CHP kendini yiyor!

CHP seçim değil hâlâ kurultay havasında. Çünkü normalde kurultay bittiğinde ne denir? Kurultay, kurultay salonunda kaldı, tartışmaları bırakıp önümüze bakalım. Yani kurultayı kazanan, kızgın, küskün kaybedenlere karşı kucaklayıcı, kapsayıcı olur. Ama göründüğü kadarıyla burada kazananlar, kaybedenlerden daha öfkeli ve kızgınlar. Tasfiye, dışlanma iddiaları, buna tepki olarak da istifa, toplu protesto her şey var. Aday gösterilmeyen, istifa eden, parti yönetimini suçluyor kurultayda Kılıçdaroğlu’na destek verdikleri için tasfiye edildikleri gerekçesiyle…Hem de sadece İstanbul, İzmir değil, ülkenin birçok ilinde, ilçesinde… Evet her seçimde her zaman aday tartışmaları olurdu ama bu dönem İstanbul ilçelerinde ve İzmir genelinde çok büyük bir değişim söz konusu. Özellikle mevcut belediye başkanlarının hemen hemen çoğu değiştirildi. Bundan ötürü de tabanda, parti örgütünde ciddi bir kaynama, sıkıntı var. Buna 31 Mart sonrasındaki olası bir kurultaya dönük cephe kazanma hesaplaşması da denilebilir. Dolayısıyla CHP açısından kırgın küskün seçmen nasıl motive, konsolide edilecek derken, buna birde teşkilatta kırgın, küskün ordusu da eklendi. Bu sıkıntıyı aşmanın da seçim kampanyasındaki en kritik nokta olduğu da ortada. Nitekim İmamoğlu’da aday tanıtım toplantısında protestoculara yönelik “Tepkinizi gösteriyorsunuz, yarın da öbür günde göstereceksiniz ama üç gün sonra yaralar sarılır, gönüller hoş edilir, insanlar birbirini arar, kırılan gönüller tamir edilir ve yola çıkılır” sözleriyle buna gönderme yaptı zaten…

***

Olur mu ya da nasıl oluru göreceğiz ancak İmamoğlu ve Özel isteselerdi hiç böyle bir durumda olmazdı. Çünkü adayların belirlenme yöntemi hem teşkilatta hem aday adaylarının vicdanında karşılık bulmadı. Yönetime gelenler kurultay salonunda delegelere verdikleri sözleri yok saydılar, hatta kendi koydukları kriterlere bile uymadılar. Aday belirleme sürecini iyi yönetemediler açıkçası. Bunu derli toplu daha hızlı kararlar alarak götürebilirlerdi. Süreci uzatarak her ili, ilçeyi tartışılır hale getirdiler. Her yerde kendi içindeki çekişmelerin öne çıkmasına izin verdiler. İzmir’in Çiğli ilçesinde ilan edilen adayın geri çekilerek, değiştirilmesiyle sonraki PM toplantılarına hep farklı anlamlar yüklendi. Adayı beğenmeyen istemeyen tepki verdi, hemen her yer problem oldu.. Küskünler katlandı. Aynı tartışma, polemik henüz Hatay Büyükşehir adaylığı içinde sonuçlanmış değil. Lütfü Savaş’ın ismi var ama hala olabilir de olmayabilir de. Bir aday açıklanmadan önce enine boyuna düşünülür bu yapılmadıysa da yanlış. Ama tepki oldu diye adayı geri çekmek ya da daha tartışılır hale getirmek de başka bir yanlış…Herkes bu yolu zorlar bir şekilde zira…

***

Nitekim zorladılar da… Aday gösterilmeyince tepki veren ya da istifa eden hemen herkes son dakikaya kadar isimlerinin masada olduğu umudundaydı. Adaylar kesinleşince de bazı bastırılmış çelişkiler ya da ertelenmiş hesaplaşmalar gün yüzüne çıktı. Oysa aday gösterilselerdi, bunlar hiç problem olmayacaktı. Kendileri başta, belirlenen adayların hepsi son derece oraya layık isimler olacaktı! Dolayısıyla yapılan eleştiriler, verilen tepkiler belki haklı olabilir ama samimiyet denildiğinde zamanlama açısından karşılığı pek yok. Doğru duruş bütün isimlerin kendi pozisyonlarını son dakikaya kadar beklemek o ana kadar da tasfiye edilenleri seyretmek yerine daha adaylar açıklanmadan ya da netleşmeden önce bir araya gelip bu tepkileri vermeleriydi. Aslında CHP’deki derin problemlerden biri de bu işte. Ben varsam burası iyi ben yoksam kötü… Bana dokunmayan bin yaşasın durumu yani…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir