Çocuklar

Sayfaya koyduğum “çocukların cennete yükselişi” çizimi, yüreğimi çok acıttı. 

Eminim ki sizler de aynı yürek sızısını hissediyorsunuz. 

İsrail ile Hamas arasındaki savaş bütün insanlık ve savaş hukuku kurallarını değersizleştiren ve genişleyen bir kara leke. 

……………… 

Elbette siyasette de tektonik kırılmalar yarattı. 

Olacak şey mi? 

Bir ABD Başkanı Ortadoğu’ya geliyor. 

Ürdün Kralı, Mısır ve Filistin Devlet Başkanlarıyla bir toplantı yapacak. 

Ancak… 

Ev sahibi Ürdün Kralı bu toplantıyı iptal ettiğini açıklıyor!.. 

Böyle bir senaryo hayal bile edilemezdi. 

O Ürdün ve Mısır ki, Kralının ve Devlet Başkanı’nın dayandıkları hami güç ABD’dir. 

Ama… 

Ortadoğu bu. 

Her şey rüzgarla yer değiştiren kum tepeleri gibidir. 

Bu “olacak şey değil” dediğimiz “oldu…” 

Biden’in İsrail’e ayak basışına “hoş gelmedin” dercesine Gazze’deki El Ahli Hastanesi’ndeki patlama… 

Çoğu çocuk olan 500’ün üzerinde sivilin yaşamlarını yitirmesi… Öylesine bir “tepki tsunamisi” yükseldi ki ABD Başkanı Biden’in Ortadoğu gezi programını ezdi geçti. 

Dünyanın en büyüğü ABD’nin Başkanı Biden “kös kös ülkesine dönmek zorunda bırakıldı…”  

BARBARLIK 

Associated Press ajansının “El Ahli Hastanesi’nden çekildiğini doğruladığı” bir video ve ajanstan satırlar… 

Yangın binayı sararken, hastanenin zemini çoğu küçük çocuklardan oluşan parçalanmış cesetlerle doluydu. 

Çimler kana bulanmış battaniyeler, okul çantaları ve diğer eşyalarla kaplıydı. 

Patlama mahalli kömürleşmiş arabalarla doluydu. 

Zemin, enkaz nedeniyle kararmıştı. 

El Ahli Hastanesi’nin müdürü Muhammed Ebu Selmia “yaklaşık 350 kişinin Gazze ana hastanesi El Şifa’ya götürüldüğünü” söyledi. 

Gazze Sağlık Bakanlığı sözcüsü Eşref el-Kidra “kurbanlar korkunç yaralanmalarla geldi. Bazılarının başı kesilmişti (kopmuştu), karnı deşilmişti, uzuvları eksikti” dedi. 

El Şifa hastanesi zaten tıka basa yaralılarla ve sığınmacı Filistinlilerle doluydu. 

Bunalmış doktorlar ameliyatları çoğunlukla anestezi olmadan yerde ve koridorlarda yapıyorlardı. 

Müdür Ebu Selmia çaresizce yardım için sesleniyordu: 

“Ekipmana, ilaca, yatağa, anesteziye ihtiyacımız var. Her şeye ihtiyacımız var. Hastane jeneratörlerinin yakıtı birkaç saat içinde tükenecek…” 

Gazze’de zaten insanlar ekmek ve sudan da yoksun. 

ZAMANLAMA 

Bu korkunç katliamın “zamanlaması” bir kenara not edilmeli. 

Tam da “ABD Başkanı Biden’in İsrail’e gelişine ayarlanmış” gibi. 

Biden’in İsrail ile birlikte Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Ürdün Kralı Abdullah ve Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah el-Sisi ile birlikte blok oluşturacağı bir Ortadoğu gezi programı daha başlamadan torpillenmiş oluyor. 

Hamas’ın 7 Ekim saldırısı da “ABD öncülüğünde İsrail’in Körfez Ülkeleriyle Abraham Anlaşmasını ve bunu Suudi Arabistan’la genişletme sürecini torpillemiş” değil midir? 

…………….. 

El Ahli Hastanesi’ne bu insanlık dışı saldırı için Hamas ve İslam aleminde parmaklar İsrail’i gösteriyor. 

İsrail’e göre ise roketi ateşleyen İslami Cihad örgütü. 

İsrail silahlı kuvvetlerinin baş sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari “radar ve dron verilerini İslami Cihad Örgütü  

İddiasına” dayanak olarak gösterdi. 

İsrail askeri açıklamasında “7 Ekim’den bu yana İsrail’e atılan 450 roketin Gazze’ye düştüğü” de belirtildi. 

Aslında teknik olarak herhalde “katliam füzesindeki parmak izi” mutlaka kanıtlanmalıdır. 

………………… 

HUFFPOST’a göre ABD Dışişleri Bakanı Blinken “Gazze’deki sivillere yardım ulaştıracak bir mekanizmayı görüşmek üzere Netanyahu ile bir anlaşma sağlamıştı.” 

Ancak… 

Çarşamba sabahı itibariyle bu yardım mekanizması -henüz- hayata geçirilemedi. 

Bu da not edilmeli. 

KİŞİSEL MESELE 

Ortadoğu diplomatı analist Aaron David Miller’e göre “Biden’in İsrail’e sevgisi ve güvenliğine duyduğu saygı, onun siyasi ve duygusal DNA’sına yerleşmiş durumda.” 

Birkaç örnek… 

9 Ekim’de ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby, CNN’e Hamas baskınında öldürülen ve kaçırılan İsrailliler için şöyle dedi: 

“Onlar insan, onlar aile üyeleridir, onlar arkadaşlardır, onlar sevilenlerdir, kuzenlerdir, erkek ve kız kardeşlerdir. Evet, zor… Hamas karşısında sessizlik suç ortaklığıdır.” 

ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan Beyaz Saray Basın odasında gazetecilere “bu sadece politika veya stratejiyle ilgili değil. Bizim için kişiseldir” dedi. 

Ve Beyaz Saray’da toplantı… 

Oda da Jake Sullivan’ın asistanı Jon Finer ve Başkanın iç güvenlikten sorumlu danışmanı Liz Sherwood-Randall Yahudi Cemaatinin idari koordinatörü Shelley Greenspan var. 

Jon Finer’in şu söylemi “kişisel” kelimesini doğrular nitelikte. 

“Çoğumuz (örneğin üçümüz) Yahudi topluluğuna mensubuz. 

Ve bugün burada olmak, sizinle konuşabilmek bizim için çok şey ifade ediyor.” 

11 Ekim’de Başkan Joe Biden Amerikan Yahudi Cemaati’nin temsilcileriyle bir toplantı düzenledi. 

“Katliam karşısında sessizlik suç ortaklığıdır” söylemini vurguladı. 

Ertesi gün ABD Dışişleri Bakanı Blinken İsrail Savunma Bakanlığı’nda bir toplantıya katıldı. 

“Burada yalnız resmi sıfatımla değil, aynı zamanda Rusya’daki pogromlardan (kıyımlardan) kaçan büyükbabamı ve toplama kampından sağ kurtulan kayınpederimi anımsatarak bir Yahudi olarak bulunuyorum” dedi. 

Joe Biden on yıllar boyunca Yahudi devletine yakın kaldı. 

2015’te Barack Obama’nın Başkan Yardımcısıyken İsrail’in bağımsızlığını kutlayan bir resepsiyonda şöyle konuşmuştu: 

“Bu odada bir çoğunuzla neredeyse 40 yıldır çalışıyorum. 

Beni siz büyüttünüz, beni eğittiniz, beni tanıyorsunuz, ben de sizi tanıyorum.”  

…………….. 

Yani ABD’nin açıkça İsrail’den yana tavrı Başkandan, Dışişleri Bakanına, Ulusal Güvenlik Danışmanına ve yönetimde yer alanların çoğuna kadar “kişisel…” 

…………… 

Hamas’ın, Hizbullah’ın ve onların arkasındaki İran’ın da İsrail’e tavrı “stratejik akıldan” çok “inanca” dayalı. 

“İsrail yok edilmeli” inancına. 

……………. 

Devlet tavrını “duyguların, kişiselleştirmelerin, inançlarin, kabuk tutmuş ön yargıların belirlemesi” ne yazık ki Ortadoğu’nun kaderi… 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir