‘Devrimin kılıç ve kalkanı’ydı, adı 6 kez değişti! Bugüne kadar birçok ajan yetiştirdi

Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr – Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) eksenli kurulan iki kutuplu dünya düzeni SSCB’nin 1991 yılında dağılmasıyla birlikte sona ermiş ve ortaya ABD eksenli tek kutuplu dünya düzeni ortaya çıkmıştı. Günümüzde Sovyetler ya da Soğuk Savaş denildiğinde akla gelen birçok detay arasında elbette en dikkat çekeni ise hiç kuşkusuz ‘Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti’ ya da herkesin bildiği kısaltmasıyla KGB. Sovyetler Birliği’nin istihbarat ve gizli servisi olan KGB, Soğuk Savaş’ın sonuna dek dünyanın birçok noktasında faaliyet gösterdi. Kimi zaman başarılı kimi zaman da başarısız olan yüzlerce KGB operasyonu günümüzde dahi birçok kitaba ya da dizi ve film senaryosuna konu olmayı başardı. Günümüzde birçok kişi KGB’nin Sovyetler’in dağılmasından sonra yok olduğunu düşünse de aslında gerçek biraz daha farklı.

‘DEVRİMİN KALBİ’ OLDU

KGB’nin kökenleri Bolşevik Devrimi olarak da bilinen Ekim Devrimi’nden hemen sonra kurulan, Polonya doğumlu ve ‘Demir Felix’ lakaplı Felix Edmundovich Dzerzhinsky’nin liderlik ettiği ÇEKA’ya (Rusça kısaltmasıyla ÇK) dayanıyor. Devrimin hemen ardından eski düzenin kalıntılarını yok etmeyi ve yeni düzenin güvenliğini tesis etmeyi amaçlayan Bolşevikler, sürekli tetikte olacak ve yeni düzeni en büyük koruyucularından biri olacak bir güvenlik teşkilatına ihtiyaç duydu. Bu ihtiyaç kısa süre içinde Sovyetler’in ilk istihbarat ve güvenlik teşkilatı ÇEKA’nın kurulmasıyla sürede son bularak KGB’ye giden yolun ilk adımlarının atılmasıyla sonuçlandı.

Vladimir Lenin ve hemen sonrasında Felix Dzerzhinsky tarafından yayınlanan bir kararnameyle kurulan ÇEKA’nın ’emperyalizm casusları’nı ortadan kaldırmak için kullandığı en etkili yöntem baskı oldu. Çalışanlarına ‘çekist’ denilen teşkilatın başına ise Sovyetler Birliği’nin kurucusu Vladimir Lenin’e çok yakın bir isim olan ‘Demir Felix’ lakaplı Felix Dzerzhinsky geçti. ‘Devrimin kılıç ve kalkanı’ olarak tanımlanan ÇEKA’nın başındaki ‘Demir Felix’e ise ‘devrimin kalbi’ deniliyordu. Dzerzhinsky, Lenin hayatını kaybettiğinde onun tabutunu taşıyacak kadar ona yakın isimlerden biriydi. Çarlık döneminde sık sık hapse atılan ve Bolşevik Devrimi’nin ‘sadık’ isimlerinden biri olan ‘Demir Felix’, çekistleri ‘cana yakın, soğukkanlı ve suça karışmamış’ olarak tanımladı. Daha sonra KGB’nin de simgesi haline gelen kılıç ve kalkan da bizzat ‘Demir Felix’ tarafından tasarlandı.

ÇEKA’nın kuruluş tarihi olan 20 Aralık Rus istihbaratı için her zaman önemli bir gün oldu. Çekistler, ÇEKA’nın kuruluşu şerefine maaşlarını her ayın yirminci günü alırken, günümüzde 20 Aralık Rusya’da ‘Güvenlik Servisi Çalışanları Günü’ olarak kutlanıyor.

TAM 6 FARKLI İSİMLE ANILDI

KGB’nin en büyük sembollerinden birisi olan ve teşkilatın karargahı olarak kullanılan Lubyanka Binası, KGB’den önce bir sigorta şirketinin genel merkezi olarak kullanıldı. Devrimin ardından el konulan bina, Sovyet istihbaratının genel merkezi oldu. Sovyetler Birliği dağılana kadar Lubyanka’nın önünde devasa bir ‘Demir Felix’ heykeli bulunuyordu. Heykel, SSCB’nin artık dağılma aşamasına girdiği sırada Moskova sokaklarında gerçekleştirilen büyük protesto gösterileri sırasında eylemciler tarafından devrildi.

ÇEKA’nın KGB’ye dönüşme süreci ise oldukça sancılı ve karışık oldu. Sovyet sistemini her türlü iç ve dış tehlikeye karşı korumakla yükümlü olan teşkilat, KGB adını almadan önce defalarca isim değiştirdi. Sovyetler çatısı altında tam 6 farklı isimle anılan teşkilat bugüne kadar ÇEKA, GPU, OGPU, NKVD, MGB ve KGB gibi isimlerle anıldı. Stalin’in ölümünün ardından Sovyetler Birliği’nin başına geçen Nikita Kruşçev’in, 30 yıl boyunca ülkeyi totaliter politikalarla yöneten Josef Stalin dönemine ait izleri silme politikaları Rus istihbaratını da etkiledi ve gizli servise kısaca KGB olarak bilinen ‘Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti’ (Devlet Güvenlik Komitesi) adı verildi.

‘DURGUN ŞİZOFRENİ’ DÖNEMİ

Nikita Kruşçev’in liderlik koltuğuna oturması ve Stalin dönemine ait uygulamaları eleştirmesinin ardından ‘reform’ olarak tanımlanacak düzenlemeler yapıldı. Yapılan düzenlemeler kapsamında KGB de bazı politikalarını kısmen sonlandırdı. KGB, muhalif isimlere yaptığı baskıyı kısmen sonlandırdı ve yurt dışında yapılan suikastler önemli ölçüde azaltıldı.

Yeni dönemle birlikte KGB, daha az ‘can yakan’ bir yöntem uygulamaya başlamıştı. Yolu bir şekilde Lubyanka’nın alt katlarında bulunan hücrelere düşenlere ‘durgun şizofreni‘ tanısı konulmaya başlandı. Sovyet rejimine muhalif olan isimlerin aslında akıl sağlıklarının yerinde olmadığına yönelik çeşitli propaganda çalışmaları başlatıldı. Kendilerine ‘durgun şizofreni’ tanısı konan binlerce kişi, tüm haklarından yoksun bırakılarak Psikhushka adlı bir psikiyatri hastanesine götürüldü. Bu uygulama, daha sonra Sovyetler Birliği’ne liderlik edecek olan KGB Başkanı Yuri Andropov tarafından 1969 yılında resmileştirildi.

DEVLETİ KGB YÖNETİYOR

Takvimler 12 Kasım 1982’yi gösterdiğinde Sovyetler Birliği artık koşar adımlarla dağılma sürecine girdi. Dünya Moskova’da yaşanan değişimleri ve dağılma sürecinin olası etkilerini konuşmaya başladı. Leonid Brejnev’in ölümünün ardından KGB başkanı Yuri Andropov liderlik koltuğuna oturmuş ve ilk kez KGB’yi yöneten bir isim Sovyetler Birliği’nin lideri olmuştu. Onun liderlik ettiği KGB, Batı’ya karşı en saldırgan olduğu dönemi yaşadı.

Andropov’un SSCB lideri olduğu 15 aylık sürede KGB, özellikle Rusya dışındaki diğer Sovyet Cumhuriyetleri’nde olası rejim karşıtı eylemlerini bastırmakta görev aldı ve dünyada Sovyetler Birliği’nin imajının parlatılması adına algı çalışmaları yürüttü.

GİRİŞİM BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANDI

Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri koltuğuna Andropov’dan sonra 13 aylığına Konstantin Çernenko oturdu, daha sonra ise ülkenin son lideri Mihail Gorbaçov başa geçti. Ülkenin en karmaşık döneminde lider olan Mihail Gorbaçov’un art arda attığı reform adımları yaşlı birliğin bünyesine ağır geldi, Moskova başta olmak üzere birçok büyük şehirden protesto haberleri gelmeye başladı. 1991 yılına gelindiğinde artık Sovyetler Birliği’nin dağılması an meselesiydi. Birliğin tabutuna son çivilerden birini çakanlar arasında yine KGB kökenli bir isim bulunuyordu.

Gorbaçov’un attığı reform adımlarının doğru olmadığını düşünen KGB lideri Vladimir Kryuçkov, 1991 yılında SSCB başkanına darbe yapmaya karar verdi. Kryuçkov ve destekçileri, Gorbaçov’u yönetimden uzaklaştırmayı başarmış olsa da Sovyetler Birliği dönüşüm adımları ile birlikte artık geri dönülemez bir noktaya gelmişti. Halkın sokaklara dökülüp darbecilere karşı direnmesi sonucunda KGB darbesi başarısız oldu.

KGB’nin faaliyetleri 6 Aralık 1991’de sonlandırıldı ve teşkilat iki farklı kuruluşa evrildi. Bu değişiklik sonrasında Rusya Federal Güvenlik Teşkilatı (FSB) ve Dış İstihbarat Servisi (SVR) doğdu. 25 Aralık 1991 tarihinde Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov’un istifa etmesinin ardından 26 Aralık 1991’de Sovyetler Birliği resmen dağıldı. KGB ise günümüzde hâlâ konuşulmaya devam ediyor.

Çeşitli belgesel, film, dizi ve romanlar sayesinde popüler kültürde de kendine yer edinen KGB son olarak Ukrayna ve Rusya arasında bu yılın başında alevlenen gerginlikle tekrar gündeme gelmiş, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Berlin Duvarı yıkıldığında Doğu Almanya’da KGB için çalıştığı, gizli serviste tam 16 yıl boyunca dış istihbarat subayı olarak görev yaptığı hatırlatılmıştı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir