Çocuk tiyatrosunda perdeyi araladık

Seyhan Akıncı – Kadıköy Belediyesi’nin düzenlediği Çocuk Tiyatro Festivali, 20. yılını kutluyor. 1 Temmuz’da başlayan festival, 15 Temmuz’a kadar sürecek. Ülkemizde profesyonel olarak ilk kez 1935’te şehir tiyatrolarında perde açan çocuk tiyatrosunun geçmişi bir hayli eski olmasına karşın kat ettiği mesafe oldukça sınırlı. Ne yeterli çocuk tiyatrosu salonu var ne de üniversitelerin oyunculuk eğitim programlarına dahil edilmiş durumda. Hâl böyleyken ebeveynlerin çocuklarını tiyatroya götürürken neleri dikkate alacakları da karmaşık bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Birçoğu çocuklara dişlerini fırçalamaları, yatmadan önce sütlerini içmelerini söyleyen öğretici dilden öteye geçmeyen çocuk tiyatrosunda neler oluyor? Çocuk tiyatrosunda perdeyi araladık.

Ayşegül İşsever (İBB Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni): “Çocuk oyunlarını ciddiye alıyoruz”

Çocuk oyunlarımızı seçerken, çocuklarımızın yaşına uygun şekilde kategorilere ayırıp, eğlenecekleri ve öğrenecekleri, her şeyden önce estetik bir sunumla tiyatroyu tanıyacakları bir zaman dilimini hedefliyoruz. Çocuk oyunlarını ciddiye alıyoruz. Çocuk oyunlarına özel bir alan açıyoruz. Çünkü İstanbul, giderek daha çok betonlaşan, mahalle ve sokak kültürünün kaybolduğu ve çocukların oyun alanlarının azaldığı dev bir metropol hâline geldi. Bu şehirde, Şehrin Tiyatrosu olarak bizim sorumluluklarımız var. Çocuklarımıza karşı kendimizi sorumlu hissediyoruz. Bu konuda çocukları anlayarak, onlarla konuşarak, oyunlarımızın mantığını, sahne düzenini yenileyerek, onlara ulaşmak, onlarla sahnelerimizde buluşmak istiyoruz. Yeni bir çağın içindeyiz. Bu çocuklar artık metaverse olarak tabir edilen dijital bir dünyanın içine doğuyorlar. Tiyatro, kendi dengesini bozmadan, onlarla iletişim kuracak ve bu çocuklarımızı da tiyatro sahnesine çağıracak yeni bir dil bulmak mecburiyetindedir. Biz İstanbul Şehir Tiyatroları olarak bu dili aramak üzere, measi arkadaşlarım ve bu alanın uzmanlarıyla çalışmaya başladık. Yeni sezonda, çocuklarımızın değişik konularda farkındalıklarını geliştirecek, onların da çok seveceği oyunlara yer vererek repertuvarımızı şekillendiriyoruz.

Deniz Yeşil Mavi (İBB Şehir Tiyatroları Çocuk Eğitim Birimi Sorumlusu): “Günceli yakalayan yaratım süreci önceliğimiz”

Her yaşın farklı gelişim süreci göz önüne alınarak, oyun yazım ve yönetim sürecimizde, yaş grubuna göre doğru aralığı belirleriz. Bu konuda kurum pedagogundan destek alırız. Çocuk Tiyatrosu, diğer oyunlar gibi, olayları, çatışmayı, durumları, karakterleri dramatik kurgu içinde ele alır. Çocuk tiyatrosunda seyirci olarak çocuklar hedeflenir. Bu nedenle öncelikle çocukların yaş grubu özelliklerini göz önüne almak gerektiğini bilerek, çocukların hayal dünyalarını harekete geçiren, yeni olanı takip eden, günceli yakalayan yaratım süreçleri önceliğimiz olmuştur.

Elif Erdal (İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdür Yardımcısı): “Çok didaktik oyunlar yazılıyor”
Çocuk tiyatrosunda yarının seyircilerini yetiştiriyoruz ve bir bakış açısı oluşturmaya çalışıyoruz çocuklarda. Ebeveynler oyun seçerken ön araştırma yaparak çocuklarını oyunlara götürmeli. Yönettiğim oyunları seçerken didaktik bir dili olmamasına özen gösteriyorum. Çocuklar bir şeyleri yeteri kadar parmak sallanarak görüyorlar. “Haydi çocuklar şimdi şunu söylüyoruz” gibi şeyler beni inanılmaz derecede itiyor. Ülkemizde çok az kaliteli çocuk oyunu yazılıyor. Yazar problemimiz var. Çok didaktik oyunlar yazılıyor. “Çevremizi temiz tutalım, dişlerimizi fırçalayalım” demeye gerek yok. Bunları hikâyede anlattığında tüm çocuklar anlar. Bir de bizim zamanımızdaki çocukluk ve şimdiki zamandaki çocukluk çok farklı. Bundan 20 sene önce çocuk oyunları yönetmeye başladığımda ölüm temasından uzak duruyordum. Ama şimdi teknoloji ve sosyal medya ile her şeyin farkındalar. Bu yüzden neyse o verilmeli.

Haluk Yüce (Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği -ASSITEJ- Türkiye Merkezi Başkanı): “Her çocuk nitelikli tiyatroyla buluşmayı hak ediyor”

UNESCO tarafından kurulmuş olan birliğin temel amacı dünyada çocukların “Nitelikli tiyatro” ile buluşma hakkı olduğu düşüncesinden hareketle bu alanda çalışların arasındaki iletişimi ve etkileşimi artırmak ve bilgi-deneyim alışverişine ortam hazırlayacak bir ağ oluşturmak. ASSITEJ Türkiye Merkezi de 1980 sonlarında kuruldu. Bu amaca yönelik olarak seminerler, atölyeler ve uluslararası festivaller düzenliyor. Türkiye’de çocuk tiyatrosunun iyi bir noktada olduğunu söylemek pek mümkün değil, ne yazık ki. Bunu öncelikle nitelik açısından ve çocuk tiyatrosu yaptığını iddia eden kişilerin bu işe girerken onlara yön veren itici güç ve onların işi yaparken taşıdıkları anlayışa bakarak söylüyorum. Çocuk tiyatrosundaki en önemli konulardan biri oyunculuk. Eğitimli ve kendini çocuk ve gençlik tiyatrosuna adamış oyuncu bulmak neredeyse mümkün değil. Oyunculuk eğitimi almış kişiler çocuk tiyatrosunda mesleki duygusal tatmin sağlayamıyorlar. Oyunculuk açısından çocuk ve gençlik tiyatrosunda ciddi bir yoksunluk var. Bence tek çözüm bu alanın üniversite oyunculuk eğitim programlarına dahil edilmesi. Bu alanın da prestijli olduğu ve akademik olarak bir karşılığının olduğunun önce sahne sanatlarıyla ilgilenen kişilere gösterilmesi gerekir. Çünkü her çocuk nitelikli tiyatroyla buluşmayı hak ediyor.

Prof. Dr. Nihal Kuyumcu (İstanbul Üniv. Hasan Âli Yücel Eğitim Fak. İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı): “Çocuklara her şeyi anlatabiliriz”

Ülkemizde çocuk oyunu alanında tiyatro yapan dostlar tiyatroyu sadece bir okul ve seyircileri de birer öğrenci olarak gördükleri için oyunlarını sadece çocuğu eğitmek, ona bir şeyler öğretmek kaygısıyla hazırlıyor, diğer yönleri göz ardı ediyorlar. Bu nedenle tiyatroda mutlu olmayan çocuk kendi kendine gidebileceği yaşa geldiğinde tiyatroya gitmiyor. Belki de bu nedenle bizim gençlik tiyatromuz, gençlik oyunlarımız yok. Bir başka önemli konu da günümüz teknolojisiyle büyüyen çocukların özellikleri. Teknolojinin verdiği olanaklarla daha çok şey biliyorlar, daha çok çağın sorunlarıyla karşılaşıyorlar. Göçmen sorunlarından, savaşlardan, iklim krizlerinden, dayatılan toplumsal cinsiyet rollerinden, kadın cinayetlerinden haberdarlar. Çocuk tiyatromuzda bu konuları asla ele almıyor, gerçeklerden uzak sorunlar ve çözümler gösteriyoruz. Oysa çocuklara her şey anlatabiliriz. Neyi anlattığımız değil nasıl anlattığımız önemli. Yeni soru işaretleri yaratmadığımız sürece her şeyi anlatabiliriz.

Hicran Çalı (Tarla Faresi Tiyatrosu Kurucusu): “Çocuk tiyatro salonlarına ihtiyacımız var”

Nitelikli çocuk tiyatrosu yapmak isteyenlerin kaynakları olmadığında kendisini geliştirmesi güç oluyor. Çünkü hem çocuk hem yetişkin tiyatrolarının ortak problemi olan vergi sorunumuz var. Ülkemizde çocuk tiyatroları bir de vergi yükleriyle sıkıştırılıyor. Türkiye’de çok az örneği olan çocuk tiyatro salonlarına ihtiyacımız var. Özellikle küçük çocuklara uygun olmayan, 9-10 yaşında çocukların bile belli bir sıradan sonra sahneyi göremediği birçok salon var. Her mahallede bir çocuk tiyatrosu salonu olsa ve çocuklar her hafta iyi bir oyun izleyebilse… Bu hayal gibi görünebilir ancak değil. Sadece çocuk tiyatrosunun bir hak, bir ihtiyaç olarak görülüp kültür politikalarının bir parçası olması ve bu alana kaynak aktarılması bile çocuk tiyatrolarımızın sayısını artıracaktır. Her mahalleye bir çocuk salonu, her mahalleye nitelikli bir çocuk tiyatrosu dileğiyle…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir