OZAN ÖMER KADÜKER – Kahramanmaraş merkezli depremler çok sayıda çocuğun hayatını kaybetmesine, anne-babasız kalmasına, yaralanmasına neden oldu. Bölgeden 200 bini aşkın çocuk, farklı şehirlere göç ederken yüz binlercesi de kendi şehirlerinde hayatlarına devam etmeye çalışıyor. Birçok çocuğun psikolojik desteğe ihtiyacı var. Bu kapsamda çok sayıda gönüllü de çocuklarla ilgili çalışmalara katılıyor. Ancak destek faaliyetlerinde çocukların haklarına saygılı olunması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, aksi takdirde çocuklara zarar verilebileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Kişisel bilgileri paylaşılmamalı
Depremzede çocukların haklarıyla ilgili sorularımızı cevaplayan İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi (ÇOÇA) Koordinatörü Gözde Durmuş’un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Deprem sonrasında tüm çocuklar için barınma, ısınma, gıda, sağlık, temizlik gibi ihtiyaçlar hızlıca insan onuruna yakışır biçimde karşılanmalı. Geçici barınma alanlarında çocukların güvenliğini tehlikeye atmayacak düzenlemeler yapılmalı ve çocuk dostu alanlar kurulmalı.
Çocukların fotoğrafları, kişisel bilgileri sosyal medyada paylaşılmamalı. Çocukları araçsallaştıran, ‘güçsüz’ gösteren görüntü ve ifadelerden uzak durulmalı. Çocukların özel yaşama saygı, unutulma gibi hakları gözetilmeli.
Afet bölgesine giderek çalışma yapacak kişilerin çocuklarla iletişim, psikolojik ilk yardım gibi temel eğitimleri almadan sahada faaliyet göstermesi çocukların gelişimini desteklemek yerine zarar verici olabilmekte.
Çocuklarla çalışma yapanların neden orada olduklarına ve yapılacak çalışmalara dair çocuklar bilgilendirilmeli. Çocukların gönüllü katılımları esas alınmalı, çocuklar herhangi bir şey yapmaya zorlanmamalı.
Çocuklarla iletişim halindeyken sakin, şefkatli, saygılı ve onları dinlemeye hazır olunmalı. ‘Ne yapmak istersiniz?’ gibi sorular sorarak onayları alınmalı ve kendilerini ifade etmelerine alan açılmalı. Ani fiziksel temas ve sarılmalardan uzak durup, çocukların bedensel söz hakkına saygı gösterilmeli.
Çocuklar anlatmadıkça kişisel hikâyeleri hakkında konuşmaya kesinlikle zorlanmamalı.
Medyanın rolü büyük
Medya çalışanlarının bazen çocuk haklarını görmezden gelen içerikler üretebildiği konusunda uyarıda bulunan Durmuş, şu detaylara dikkat çekiyor:
Haberlerde çocukların yüzleri, kimlik bilgileri paylaşılmamalı. Bilgileri olmadan mikrofon uzatmak onlara zarar verebiliyor.
Haber yaparken çocuklardan onayları alınmalı.
Güçsüz, çaresiz gösteren fotoğraflar çocukları araçsallaştıran, romantikleştiren yaklaşımı besleyerek çocuk hakları temelli bakış açısını zedeliyor. Unutulma haklarını da yok sayıyor.
Neler yapmalıyız?
Çocuğun çevresindeki tüm yetişkinler, çocuk haklarının hayata geçirilmesinde sorumlular. Peki, nelere dikkat edilmesi gerekiyor? Durmuş, bu soruyu Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 4 temel ilkesi üzerinden şöyle özetledi:
Ayrım gözetmeme: Engellilik, mültecilik, etnik köken, cinsiyet gibi nedenlerle daha risk altında çocuklar varsa bu gruplara özgü, özel önlemler alınmalı.
Çocuğun üstün yararını gözetme: Kararlar alınırken, müdahale planları hayata geçirilirken her zaman çocukların üstün yararı gözetilmeli.
Çocuğun yaşamını ve gelişimini destekleme: Tüm süreçlerde çocukların fiziksel ve duygusal güvenliklerini sağlamak öncelikli olmalı.
Çocuğun görüşlerinin dikkate alınması: Çocukların duygularını, görüşlerini, rahatsız oldukları konuları ve taleplerini rahatça ifade edebileceği mekanizmalar kurulmalı.