Siyasette yerel seçime giderken süreç iktidar kanadında hızla ilerliyor, önümüzdeki günlerde adayların netleşmesi, açıklanması gündemde… Muhalefete bakıldığında ise “çarşı” epey karışık. Masa devrildi, dağıldı malum, şimdi hesaplar daha çok tepeyi değil tabanları hedef alan yer sofrası üzerine… Herkese ayrı tabaklar, çatallar ve bıçaklardan ziyade ortaya konulan kaplardaki mönüye kaşık sallama durumu yani… Bu bağlamda en çok merak edilen de “yer sofrasına” oturacak kişi ve kaşık sayısı kadar ortaya konulacak mönü çeşitliliği elbette. Masa muhabbetinde işe yaramadığı genel seçimlerde görülmesine rağmen sadece Erdoğan karşıtlığı mı olacak, yani seçmene umut vaat edecek proje ya da vaatler anlamında görüşler, söylemler hiç olmayacak mı yine? İpuçları muhtemelen onlar da olacak gibi ama yine ön planda Erdoğan karşıtlığı bir siyaset kurulacağı ortada… Özellikle de muhalefeti bir arada tutmak amacıyla tercih edileceği açık ve net. Nitekim geçen sefer masayı kuran CHP’nin yeni lideri Özgür Özel’in söylemleri de bu yönde. Erdoğan karşıtlığı üzerinden özellikle İYİ Parti seçmenine, tabanına tesir edeceğini, etkileyeceğini düşünüyor. Bunu da aslında İYİ Parti’nin izleyeceği tavır ve strateji belirleyecek… Eğer İYİ Parti bunu engelleyecek bir siyaset ortaya koyarsa seçmen tabanından olası geçişkenlikleri önleyebilir. Ortaya koyacağı stratejinin içini ne ölçüde dolduracağıyla bağlantılı olarak tabii… Burada önemli olan da gösterecekleri adayların, profili, seçmendeki karşılığı. İYİ Parti İstanbul, Ankara ya da başka yerlerde İzmir gibi aday profilini güçlü tutarsa bu CHP’yi zorlayacaktır büyük olasılıkla. Çünkü son seçimde de ortaya çıktı ki İYİ Parti aslında CHP’ye kaybettirerek kazanabilir… Hem kendi oylarını muhafaza etme, hem de taban geçişkenliği anlamında CHP’den oy devşirerek…
***
CHP’yi zorlama olasılığı yüksek bir başka görüntü ise kendi içindeki karmaşa durumu. Evet kurultay bitti, yeni Genel Başkan etrafında kenetlenme, birlik beraberlik havası, görüntüsü var gibi. Özel’in son grup konuşması da bu anlamda oldukça olumlu, etkileyiciydi ama özellikle adayları belirlerken zor bir durumla karşı karşıya kalabilir CHP. Zira İmamoğlu İstanbul özelinde ayrı çalışıyor, üstelik sadece İstanbul’daki ilçelerin değil, onun ötesinde ülke genelinde büyük illere yönelik birtakım müdahalelerde bulunmak istiyor ve bunu gizlemiyor…
Diğer tarafta kurultayda yenilmiş ama delege desteğinin yarısını alan teşkilatlarda ve grupta güçlü olan bir Kılıçdaroğlu gerçeği var. O da siyaseti bırakacağı düşünülürken hem İstanbul’da hem Ankara’da bir büro kurdu, paralel bir genel merkez gibi sanki… Parti içinde de güçlü ilişkileri hala geçerli. Bunların mesela yerel seçimlerdeki pozisyonu ne olacak? Tasfiye ederseniz küsecekler tasfiye etmezseniz parti içi rekabeti ertelemiş ileriye taşımış olacaksınız. Buradaki denge nasıl kurulacak? Özel hangisinden yana tavır alacak? Bunu partiliye, seçmene nasıl anlatacak?
Kaldı ki şu anda CHP’de görünür gerçeklik İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu hizipleri dışında birçok başka hizip ya da grubun varlığı da bir başka gerçeklik. Bunlarda seçimleri fırsat bilerek kendilerini göstermek dengede rol kapmak isteyeceklerdir elbette… Hele de koltuk hesapları söz konusuysa!..
***
Kısacası; CHP içerisindeki farklılıklar, aslında eğer bu kısa süre içerisinde iyi yönetilebilirse yerel seçime dönük bir sinerjiye sebep olabilir ama iyi yönetilemezse beklenen sinerji yerine tam aksine enerji boşalması meydana gelerek partiyi, durumu zorlayabilir. Bunların hepsi de Özel’in siyasi mahareti ve oyun kuruculuğuyla doğrudan odaklı. Evet uzun süredir yaptığı Grup Başkan Vekilliği ve Başkanlığı’ndan kaynaklı deneyimi var ve kurultay onayıyla mühür de kendisinde ama CHP içindeki çekişme, söz sahibi olma, partiyi yönetme hesapları da ortada. Dahası bir de tabana, seçmene CHP’de gerçekte ne değiştiğini anlatma ve ikna etme durumu var… En kritik olanı da bu zaten… Dolayısıyla Özel açısından bu sandık bir anlamda liderlik sınavı da aslında…