Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Mustafa Karaaslan (33), beden eğitimi ve spor öğretmenliği bölümü mezunu bir fotoğrafçı ve görüntü yönetmeni. Henüz üniversite yıllarındayken, yaşamak istediği hayat tarzına daha uygun olacağını düşündüğü için çocukluktan beri hobi olarak ilgilendiği fotoğraf ve video üzerine yoğunlaşarak hayatını bu yönde devam ettirmeye karar verdi. Şimdilerde hem işine devam ediyor hem de bisikletiyle dünyayı geziyor.
‘HERKES GÜLÜYOR, KİMSE CİDDİYE ALMIYORDU’
Mustafa bundan 12 yıl önce ilk defa bisiklet turu yapmayı istedi. Ancak o zamanlar ne bir tecrübesi ne de buna uygun bisikleti vardı. Hedefi ise İzmir Bergama’dan Antalya’ya kadar bisiklet sürmekti. Ancak bu fikrinden kime bahsetse gülüyor ve ciddiye almıyordu. Bu işle en bilgili olabilecek ve motivasyonunu bozmayacağını düşündüğü bisiklet kulübü üyesi bir arkadaşına düşüncesini anlatan ve nasıl bir bisiklete ihtiyacı olduğunu soran Mustafa Karaaslan, ondan da herkes gibi aynı cevabı aldı. Bunun öyle sandığı gibi bir şey olmadığını, Antalya’dan Kemere bile gidemeyeceğini söyledi. “Kafama koyduğum şeyi yaptığımda onu bir daha göremedim, beni her yerden silmişti” diyen Mustafa, “Birisinin bir şeyi yapamayacağımı söylemesi beni daha da hırslandırıyor. Etrafımda böyle kişilerin olmasını seviyorum. Bir de şöyle de bir durum var, hayatında hiç tanımadığın o kadar insan seni takip edip desteklerken bir zamanlar arkadaşın olan, hayatının bir kısmını beraber geçirdiğin onlarca arkadaşının seni hayatlarından çıkarıyor oluşu da insanların aslında nasıl egolara sahip olduğunu gösteriyor” deyip ekledi:
“Arkadaşım sandığın ama aslında kendi başarısızlıklarını çevresindekilerin de bir şey yapamayışıyla kapayan, bunu bir motivasyon olarak kullanan, sen bir şeyler başardığında hayatından çıkıp kaybolan kişiler. Bir şeyler başarmaya başladığınızda arkadaşlarınız üçe ayrılıyor: Hayatınızdan çıkıp gidenler, sessizce oralarda bir yerlerde bekleyenler ve hâlâ seninle irtibatta olup başarınla mutlu olanlar. O gün geldiğinde gerçek arkadaşlarınızın, bu sonuncu sıradaki zoru başaran birkaç kişi olduğunu anlıyorsunuz.”
‘SABİT BİR YERİM OLMADAN YOLDA YAŞIYORUM’
Yıllar öncesinde de bisikletle, otostopla ve farklı ulaşım şekilleriyle seyahat eden Mustafa Karaaslan yola çıkıp, sabit bir yeri olmadan yolda yaşamaya başlayalı iki buçuk yıl oldu. O, herkesin hayatını olumsuz şekilde etkileyen ve eve kapanmasına sebep olan pandemiyi fırsata çevirenlerden. Çok uzun zamandır hayalini kurduğu ama 4 yıllardır Londra’da yaşadığı düzenini bırakamayan Mustafa, o dönem yaşadıklarını, “Tüm iş sektörleri durmuştu. Tam o dönem uzatma vizeme başvurduğum için pasaportum elimde değildi ve böyle bir durumun içerisine düşeceğimizden habersiz olduğumuz için de banka hesabımda sadece 1000 pound (24 bin lira) ile Birleşik Krallık sınırları içerisinde sıkışıp kalmıştım. Elimdeki parayla bir oda kiralayıp belki 1 ay hayatta kalabilirdim ama yola çıkarsam her gün farklı manzaralarda ücretsiz şekilde çadırımda konaklayıp bu süreyi 4-5 ay daha uzatabilirdim. Ben de ihtiyacım olmayan her şeyi hayatımdan çıkarıp, bisikletimi yükledim ve Glasgow’dan, ne yaşayacağımdan habersiz bir yolculuğa çıktım” şeklinde anlattı.
‘BİR AYIN YARISINDAN FAZLASINI ÇADIRDA GEÇİRİYORUM’
Hiçbir zaman tam olarak bir planının olmadığını dile getiren Mustafa Karaaslan, yolculuğunu yönünü istediğine göre anında değiştirebiliyor. Görmeyi istediği belli yerler olsa da bunlara ulaşma yolculuğunda da tamamen doğaçlama hareket ediyor. Yola genellikle akşam nerede uyuyacağını bilmeden çıkıyor ya da bazen hiç planında olmayan bir yerde günlerce kalıp, daha önce hiç gitmediği bir yerde aylarca yaşadığı da oluyor. Yolda olmanın en sevdiği taraflarından birisinin de bu olduğunu söylüyor.
Konaklaması hava koşullarına, kıyafetlerini yıkama ve duş alma ihtiyacına göre değişiklik gösteriyor. Ortalama 3-4 gün çadırda kalan Mustafa, diğer 3 gün ise ekipmanlarını şarj edip bilgisayarındaki işlerini yapmak için elektrik kullanmaya ihtiyaç duyuyor ve bunun için de belli bir yerde konaklıyor. Bunlar da genellikle kamp alanları, hosteller, gezginler için açılmış internet sitelerinden iletişime geçtiği ya da yolda karşılaştığı, kendisini davet eden kişilerin evleri olabiliyor.
‘GÖZÜM AÇIKKEN RÜYA GÖRMÜŞÜM’
Yollardayken ne kadar harcama yaptığını anlatan Mustafa Karaaslan, “Harcama planı tutan birisi değilim. Kendi kas gücümle seyahat ediyorum ve deniz aşmak gerekmedikçe ulaşıma harcama yapmıyorum. Bir ayın neredeyse yarısından fazlasında çadırında yaşayıp konaklamaya da harcama yapmadığım için onun dışında yapmak istediğim birçok şeye düşünmeden bütçe ayırabiliyorum. Olabilecek en ucuz ama en güzel şekilde yaşıyorum diyebilirim. Tüm bunlarI şu an bulunduğum, dünyanın en pahalı ülkelerinden birisi olan Birleşik Krallık içerisinde yapıyorum. Yani birçok başka ülkede bu, onlarca kat daha ucuz ve konforlu olacaktır” bilgisini paylaştı.
Yolda zorlandığı zamanların da olduğuna dikkat çeken Mustafa, “2 yıl önce insanlardan uzak bir yere çadırımı kurmuştum. Yağmur seslerinin içerisinde uzaktan bana doğru ayak sesleriyle birisi yaklaşıp çadırın yanında durdu ve bana seslendi. Ben de ‘Bir saniye, geliyorum’ diyerek ceketimi alıp, elimde sakladığım çakımla çadırdan çıktım ama kimse yoktu. O panikle seslenerek her yere, her ağacın arkasına baktım. Ne yapacağıma karar verememiştim. Orada uyuyamazdım ama o saatte başka bir yere de gidemezdim. Sonra kendimi sakinleştirdim ve bunun, gözüm açıkken gördüğüm bir rüya olduğuna ikna ettim kendimi. Geceyi de orada geçirdim” yorumunda bulundu.
Mustafa ve William
‘ARKADAŞIMI KURTARMAK İSTERKEN ÖLEBİLİRDİM’
Yakın zamanda geçirdiği ve kendisini çok etkiyen olayı aktaran Mustafa Karaaslan, “Bu olayı İskoçya’da yaşadım. 2 yıl önce tanıştığım ve son 2 yılda çok samimi arkadaş olduğumuz 54 yaşındaki William’ın evinde kalıyordum. Bir akşam dışarıdan bazı sesler duydum. Perdeyi aralayıp baktığımda biraz önce içeride William ile birlikte olan iki çocuğu gördüm ve önce şakalaşıyorlar sandım. Ancak sonra William’ın yere düştüğünü ve hiç tanımadığım birinin onu öldüresiye dövdüğünü görünce hiçbir şey düşünmeden koştum. Tanımadığım kişinin, ucu sivri ve çok büyük bir çekiçle William’ın kafasına, vücuduna son gücüyle vurduğunu gördüm ve kendimi kurtarmak için olayın içerisinde buldum” diyerek şunları söyledi:
“Yıllardır Birleşik Krallık’ta yaşayan, tüm sorumluluklarını yerine getirmiş ve yakında vatandaşlık başvurusu yapmaya hak kazanacak biri olarak yanlış bir şey yapmamam gerekiyordu. Daha kötüsü hayatımdan bile olabilirdim ama arkadaşımı da kurtarmak zorundaydım. Polisi aradık ama bir saat geçtiği halde gelmedi. Sonra dışardan eve atılan büyük demir parçaları, saksı ve boya kutusu gibi şeylerle camları yere indirmeye başladı ve camdan içeri girmeye çalıştı. Ben de saldıran kişiyi sakinleştirmeye çalıştım. Cebinde silah ya da bıçak olduğunu düşündüğüm başka birisi daha gelip William’ı öldüreceğini haykırmaya başlayınca olay daha da ciddileşti. Ne kadar orta yolu bulmaya çalışsam da geri adım atmadı. İçeri girmemeleri için oyalamaya çalışırken polisler geldi. Olayı, William’ın kafasına ve vücuduna aldığı çekiç darbeleri, kırılan kaburgaları ve savaş alanına dönmüş bir ev ile atlattık.”
‘YERLEŞİK HAYATA GEÇME DÜŞÜNCESİ KORKUTUYOR’
Kendi mesleğini yaparak geçimini sağladığını söyleyen Mustafa, “Sosyal medyanın hayatın merkezi olduğu şu dönemde, ben de birçok kişi gibi sosyal medya üzerinden yaptığım paylaşımlarla çok küçük gelirler elde etsem de bu paylaşımlarım sayesinde birçok marka ile fotoğraf ve video çekimleri yaparak gelir elde ediyorum. Aynı zamanda dünyayı gezerken çektiğim fotoğrafları internet sitem üzerinden satıp ekstra gelir elde etmeye çalışıyorum” ifadelerine yer verdi.
Sağlıklı olduğum sürece bu şekilde yola devam etmek isteyen Mustafa Karaaslan, “Birçok insan yola çıkmaya korkarken beni yerleşik hayata geçme düşüncesi korkutuyor diyebilirim. Hiçbir zaman da pişman olmadım. Aksine böyle bir şeye çok daha erken karar verebilmiş olmayı istedim” şeklinde anlattı.