Borcunu ödememeyi alışkanlık haline getirmiş kişilerin mağduru bizzat şahsım da olsa, karşılıksız çek’e verilen hapis cezasının Anayasa ve AİHS’ye aykırılığını ortaya koymaya ve garabetin hukuk sistemimizden kalkması için gündemde tutmaya devam edeceğim.
Yazıya başlamadan vurgulamış olayım; özel bir borcun ödenmemesinin yaptırımının hapis cezası olması Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırıdır.
Alacaklının kim olduğuna göre hukuka aykırılık ortadan kalkmaz. Bu köşeyi takip eden okuyucularım bilirler; karşılıksız çeke hapis cezası verilmesini hukuken yanlış ve hatalı bulduğumu sıkça dile getirmekteyim.
Çek Kanun md 5 son fıkraya göre, çeki karşılıksız çıkana verilen adli para cezasının ödenmemesi durumunda, bu ceza, kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı dahi verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilmekte. Ama sonradan çek borcu ödenirse, hem adli para cezası, hem de hapis cezası ortadan kalkıyor.
Yani devlete ödenmesi gereken adli para cezasını değil de özel alacaklınıza çek borcunu ödemeniz yeterli. Verilen cezaların bu şartla sona ermesi de gösteriyor ki, hapis cezası adli para cezası ödenmediği için değil, çek borcu ödenmediği için veriliyor.
Çek bir hatır veya teminat çeki değilse, ticari bir borcu ödemek için düzenleniyor. Sonuçta, ticari bir borcun ödenmemesinin yaptırımı hapis cezası oluyor. Oysa özel hukuk sözleşmesinden doğan borcun ödenememesi sebebiyle hapis cezası verilmesini yasaklayan Anayasa md 38/8 ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek 4 No’lu Protokol md 1 kuralı, hiç şüphesiz ki ticari bir borcun ödenmesi için düzenlenen çekin karşılıksız çıkmasına hapis cezası öngörülmesini de kapsıyor ama, Çek Kanunu md 5 gözümüze ve vicdanımıza batan kıymık gibi orada duruyor.
Borç ödememeyi alışkanlık haline getiren çek sahibi
Olay çok ironik. Aklıma geldikçe için için gülüyorum.
Tanıdığım bir avukat arayarak, karşılıksız çek mağdurlarıyla ilgili bir konuda benden hukuki uzman görüşü almak istediklerini söyledi.
Geldiler. Konuyu anlattılar. Gerçekten de mahkemeler hatalı bir uygulama yaparak Çek Kanunu’na göre karşılıksız çekten sorumlu olmayan limited şirket müdürlerine hapis cezası vermektelerdi. Daha doğrusu hapis cezası yanlış limited şirket müdürüne verilmekteydi.
Konuya ilişkin bir hukuki uzman görüşü hazırlama konusunda anlaştık. Belirli bir ücret kararlaştırdık. Ücretin belirli bir kısmını ödediler. Kalanını uzman görüşünün teslimi anına bıraktık.
İki haftalık bir çalışma sonucunda gerekçeleri ve hukuki dayanaklarını çok açık ve net bir şekilde belirterek mahkemelerin limited şirketler bazında nasıl bir hatalı uygulama sonuncu yanlış kişiye hapis cezası verdiklerini ortaya koyan raporumu bitirdim ve teslime hazır olduğumu bildirdim.
Ama bir türlü kararlaştırılan ücretin kalanını ödeyip uzman görüşünü teslim almaya gelmiyorlardı. Sürekli “bugün”, “yarın” diyerek öteliyorlardı.
Aradan bir ay geçti, avukat aradı ve iki gün sonra duruşması olduğunu, ücretin kalan kısmının mutlaka ödeneceğini söyleyerek raporu, hazırladığım uzman görüşünü rica etti. Ücretin kalan kısmının en kısa sürede ödeneceği sözü üzerine kabul ettim ve iki hafta çalışarak hazırladığım raporu teslim ettim.
Aradan iki aya yakın süre geçti ama ücretin kalan kısmının ödeneceği o “bugün”, “yarın” hiç gelmedi, hep yinelendi ve ötelendi. Karşılıksız çekten hapsi cezası alan mağdurları savunurken, savunduğumuz kişilerin mağduru olduk. Hem de aynı şekilde.
Ticari alacaklılarına verdikleri çekini ödemeyenler, onlara hapis cezası verilmesin diye uğraşan kişiye olan borçlarını da ödemediler. Üstelik borcun kaynağı da yine karşılıksız çekten dolayı hatalı hapis cezası verilmesinin hukuken ortaya konulmasıyla ilgili bir hizmet ifası.
Olay bu yönüyle çok ironik.
Bulaşıcı bir hastalığa yakalanan hastasını iyileştirmeye çalışan doktoruna hastasının bilerek ve isteyerek hastalığı bulaştırması gibi bir şey bu.
Ben aklıma geldikçe gülüyorum.
Peki bu olay benim fikirlerimde değişiklik yarattı mı! Elbette hayır!
Borcunu ödememeyi alışkanlık haline getirmiş kişilerin mağduru bizzat şahsım da olsa, karşılıksız çek’e verilen hapis cezasının Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırılığını ortaya koymaya ve garabetin hukuk sistemimizden kalkması için gündemde tutmaya devam edeceğim.