DSÖ deprem bölgesi için uyardı! ‘Tetanos artışı yaşanabilir, tuvaletlerin etrafına dikkat!’

Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’ı yaşanmaz hale getirirken, toplamda 10 kentte kapanması güç hasara yol açtı. Deprem bölgelerinde can kaybı 35 bini geçerken, yaşananlar 13,5 milyondan fazla kişiyi etkiledi. Bu durum barınma, beslenme, hijyen, tuvalet, sağlıklı içme suyu ve sağlık hizmetlerine ulaşamama gibi sorunlarını da beraberinde getirdi. Söz konusu temel ihtiyaçların karşılanamaması ise bulaşıcı hastalık salgınlarına adeta zemin hazırlıyor. Elektrik, su, kanalizasyon gibi altyapının zarar görmesi özellikle su ve besin kaynaklı hastalıkların ortaya çıkma riskini artırıyor. Peki, deprem bölgelerinde sağlıklı içme ve kullanma suyuna erişimin önemi ne? Gerekli ulaşım sağlanmazsa hangi hastalıklar ortaya çıkabilir? Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi yetkilileri Milliyet.com.tr’ye açıkladı.

“Bir deprem sonrası su kaynaklarının güvenilir olduğundan emin olmak her zaman kolay değil. Ancak kişinin sağlığı için temiz suya erişimi de elzem” diyen Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi yetkilileri, “Suyla bulaşan hastalık riskini önlemek için yapılabiliyorsa suyu içmeden, dişleri fırçalamadan, yaraları temizlemeden ve yemek hazırlamadan önce kaynatılmalı. Kaynayan su doğal olarak soğumaya bırakılmalı, temiz ve kapalı bir kapta saklanmalı. Bu durum suyun kirlenmesinin önüne geçer. Musluk suyu tüm evsel amaçlar ve kişisel hijyen için kullanabilir. Musluk suyu veya diğer yerel su kaynakları yoksa şişe suyu kullanılmalı. İçilen şişe suyunun kullanılmadan önce uygun şekilde kapağının kapatıldığından emin olunmalı. Kapağı kapalı olmayan ya da kırık olan şişedeki su içmemeli. Özellikle yiyeceklerle temas etmeden önce ve tuvalete gittikten sonra ellerin sabunla yıkanması önem arz ediyor. Etkili olması için elleri (kaynatılmamış) su ve sabunla 40-60 saniye veya varsa alkol bazlı dezenfektanla 20-30 saniye yıkamak yeterli olacaktır” bilgilerini paylaştı.

“Hastalıkların yayılarak salgına dönmemesi adına önlem alıp kontrolünü sağlamak için çalışıyoruz. Bu çalışmalar hem müdahale hem de kapasite anlamında yaşanacak durumların etkisini azaltmak için önümüzdeki haftalarda ve aylarda artırılacak. Bulaşıcı hastalıkların teşhisini hızlandırmaya yönelik Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda da gezici laboratuvarlar ve klinikler kurulacak. Bu konuda Sağlık Bakanlığı ile birlikte hareket ediyoruz.” Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi Yetkilileri

‘TOPLU HENDEK TUVALETLERİ İLK SEÇENEKLERDEN’

Afet bölgelerinde insanların tuvalet ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri sağlıklı ortamların oluşturulmasının büyük önem taşıdığına vurgu yapan Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi yetkilileri, “Bu konuda atılması gereken birtakım adımlar var. Özellikle su ve arıtma sisteminin ciddi şekilde kesintiye uğradığı bölgelerde uygun alanlar varsa buralar tuvalet alanları olarak kullanılabilir. Ancak bu alanların etrafı açıkça işaretlenmeli, mümkünse çitle çevrilmeli ve buralar olası sel ya da su baskınlarına karşı korunmalı. Toplu hendek tuvaletleri de ilk seçenekler arasında yer alabilir. İlk acil durum dönemi geçtikten sonra, daha uzun vadede imkanlar dahilinde farklı tipte tuvalet sistemleri inşa etmek mümkün olabilir” bilgisini paylaştı. 

‘HAVA YOLUYLA BULAŞAN HASTALIK RİSKİ ARTABİLİR’

Bir doğal afetten sonra hava yoluyla bulaşan hastalık riskinin artabileceğine dikkat çeken Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi yetkilileri, “Kalabalık ortamlar, yetersiz aşılanma ve sağlık hizmetlerine erişimin daha zor olması gibi faktörler risklerin artmasına yol açabilir. Afet ortamları için koruyucu süreçler daha da önem taşıyor. Mümkünse bölgedekiler ellerini sık sık su ve sabunla yıkamalı veya el dezenfektanı kullanmalı. Öksürürken veya hapşırırken ağzını ve burnunu kapatmalı, bunu yaparken de mikropların yayılmasını önlemek için bir mendil veya dirsek içini kullanmalı. Aşılama hizmetleri mevcutsa, kızamık gibi hastalıkların salgın riskini azaltmak için aşı yaptırılmalı” açıklamalarını yaptı.

TETANOSA KARŞI DİKKAT!

Depremlerde düşen moloz veya kırık camların neden olduğu kesiklerin, deliklerin ve ezilme yaralanmalarının tetanos riskini artırabileceğini belirten Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Ofisi yetkilileri, “Tetanos, clostridium tetani bakterisinin ürettiği bir toksinin neden olduğu ciddi ve bazen yaşamı tehdit eden bir hastalık. Bakteriler vücuda derin kesikler, yaralar veya yanıklar yoluyla girerek sinir sisteminde tutulum yapabilir. Enfeksiyon ilerlediğinde özellikle çene ve boyun kaslarında ağrılı kas kasılmalarına yol açar ve yaygın olarak ‘kilitli çene’ olarak bilinen duruma sebep olabilir” görüşünü paylaştı ve bu riski azaltmak için alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

– Hem derin hem de yüzeysel yaraların dikkatli bir şekilde temizlenmesi tetanos riskini önemli ölçüde azaltabilir. Temizlenmiş yaraları pansuman veya topikal dezenfektanlarla temiz tutmak yeniden bulaş riskinden korumak da önem taşıyor.

– Varsa koruyucu giysiler ve her tarafı kapalı ayakkabılar, çöpleri temizleme veya elemeyle uğraşan herkes tarafından giyilmeli.

– Mümkünse moloz temizleme ve inşaat işleriyle uğraşan herkese tetanos toksoid (TT) aşısı yapılmalı. Daha önce tetanos aşısı olmuş veya aşı olup olmadığı net olmayan kişilere de ilk dozdan 4-8 hafta sonra ikinci doz da uygulanmalı. Göç eden tüm kişilerin de aşılanması planlara dahil edilebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir