hayat sunmak ister. Bir bebeğin doğduktan yetişkin yaşa gelene kadarki temel ihtiyaçlarını karşılama sorumluluğu ise ailesine aittir. Peki dünyanın yalnızca bir yerinde bu sorumluluğun sadece ailede olmadığını söylesek aklınıza ilk neresi gelirdi? Finlandiya devleti tüm bebeklerin eşit şartlarda büyümesi gerektiğini anlatmak adına harika bir proje yürütüyor. İşte detayları…
Takvimler 1938 yılını gösteriyordu. Finlandiya’da yeni doğan bebeklerin ölüm oranlarında ciddi bir artış yaşanmıştı. Devlet, bu sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğine ilişkin çalışmalar başlattı. Yapılan istatistikî çalışmalara göre dünyanın en mutlu ve refah içinde olan ülkelerinden biri olan Finlandiya o günlerde şimdiki kadar gelişmiş değildi. Bebek ve çocuk ölümlerinin sebebi de sağlıksız koşullar altında olmaları ve yetersiz beslenmeleriydi. Devlet yetkilileri bu duruma bir son vermek ve doğan bebeklerin sayısını takip edebilmek için ‘zekice’ değerlendirilen bir plan yaptı: ‘Aitiyspakkaus (maternity package). Bebek paketi ya da anne paketi olarak bilinen bu proje neydi?
2 YAŞINA KADAR LAZIM OLAN HER ŞEY TEK KUTUDA
1930’lı yıllarda hamile kadınlar hastanelere giderek bebek kutusu alabilmek için isimlerini yazdırıyordu. Böylece devlet, anne adayları tespit edildikten sonra bebekleri 6 yaşına gelene kadar onlara hizmet edecek bir hemşire görevlendiriyordu. Ancak asıl mesele bebek kutularındaydı. Başlatılan projede çalışan hastane görevlileri bir kutu tasarladı. Bu kutuda bir bebeğin doğduğu ilk andan 2 yaşına kadar kullanacağı her şey içinde vardı. Tırnak makasından bebek bezine kadar bir bebeğin tüm ihtiyaçları tek bir kutuda toplanmıştı. Üstelik tasarlanan kutu öylesine ergonomikti ki aynı zamanda bebek beşiği olarak da kullanılabiliyordu. Bebek kutularının en güzel yanı fakir ve zengin ailelerinin bebeklerinin eşit şartlarda olmalarını hedefliyordu.
Hükümet, bebek kutusu almak istemeyen ailelere ise kutunun maliyeti kadar ödenek veriyor. Paketlerden sorumlu devlet kurumu Kela’nın verdiği bilgilere göre yılda yaklaşık 35 bin kutu dağıtılırken, yaklaşık 25 bin ebeveynin de hibe almayı kabul ettiği kayıtlara geçenler arasında.
ÖLÜM ORANLARI CİDDİ ŞEKİLDE AZALDI
Bebek kutularının hastaneye gelen anne adaylarına verileceğinin söylenmesi pek çok kadını hastanelerde doğum yapmaya da teşvik etmişti. Aslında bebek kutuları böylece hem annelerin hem de bebeklerin sağlıklarını garanti altına almayı sağladı. Doğum esnasında ölen kadınların ölüm oranları 1960 yılında 100 binde 71,8’di. Bu oranın 2016 yılında 100 binde 5,7’ye düştüğü gözlemlendi. Elbette ölüm oranlarındaki azalmanın sebebi sadece bebek kutuları değil. Yaşam standartlarının yükselmesi, tıptaki gelişmeler, bireylerin daha bilinçli hale gelmesi değişimi tetikleyen en temel durumlardan yalnızca birkaçı.
85 yıldır uygulanan ve geleneksel hale gelen bebek kutularının içeriği kız-erkek bebek ayırt etmeksizin hazırlanıyor. İçerisinde annelerin de ihtiyaçlarına yönelik birçok ürün mevcut. Elbette kutunun içeriği 85 yıl öncesindeki gibi değil. Zaman zaman bu kutuları hazırlamada yer alan deneyimli annelerin önerileriyle içerikleri yenileniyor, değiştiriliyor. Bu da projenin sürdürülebilir özelliklerinden biri olduğunu gösteriyor.
İlk başlarda kutulara bebek kıyafetleri yerine kumaşlar konuluyordu. Anneler, bebeklerine kıyafet dikiyordu. Fakat sonra bu uygulama yerini hazır giyim tekstil ürünlere bıraktı.
Sürdürülebilir demişken, Finlandiya’nın bu projesi kısa zamanda tüm dünyada duyuldu. Ancak o yıllarda pek önemsenmedi. 2000’li yıllara gelindiğinde hâlâ devam eden bu proje gerçekten dikkat çekti. Hatta ABD, İngiltere gibi ülkelerde de bu projeden ilhamla hareket edildi ancak kısa süre sonra rafa kaldırıldı. Artık geleneksel hale gelen bu uygulama ise Finlilerle özdeşleşmiş durumda ve hâlâ başarılı bir şekilde devam ediyor.