ANKARA Milliyet – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, deprem felaketinde, kendisini bölgeye gitmemesi nedeniyle eleştirenlere ve “devlet yok” diyenlere sert yanıt verdi. Bahçeli, “Devletimize ve hükümetimize sonuna kadar güveniyoruz. Her şart altında arkalarında olduğumuzu, tavizsiz bir duruşla ifade ediyoruz” dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında özetle şu mesajları verdi:
BÖLGEYE GİDECEĞİM: Titiz ve hassas kurtarma çalışmalarını meşgul etmemek, bilhassa Sayın Cumhurbaşkanı’mızın deprem bölgesinde olmasından dolayı gelişmeleri anbean Ankara’dan takip ettim. Başkaları gibi şov peşinde değiliz… MHP Genel Başkanı olarak depremden zarar görmüş illerimizi ve tüm vatandaşlarımızı bir program dâhilinde ziyaret etme zamanı gelmiştir, şimdi vakit yollara düşme vaktidir.
DEVLET HER YERDE: “Deprem bölgesinde her şey var, sadece devlet yok” diyen kanı bozuklar size söylüyorum; devlet baktığınız ve bastığınız her yerde tüm heybetiyle, tüm haysiyetiyle. Devlet yok diyen kalite ve karakter yoksunları iç işgal cephesinde konuşlanmış işbirlikçi sefillerdir… Devletimize ve hükümetimize sonuna kadar güveniyoruz. Her şart altında arkalarında olduğumuzu, tavizsiz bir duruşla ifade ediyoruz… Milletime söz veriyorum: Devletle uğraşanlarla da biz uğraşacağız.
BÜHTAN KOALİSYONU: Cevabını ilk aradığım soru şudur: Fransa’da Hz. Peygamber’e ve mukaddesatımızın emanetlerine zaman zaman saldıran Charlie Hebdo dergisiyle CHP’nin başındaki zat arasında bir fark göreniniz var mıdır? “Hükümet depremle başa çıkamıyor” diye başlık atan İngiliz The Economist dergisiyle; “Sorun sensin Erdoğan” diyen terörist Demirtaş ile “suçlu Erdoğan’dır” diyen Kılıçdaroğlu demir bir paranın yazı ve turası değil midir? “Hataların tek sorumlusu Erdoğan’dır” diyen İP Başkanı bu parayı harcamak için gizli gizli plan yapmıyor mu? İç ve dış bağlantılı bühtan koalisyonu Türkiye’nin karşısında kudurmuş gibi pozisyon almıştır.
GEDİKLİ DÜŞMAN: Türkiye İşçi Partisi’nin PKK kontenjanlı sözde bir milletvekili (Ahmet Şık), “Böyle bir devletin düşmanı olmak meşrudur” açıklamasıyla halk ve devlet düşmanlığında yeni bir sayfa açmıştır. Bu gedikli düşmanı TBMM’den yaka paça atmak devletin ve hukukun şeref ve güvenlik konusudur. Bu alçakla birlikte, yağma ve talan yapan namussuzların vatandaşlıktan çıkartılması, şayet yağmacılar sığınmacıysa hemen ülkeden gönderilmeleri ayrıca değerlendirilmelidir… Devletin demir yumruğu altında ezilmelidir.
‘Ahbap va Babala paralel hattır’
Devleti bir kenara itip, ahbap çavuş ilişkileriyle yardım toplanması, bu kapsamda paralel bir hat kurulması devletin inandırıcılığını bir nevi gölgelemektir, bizim nazarımızda da itibar edilmemesi gereken bir yanlıştır… Devletin yapamadığı, yatıştıramadığı ve yetişemediği ne vardır da Ahbapçılar va Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır? Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlüdür, her müşkülatın, her mihnetin, her mikrobun üstesinden gelmesi mümkün ve mukadderdir. Yardım ve desteklerin AFAD aracılığıyla yapılması en doğru, en sağlıklı yoldur… Birilerinin çıkıp hesabi davranması, cüzdanlarını doldurma ve şöhret devşirme peşine düşmesi tam manasıyla erdemsizlik ve edepsizliktir. Hele bir enkazımızı kaldıralım, hele bir belimizi iyice doğrultalım, sırtımıza yapışan kenelerle işte o zaman hesaplaşacağız.