Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10. Dönem Müşterek Komuta ve Kurmay Eğitimi, 5. Dönem Komuta ve Kurmay Eğitimi ve 12. Dönem Karargah Subaylığı Eğitimi Mezuniyet Töreni’nde konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle; Bu sene 7’nci kuruluş yılını kutlayacak Milli Savunma Üniversitemiz, eğitim müfredatıyla ihtiyacınız olan vazife şuurunu sizlere zaten kazandırıyor.
Üniversitemizi bitiren subay ve astsubaylarımız, kahraman ordumuzun çeşitli birimlerinde başarılarıyla göz dolduruyor. 15 Temmuz ihaneti sonrasında yeniden yapılandırdığımız kurumların hemen hepsinde benzer gurur tablolarına şahit oluyoruz. Eskiden kendi görev alanı dışında farklı hadiselerle anılan kurumlarımız, bugün artık vatanımıza yaptıkları müstesna katkılarla gündeme geliyor.
“GÜNCEL ŞARTLARA VE YENİ MEYDAN OKUMALARA GÖRE KURUMLARIMIZIN SÜREKLİ BİR TEKAMÜL İÇİNDE OLMASI GEREKİYOR”
Emniyet teşkilatımız, asayiş hizmetleri ve terörle mücadelede, istihbarat birimlerimiz devletimizin iç ve dış güvenliğini teminde, askeri unsurlarımız vatanımızın her türlü tehdide karşı savunulmasında, diğer kurum ve kuruluşlarımız kendi görev sahaları içinde mesuliyetlerini en güzel şekilde yerine getiriyor. Ödediğimiz nice ağır bedeller sonrasında ulaştığımız bu aşamayı ülkemizin geleceği adına çok kıymetli buluyoruz. Geldiğimiz nokta önemli olmakla birlikte elbette yeterli değildir. Güncel şartlara ve yeni meydan okumalara göre kurumlarımızın sürekli bir tekâmül içinde olması gerekiyor. Türkiye’nin mevcut ihtiyaçlarına odaklanırsak hata yaparız. Başarıyı sadece geçmişle kıyasta ararsak yerinde saymaktan kurtulamayız. Eski hantal yapıyı terk ederken, yeni yapının durağanlaşmasına izin veremeyiz. Değişim ve yenilenme ihtiyacının uzun soluklu bir süreç olduğunun bilinciyle hareket etmeliyiz.
Milli Savunma Üniversitemizin faaliyete geçmesiyle vücut bulan sivil-asker iş birliğinin daha fazla derinleştirilmesinde fayda görüyoruz. Aynı şekilde üniversitemizin küresel akademik camiada hak ettiği yere gelmesini temenni ediyoruz. Burası sadece kahraman ordumuzun kurmay kadrosunun yetiştirildiği bir ocak değil, aynı zamanda Türkiye’nin askeri stratejik vizyonunun şekillendirildiği bir fikir üretim merkezi olmalıdır.
2016 yılında başlayan dönüşümün daha uzun vadeli bir perspektifle hızlandırılmasında ve olgunlaştırılmasında yarar vardır. Milli Savunma Üniversitemizin kuruluşundan bu yana geçen sürede kat ettiği mesafeyi takdirle karşıladığımızı belirtmek istiyorum. Üniversitemizin bugünlere gelmesinde önemli rol oynayan rektörümüzü ve ekibini bir kez daha tebrik ediyorum. Önümüzdeki dönemde üniversitemizin küresel marka değerini daha da artıracağına inanıyoruz. İnşallah biz de şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonraki çabalarında da üniversite yönetiminin yanında olmayı sürdüreceğiz.
Türkiye’nin zaten çok güçlü ve üst düzey olan askeri eğitim standardını yeni açılımlarla, yeni kazanımlarla yükseltmeye devam edeceğiz.
Dünyadaki devletlerin çoğunun geçmişi birkaç yüzyıl ile sınırlıyken bizler, 2232 yıl önce düzenli ordu kurmuş bir milletiz. Ordu-millet kavramının sahibi olan, bu unvanı hak eden tek milletiz. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz 2232 yılı aşan şanlı tarihiyle maziden atiye kurduğumuz köprünün sembollerinden biridir. Burası Metehan’ın, Sultan Alparslan’ın, Fatih Sultan Mehmet Han’ın, Gazi Mustafa Kemal’in aklının, cesaretinin, dehasının yaşadığı ve yaşatıldığı güzide bir ocaktır. Bu kahramanlar ocağı, milletimizin gözbebeği, dost, kardeş, soydaş ülkeler için de bir umut meşalesidir.
“NEREDE GÖREV ALDIYSAK HEPSİNİN DE ÜSTESİNDEN ALNIMIZIN AKIYLA GELDİK”
Tarih boyunca TSK, sadece yurt savunmasında değil, dünyada barış ve istikrarın korunmasında da önemli roller üstlenmiştir. Ordumuz nerede olursa olsun deruhte ettiği her vazifeyi zorluklarına rağmen büyük bir titizlikle yerine getirmiştir. TSK, hem dünyanın en güçlü hem de en güvenilir orduları arasında yer alıyor. BM’den NATO bünyesinde yürüttüğümüz misyonlara, nerede görev aldıysak hepsinin de üstesinden alnımızın akıyla geldik. Ne milletimize ne ordumuza ne de çatısı altında hizmet verdiğimiz uluslararası örgütlerin itibarına asla halel getirmedik. Kimsenin malına, mülküne zarar vermedik. Hiç kimsenin namusuna el uzatmadık, hiçbir masumun canına kıymadık, kimseye haksızlık, hukuksuzluk yapmadık. Bize sığınan hiçbir mazlumu katillerine teslim etmedik. Güvenliğin sağlanması, huzurun tesisi, barış ve istikrar ortamının yeniden inşası noktasında hep samimiyetle çaba harcadık. Güney Kore’den Afganistan’a pek çok yerde bu uğurda nice evladımızı şehit verdik.
NATO’YA İSVEÇ MESAJI
Türkiye’nin son 71 yılda NATO ittifakına yaptığı katkıları çok az müttefik yapmıştır. Bu gerçekler apaçık ortadayken bir süredir ülkemiz aleyhine yürütülen kampanyaları esefle karşılıyoruz. Yerleşik teamülleri bozma pahasına atılmak istenen adımları gördükçe ittifakın geleceği adına endişe duyuyoruz. Ülkemizin ittifakın genişlemesine müzahir tavrını herkes çok iyi biliyor. İttifakın açık kapı politikasını destekledik, destekliyoruz. Başta terörizmle kararlı mücadele olmak üzere ittifakın değerlerine sadakat gösterecek herkesi bağrımıza basmaya hazırız. Finlandiya’nın üyeliğine onay vererek ilkesel duruşumuzu ortaya koyduk ama teröristleri himaye edenlere ve terörle mücadelede gerekli tedbirleri almayanlara da tepkimizi göstermede çekinmedik. NATO çatısı altında dayanışma sergileyelim diyenlerin Türkiye’de darbeye kalkışmış, 40 yılda binlerce insanımızı katletmiş canilere kucak açmasının hiçbir makul gerekçesi olamaz.
Terörle demokrasi, terörle güvenlik, terörle insanlık yan yana duramaz. İttifakı özü karşılıklı güven ve dayanışma ikliminin tesisidir. Bu olmadan diğer konuları konuşmanın bir anlamı yoktur. Bize tavsiyede bulunanlar öncelikle şu sorulara açık yüreklilikle cevap vermelidir. Türkiye sokaklarında teröristlerin cirit attığı bir ülkeye nasıl güvenebilir. Terör örgütleriyle arasına mesafe koymayan bir devlet NATO’ya nasıl katkı yapabilir? Terörizmle mücadele etmeyenler ittifakın hasımlarıyla nasıl mücadele edebilir. Biz her işimizde olduğu gibi burada da dürüst davranıyor, gizli bir gündemle değil, şeffaf bir şekilde hareket ediyoruz. Madrid’de ülkemize verilen sözlere riayet edilmesini bekliyoruz. Bağcıyla hiçbir işimizin olmadığını, tek amacımızın üzüm yemek olduğunu burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Salı günü Vilnius’te yapılacak Liderler Zirvesi’nde tüm bu hususları tekrar ittifak ortaklarımızın dikkatine getireceğiz. Ülkemiz, milletimiz ve güvenliğimiz için en hayırlı karar neyse inşallah onu hayata geçireceğiz.